13 Ağustos 2017 Pazar

Devlet Kuracaklarmış!


AKP’nin eski MKYK üyesi Ayhan Oğan ne demişti?

“Yeni devlet kuruyoruz, kurucu lideri Recep Tayyip Erdoğan.”

Bu söz söylendikten sonra AKP sözcüsü Mahir Ünal karşı çıkmıştı, AKP’yi bağlamaz filan diyerek. Sonra, bunlar çok akıllı ya, yeniden o konuya döndü ve şunları söyledi:

“Devleti yeniden yapılandırıyoruz, lideri de Recep Tayyip Erdoğan.”

Evet, çok akıllılar. Tartışılan zamanda, ortamı yumuşatmak için, toplumun tansiyonunu düşürmek için karşı gibi durup, sırasını yakalayınca da gerçeği çaktırmadan ifade etmek. Çaktırmadan diyorum, çünkü zihinlerinin ötelerinde bulunan Atatürk düşmanlığını bugünlerde açıktan ifade etmeleri, 2019 seçimlerinde aleyhlerinde kullanılır. Ne de olsa Türk Milleti henüz Atatürk’ünden vaz geçmemiştir.

Biz geri zekâlıyız ya! Hem, üç-beş gün önce güya eleştirdikleri kişiyi onore ediyor, aklıyor, hem de gerçek fikirlerinin tam da Oğan’ın söyledikleri olduğunu anlatıyor.

Sözün uzunu lafı bir türlü anlamayana söylenir. Bunları söylemenin âlemi yok, zaten bilinen şeyler. Bir densiz çıkar, planları bozar, yapılacakları faş eder ve artık söyleme zamanı gelir. Böyle bir şey işte.

“Hazmettire, hazmettire..” sözü edileli ne oldu şunun şurasında? Tazecik duruyor belleklerimizde. Ve yaptıkları da, ‘hazmettirme’ harekâtından başka bir şey değil. İki önemli aletleri var bu harekâtta. 1. Başörtüsü. 2. İmam Hatip. Birincisiyle insanların dimağını zortlattılar, zihinleri allak-bullak ettiler. İkincisiyle de gençliğin dimağını. Din öğrenmek adına, kim bilir nerelerden aşırdıkları bilgi kırıntılarını gençliğin bilinç altına yerleştiriyorlar. Fikir girdiği yerde atıl kalmaz. Gelişir ve gelişir. Değişime de uğrar. İşte size, silahlanıp kardeşe sıkılacak an. Ve biz bunu yakın geçmişte gördük. Din eğitimi adıyla gizli evlerde verilen eğitimlerin sonucunda meclisi, camiyi, kardeşlerini bombalayanları gördük. Bunlar tamamıyla ‘hazmettirilen’ çalışmalar sonucu vukuu buldu. ‘Dindar gençlik yetiştirme’ adına milli eğitim bir cemaate teslim edilemez. Yeni bir kalkışma hareketine hazır olmalıyız ve bu oyunu bozmalıyız. Evlere şenlik bir bakanımız var. Kurduğu sistemi savunmak için “cumhuriyet tarihinin en demokratik müfredatı” diyor. Savunma Bakanlığı sırasında ne yaptı da Milli Eğitim’de yapacak? ‘Hazmettirme’ye devam. Sistemi değiştirirler, müfredatı değiştirirler, sınav sistemini değiştirirler… Öyle karıştırırlar ki, böylece insanlar (özellikle de öğrenciler) düşünemez ve anlayamaz olur. Sonra, ver mehteri… Artık, ister dindar, ister dini dar, istersen kindar yetiştirebilirsin.

Orduyla oynamayacaksın, eğitimle oynamayacaksın, camiyle oynamayacaksın. Ee, nasıl olacak bunların oyun alanı buralar. Oyuncağını ellerinden alırsan, ne kalacak onlara?

İşte, yeni devlet dedikleri veya gizli olarak sistem ya da yapılanma dediklerine buralardan başlandı ve devam ediyor. Ekonomideki borçlanmalar, üretim ekonomisinin zayıflatılması, ithalata dayalı tüketimin özendirilmesi, tarımın bitirilmesi.. Filan, zamanla çözülecek problemler. Silahlı kuvvetlerdeki, eğitim sistemindeki ve camilerdeki aşılanmayı düzeltmek için bunların iktidar sürelerinin en az üç katı zamana ihtiyaç var. Yıkmak kolay, yapmak zor.

AKP bebek katili Apo’nun adını İmralı olarak, Esat’ın adını Esed olarak, IŞİD’in adını DEAŞ olarak değiştirmişti. Doğrusu bu değişikliklerden çok faydalandı. İmralı’ya gittiler ve fakat asla Apo ile görüşmediler, Esed’le kavgaya tutuştular ve fakat asla Suriye lideri Esat ile araları açılmadı, DEAŞ ile savaşa girdiler ve fakat asla IŞİD ile marazalı olduklarını belli etmediler. Bunların hepsi oy olarak geri döndü AKP’ye. şimdi stratejik ortakları ABD, PYD’nin adını değiştirmiş. SGD diyorlarmış. Hani biz karşıydık ya PYD’ye. Şimdi ortalarda PYD filan kalmadı. İnanırım ki, bu başarı da AKP’ye oy olarak yazılacaktır. Hep sahtelik, hep palavra…

Propagandanın en etkilisi başörtüsü ve İmam Hatipler üzerinden yapılıyor demiştik. Yeni devlette bunların üzerine ve bunların üzerinde kuruluyor desek yanlış olmaz. Ne iş yapacaklarsa evvela başörtüsü, İmam Hatip veya cami gündeme getirilir. Başörtülü memurlarımız oldu, başörtülü polislerimiz oldu, milletvekillerimiz oldu, rektörlerimiz oldu… Şimdi, bir kalemşora söyletiyorlar: “Başörtülü generaller de olacak”! olsun bana ne! Olsun da, olunca ne olacak? Seni cennete mi yollayacaklar dangalak! Şimdi bir şeyler söylesek, yok insan haklarıymış, yok demokrasiymiş, yok laiklikmiş karıştıracaklar. Bu dolma kaleme soralım tekrar, başörtülü general olunca ne olacak? Çağ mı atlayacaksın?

