10 Ekim 2015 Cumartesi

Türkiye Yönetilemiyor!.


Siyaset meydanlarında salla-pati konuşmaların yönetim tarzı olduğunu sanıyoruz. Meydanları dolduran yandaşların, hatibi desteklemesi ile bütün Türkiye’nin desteklediği zehabına kapılıyoruz. Pisliği halının altına süpürüp, etrafın gül bahçesi olduğunu sanıyoruz. Öyle değil, Türkiye yönetilemiyor.

Yönetilememe durumu bugüne has bir tespit değil. Yıllardır yönetilemiyor. Türkiye’nin yönetildiğini söylemeyebilmek için, kararların tarafımızdan alınarak uygulamaya geçirildiğini görmek gerek. Böyle bir şey yok. Dayatılmış, dikte edilmiş kararlarla millilik gösteri yapmak, yönetmek değildir.

Bir bakıyorsunuz ‘cemaat’ denilen firavun teşkilatına boyun eğiliyor, bir bakıyorsunuz PKK denen terör örgütüne boyun eğiliyor, bir bakıyorsunuz AB’ye uyum adı altında, AB dayatmalarına boyun eğiliyor.

Stratejik ortak adını verdiğimiz ortağımızın müdahaleleri sayılamaz çoğunlukta. Ve hepsinin başında da bu örgüt var maalesef.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin başına kaçıncıdır çuval geçirmek! Irak’ta, Beşiktaş’ta yapılanlar nasıl unutulacak? Terör örgütü liderliği ile suçlanan Genel Kurmay Başkanı ne dedi: “ABD, cemaat ve PKK”. İyi de uygulayıcısı kimlerdi? Davanın savcısı olan kimlerdi?

Adım adım bir felaketin eşiğine getirildik. Neden? Çünkü Türkiye yönetilemiyor. Sen yönetemezsen, bir yönetecek boşluğu doldurur ve başımız beladan kurtulmaz.

Güney Doğu’daki terör faaliyetleri dert ederken, şimdi Başkent’e indi teröristler. Polisimiz yok, askerimiz yok, istihbaratımız yok. Yok değil, yönetilemediğinden çalışamaz halde. Yetkiler belirli değil, görevler dağıtılmış değil, kimin ne yapacağını bilen yok. Karışıklık Türkiye çapında. Teröriste dokunma, polis aleyhinde dava aç, hırsıza dokunma, mahalle bekçisini görevden al, düşmana göz yum, askeri kışlaya tık! Bunlar olacak şeyler miydi?

Günler öncesinden belli olan miting alanı, nasıl olurda canlı, cansız her neyse bombalı birisi gelir ve yerleşir? Nasıl? Çünkü ülke yönetilemezse gelir. Kabul edin artık yönetemediğinizi. Polisi, istihbaratı sizinkiler, bizimkiler olarak ayrıştırırsanız böyle olur. İşlenen en küçük suç bile olsa, cezalandırılmazsa eğer, bir sonrakine davetiye çıkarır. Hangi suçların cezalandırılmadığı, görmezden gelindiği herkesin malumu. Suçlanmamaktan ve cezalandırılmamaktan kuvvet bulan terör, Büyük Türkiye’nin Başkentinde at koşturuyor. İstihbaratımız uyuyor, polisimizin gözü bağlı, askerimiz işe karışmıyor. Devlet bu mu dur? Hayır, yönetemiyorsunuz.

Özellikle yandaşın suçunu ört-bas edilirse, suç işlemeye meyyal çoğunlukları cesaretlendirir, onların eyleme geçmesine imkân tanırsınız. Yandaşını kelepçeleyip hâkim önüne çıkartamazsan, diğer suçluların önünü açarsın. Olanlar bundandır.

Şimdi kanlı bir Ankara Cumartesine uyandığımız bugünde, 30’den fazla ölü, 126’dan fazla yaralıdan haber veriyorlar.

Bombanın canlı mı, cansız mı, önceden mi yerleştirildi, sonradan mı geldi tartışması lüzumsuzdur. Her ne olmuşsa olmuş, Türkiye’nin yönetilemediği tescillenmiştir.

Barış yürüyüşünden de savaş üretmeyi becerebilenlere ne mutlu. Ne mutlu onlara ki, uyuyan Türkiye yönetiminin gözlerini açmasına bile fırsat vermeden, kardeşi kardeşe düşürmenin yollarını arıyorlar.

Sizlere inat, düşmanlara inat, yıkıcılara, bölücülere inat kardeşliğimiz bozulmayacak ve bizleri kardeş savaşına tutuşturamayacaksınız.

Boyunuz devrilsin.



1 yorum:

  1. Mehmet Kınacı :
    Eski Türkiye'de birer birer ölürdük..Yeni Türkiye'de hamdolsun kırkar kırkar ölüyoruz!!!!Güzel ölüyoruz....Emniyetimizi sevindirerek ölüyoruz...Velhasıl ölüyoruz!!!

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...