Yağmur çiseleme dönemini
bitirmiş neredeyse sağanak sınıfına atlamak üzereydi. Esen rüzgârla yağmurlar
savruluyordu, gökyüzü kara bulutlarla kaplanmış, bulutlar handiyse yeryüzüne
değecek gibiydi. Can, paltosunun yakalarını kaldırdı, otobüse yetişmek için
hızlı adımlarla yürümeye başladı. Yağmur hızını artırmıştı. İyice kafasını
paltonun içine sokmaya çalıştı. Elleri cebinde yürüdü.
Bir güvercin. Sırılsıklam
ıslanmıştı. O da ne? Kuş yürüyemiyor, vücudu üstünde sürükleniyordu adeta. Kuş,
başını Can’dan tarafa çevirdi. Yardım ister gibiydi. Eğildi, eline aldı kuşu.
Kanadı kırılmıştı. Kanadının altında kan vardı. Kanadını toplayamıyordu.
Paltosunun düğmelerini açtı, kuşu vücuduna yapıştırdı. Diğer eli ile paltonun
önünü tutmaya çalıştı.
Ne yapmalıydı? Bir anda
otobüse binmekten vazgeçti. Yolun karşı tarafına geçip kenarda müşteri bekleyen
dolmuşa bindi. Ulus’a gidecek ve komşuları Veteriner Hayri Bey’e kuşu
gösterecekti. Ya bir otomobil çarpmıştı, ya da kendini göremediği bir duvara
bindirmişti. Zavallı kuşçuk.
Dolmuştan indiğinde, yağmur
iyiden iyiye şiddetlenmişti. Koşarak veteriner kliniğinin bulunduğu sokağı
buldu ve kliniğin kapısını aceleyle açıp içeri girdi. Sırılsıklam olmuştu.
Nefes nefese selam verdi, paltosunun içinden kuşu çıkartarak Hayri Bey’in önüne
bıraktı. Islak paltoyu, çıkardı astı. Mendili ile elini, yüzünü, başını
kurulamaya çalıştı.
Hayri Bey; -“Kanadı
kırılmış” dedi. “Bir şeyler yaparız.” Kanadı kırılmış kuş uçamamış.
“Derin düşünen akıl sahipleri” ve “İnsan’a üfürülen ruh”
apansız açılıverdi.
Beyninde şimşekler çaktı
bir anda. Başı döndü, içinden “eyvallah” dedi. “Kanadı kırık kuş uçamazdı, tek
kanadıyla uçmak mümkün değildi…” nasıl ki, iki kanadı vardı kuşun, nasıl ki,
kanatlarından birisi devreden çıkınca yerlerde sürünüyordu!..
Her iki kanatta aynı amaca
yönelik olarak hareket etmeli, tek bir beyinden aldığı direktifi aynı anda, ama
çatışmasız olarak, aykırı hareket etmeden, çelişkisiz, amaç birliği içinde
hareket ederek kuşu havalandırmalı ve istediği yöne uçurmalıdır. Aksi mümkün
değildir. Her iki kanatta aynı amaç için çırpınmalıdır. Her kanat kendi
istediği biçimde çırpınırsa, biri sağa, diğeri sola gitmek isterse kuş olduğu
yerde kalakalacaktır.
Akıl ve mantık vardı
insanda, yanında ise duygu ve hayaller. Her ikisi kuşun kanadı gibi idi. Her
ikisi amaç birliği içinde oldukları vakit, insanı alıp istenen hedefe vasıl
edebileceklerdi. Akıl kanadına tabi olanlar makine hayatını yaşayıp, zevksiz,
hedefsiz, nursuz olacaklar, duygu kanadına tabi olanlarda melankolizmin esaretinde
olacaklardı. Görüş açısı daralacak, her iki halde de tek kanat çalışacağından
mutsuzluk, haset, kin, kıskançlık, ilerleyememe.. Gibi hastalıklar insanı
saracaktır.
“Hikmeti dilediğine verir. Kime Hikmet verilmişse ona çok hayır
verilmiştir. Bunu, derin düşünebilen akıl sahiplerinden gayrısı anlamaz.”
(Bakara/269) Hikmet ve akıl ölçüsü, nizamın düzenleyicisinin isteği. Ayette
bildirilen “anlamaz”
kesin bildirimi, mühürlenmekle birlikte olmalıdır. Kanatlarından birisinin
emrine girenler, yani hareketsiz olduğu yerde çakılı duranlar, nasipsizler. “..İşte haddi aşanların kalpleri üzerine
böyle mühür vururuz.” (Yunus/74)
Hayri Bey, yarım çember
çelik bir tel ayarladı, etrafını ince süngerle doladı. Kuşun kanadındaki
kemikleri birleştirip, hazırladığı tel aparatı kanadın üstünden doğru adeta
yapıştırarak, bezlerle sardı. Kanat tüleklerini kopardığı için ve kanadına
telden aparat takıldığı için kuş artık hiç hareket edemiyordu. “Böylece on – on
beş gün kalmalı Can Bey” dedi. Sonra çıkartacağız. Kuş hareket etmeye çalışacak
ama edemeyecek, çünkü kanadını kaldıramayacak. Sizlerde seyretmekten rahatsız
olup, üzülebilirsiniz, ama yapabilecek bir şey yok. İyileşmesi için bu son
şansı. Artık idare edeceksiniz.” Deyip yerine geçti.
“Can Bey, çok telaşlı
geldiniz ama hallettik bakın. Haa birde, ben kuşla ilgileniyorken, sizi de
seyrettim. Sanki buralarda değildiniz. Hayırdır, bir problem mi var?”
-“Yok, yok bir şey yok. Siz
tedavi ile uğraşırken, kanadı olmayan kuşun uçamadığı üzerine biraz düşüncelere
daldım. İnsan da böyle diye düşündüm. Tek kanadı ile uçamıyor insan da.”
Doğrudur, diye tasdik etti
Hayri Bey. Maddi ve mana âlemlerini aynı anda aynı hedefe kilitleyemezse insan
da uçamaz Can Bey. Doğrudur. İnsan için de akıl ve ruh iki kanat gibidir. Her
iki kanadında sağlıklı olması, hedefe varılmasında önem arz eder. Kanatlarından
birisi kırılır veya yaralanırsa mutlak surette bir doktor gerek, senin bana
gelmen gibi. Doktor deyip geçme Can Bey. Her tabela asan da usta değildir,
acemidir, yetkisiz ve yeteneksizdir. Bizler bilemeyiz, tabelasını görüp
gireriz, belki de bir tanıdığın referansı ile gitmişizdir. Usta olduğunu, ehil
olduğunu bilemeyiz, bu sebeple daima Allah’tan iyisini, doğrusunu talep
etmeliyiz. Yolumuzun aydınlık, işimizin kolay olması için mihmandarımızın ehil
olmasını, doğru olmasını talep etmeliyiz ki, onlar bizi bulsun.
Kuşu bir kutuya koydular,
kutuyu koltuğunun altına aldı ve selamlaşarak çıktı klinikten, eve gidebilmek
için dolmuş durağına doğru yürüdü.