İşte, kurdukları devlet veya düzen veya yapılanma dedikleri bu. Bunların kafaları bu kadar çalışıyor. Kadınların başlarını örtünce yeni bir devlet kurduk sanırlar. Hadi oradan, hadi oradan… Düşün yakasından artık şu garip milletin…

“Kendi görüşüdür, partimizi bağlamaz” gibi suya sabuna dokunmayan, üstlerine alınmayan açıklamalarda bulunmuşlarsa da, bal gibi zihinlerinin arkasındaki, Atatürk Türkiye’sini yıkma ve hayallerindeki ne idüğü belirsiz devleti kurma çalışmalarını son hızla yürütüyorlar. Bir yıl evvel ayakları tökezledi. Ders almadılar. 3 yıl evvel dizleri kırıldı ders almadılar. Bir dahasından Allah muhafaza yıkım kaçınılmaz olur.

Aklınızı başınıza devşirin. Biz bu devleti sokakta bulmadık. Hayallerinizi çocuklarınızın şirketlerinde deneyin.

Devlet hayallerle değil, hakikatle, ilimle, düşünceyle yönetilir.

Son söz Nutuk’tan:

“Bizim vuzuh ve kabiliyeti tatbikıye gördüğümüz mesleki, siyasi, milli siyasettir. Dünyanın bugünkü umumî şeraiti ve asırların dimağlarda ve karakterlerde temerküz ettirdiği hakikatler karşısında hayalperest olmak kadar büyük hata olamaz. Tarihin ifadesi budur, ilmin, aklın, mantığın ifadesi böyledir.”


10 Ağustos 2017 Perşembe

‘Metal Yorgunluğu’


Bir “metal yorgunluğu”dur lafları gidiyor. Metal yorulunca, topuyla tüfeğiyle jilet olmaya yollanır. Ucundan, azıcık bir parçanın değiştirilmesiyle, yorgunluk sonlanmaz. Metali olduğu gibi göndereceksin ki, yerine yeni metalden yapılmış bir organizma teşekkül etsin.

Siyasi yorgunluk öyle-böyle değil. Bugünkü söylemler, dünün yanlışlarının başkalarına mal edilerek, yani suçu başkalarına atarak, azardan kurtulmanın yollarıdır. Yorgunluk, elbette yolsuzluklarla başlar. Adam kayırmalarla devam eder. Liyakatsizlerin görev almalarıyla son bulur. Ve yorgunluk tam da burada hissedilir. Hissedilir lakin son pişmanlık kar etmez.

Aslında, metal yorgunluğundan bahsedenlerin, -nerelerde yanlış yaptık? Sorusunu da sorması lazım ki, yorgunluğa çare bulunsun. Durum o durum değil. Yakın gelecekte planlanan genel milletvekili seçimleri ve C.B. seçimlerinden karlı ve kazanarak çıkmanın acemi planlamaları yapılıyor. Milletin (seçmenin) gözüne gözüne şu sokulmak isteniyor:

-“Bakınız, hata yapanı asla affetmiyoruz. Hata yapan, kibir yapan kapı dışına bırakılıyor.”

İnsanlar sever böyle tavırları. Aslı olmasa da, gereceği yansıtmasa da. İnsanımızın mayası, affetmeye ayarlıdır. Geçmişi çabuk unutur. Güzel bir hareket gördüğünde de, hep öyleymiş gibi tavır alır. Destek, son hızıyla devam eder. Politikacı, ne yaptığını bilen değil, neyi yapması gerektiğini, kendisinden nelerin duyulmasının istendiğini bilen kişidir. İktidar ilgilileri de bunu yapıyor.

15 Temmuz faciası yaşandı, PKK faciasının kenarından dönüldü, IŞİD fecaatinin hataları geçte olsa görüldü… Terörizm, yakan topu kıvraklığında düşünceleri kırdı geçirdi. Sanayi üretimi -yatırımı-nın düşmesi gibi, fikir üretimi dip yaptı. Daha dün bir yandaş şunları söylüyordu: “Öyle bir dönemden geçiyoruz ki bütün ahlaki ve vicdani değerlerin kaybolduğu, seviyesizliğin dip yaptığı ve adeta bir değerler savrulmasının yaşandığı kâbus gibi bir ortam... Herhalde zihinlerin bu kadar dünyevileştiği, Müslümanca yaşamanın önemini kaybettiği böyle bir dönem hiç olmamıştır”. Bu satırlardan ne anlaşılıyor? Tarif ettiği içinden geçilen felaket dönemini, taraftarı olduğu siyasi grup değil de, sanki başkaları yaptı. Eleştirinin namusu da kalmadı!

Neyse,

Metalden bir parça değiştirerek, yorgunluğunu sonlandıramazsınız.


Topuyla tüfeğiyle jilet fabrikasına gönderilmelidir.

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...