Bugün yasadışı olarak
kamuoyuna duyurulan işlerin tamamı, bizatihi kendileri tarafından yıllardır
yapılan, izni verilmiş, görmezlikten gelinmiş, kayırılmış, bizdendir denilmiş…
İşlerdendir.
Bu itibarla,
Bugün suç olarak duyurdukları
suçları yıllardır kendileri işlemiş vaziyettedirler.
“Bunlar düşünemezler”
dediğinde bir arkadaşım, karşı çıkmıştım. Nasıl olur, bu anlattıklarınızı bir
insan nasıl düşünmez? Demiştim. Ben yanılmışım.
Gerçekten düşünemiyorlar.
Şimdi suç duyurusu yaptıkları her konu, aslında kendilerinin işledikleri
suçları anlatıyor. Bir anlamda kendilerini ele veriyorlar.
Altın madenlerinin
işletilmesi, telefon ve ortam dinlemeleri için alınan araçlar, ekipman, devlet
kadrolarına atanan ehliyetsiz kişiler… tamamı, ama tamamı suç.
Savcılara iş düştü, bize de
takibi.
Hayırlısı olsun.
***
Aslında 2013, Bebek
Katili’nin af yılı olması için söz verilmişti. Bunu, Kardeşinin, görüşmeden
sonraki ifşaatıyla öğrenmiştik. Beceremediler.
Şimdi,
Hükümete karşı darbe olduğu
söylenen, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarının başlaması, yürütülmesi, bilgi
kaçırılması, TIR’ların arattırılmaması, polisin görevlendirilmemesi, Savcılarla
kavgaya tutuşulması…
Derken, haber patladı:
2014 yılı “af yılı”
olacakmış. Yandaş kalemin yazısından hareketle yapılan haberde anlatıyor Taraf.
Artık iyice anlaşıldı. AKP
hükümetine bir şeyi yaptırmak istediğiniz zaman, ya tehdit edeceksiniz, ya
sokakları hareketlendireceksiniz, ya uzaklardan birisi sopa gösterecek, ya
kendilerine karşı bir hareket yapacaksınız.
Bir de kasılarak, külhani
tavırlarla yürürler, konuşurlar ya…
***
Hatay’da bir TIR
durduruluyor. Aranmak isteniyor. İçinden çıkanlar biz MİT elemanıyız diyorlar,
arayamazsınız. Savcı el koyuyor. Jandarma’ya arama talimatı veriyor. Bu arada
ilin Vali’si araya giriyor ve yazılı emir vererek, arama yaptırmadan TIR’ı
serbest bırakıyor. TIR yoluna devam ederek, Suriye sınırını geçiyor.
Çiçeği burnunda İç işleri
Bakanı, herkes işini yapsın diyor, TIR’daki yardım malzemeleri Türkmenlere
gidiyor, ne demek istediği pek anlaşılamıyor. Savcı, canını zor kurtardığından
bahsediyor. Jandarma derin sessizliğe bürünüyor. Polis’in esamesi okunmuyor. Suriye
Türkmenleri Birliği başkanı ‘bize yardım gelmedi’ diyor…
17 Aralık soruşturması
hızının ne olduğunu kimse kestiremiyor.
Arınç, TIR ile 17 Aralık
soruşturmasını birbirine karıştırmayın, Başbakan, TIR 17 aralık darbesinin
devamıdır diyor…
Yoruluyorum.
Ve derin bir uykuya
varıyorum.
***
11 yıldır “Sakarya’yı
ayağa” kaldıramayanlara yeni bir hedef verilmeli.
Bence, Kızılırmak boynu
bükük duruyor. Kızılırmak’ın ne manaya geldiğini, Veysel Baba’nın niye
Kızılırmak ağıtı yaktığını, niye Anadolu’nun hemen tamamını dolandığını ve
istemese de denize ulaştığını…
Birileri anlatmalı
büyüklerimize.
Artık, Kızılırmak’ın, Sakarya’ya
galebe çalma vaktidir.
***
‘Kumpas’ın ne işe
yaradığını bilirim.
İş yapılabilmesi için
birisinin tutması lazım, ayarını yapması lazım, ölçümden sonra da okuması
lazım. Okumakla da kalmaz, okuduğunuz veriyi değerlendirmesi lazım.
Soru:
‘Milli orduya kumpas
kuruldu’ğunda, kumpasın sapı kimin elindeydi?
Geri gelen bilgiler, kime
bildirildi, kim değerlendirdi?
Değerlendirme sonucunda,
yapılması gerekenlere kim karar verdi?
Bir çalışma yapıyorum da,
bu soruların cevaplandırılmasına ihtiyaç doğdu. Belki, bir yardımcı bulurum
umuduyla…
***
Dış işleri Bakanı
Davutolu’nun,
AKP’nin Van adayını
tanıtımını yaptığı yeri biliyor musunuz?
Ulu Camii’yi miting alanına
çevirerek tanıtım yapmıştır.
Hala aklınız başınıza
gelmedi mi beyler?
Daha ne kadar rezil olacaksınız.
Bırakın artık, manevi
alanları, kelimeleri kullanmayı.
Bu sefer batarsınız ve
kimse de çıkaramaz.
***
Mekâna bir kapıdan girilir.
İlmin girişi de kapıdan olmaktadır. Yüksek matematik tahsiline başlayabilmek
için, ilköğretimden itibaren öğrenilmesi gerekenleri bir düşününüz!
Öyle buyurmuştu Hz.
Muhammed (sav)
“Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır”. Yani, kim ki, şehre
girmek ister kapıya gelsin, o kapı Ali’dir. (Ali kapısıdır)
***
Dün akşam eve dönüş yolunda
radyo dinliyoruz. Bir-kaç yandaş toplanmışlar, akıl veriyorlar, yorumluyorlar,
işlerine gelmeyeni dövüyorlar, fırçalıyorlar, birbirleriyle şakalaşıyorlar..
İşte klasik radyo tartışma (bunlarınki tartışma değil, birbirlerinin
görüşlerini onayladıkları program) programı.
Büyük konu, son haftanın
tartışması ve gündemimizi dolduran yolsuzluklar ve soruşturmaları.
Söz HSYK’ya geldi.
Üçü birden eleştirdi
HSYK’yı. (olabilir)
Birisi şunları söyledi:
“2010 Eylül referandumunda
şekillenen HSYK’nın bu duruma gelmesinin sebebi CHP’dir.”
???
Tabi, tabi biz salağız ya!
Ne diyelim? Yetmez ama evet
diyenlerin kulakları çınlasın.
***
Son aylarda özellikle
Kerkük, Telafer, Musul’da yaşayan ve oraları yüzyıllardır kendi vatanları olan
TÜRKLER’e bir kıyım hareketi, yok etme saldırısı yapılmaktadır. Dış işlerimiz
tarafından, Başbakan tarafından bir kınama, bir karşı atak, bir şey, bir söz
duydunuz mu?
Verilen haberde şöyle
deniliyor: “Dışişleri Bakanlığı,
Libya’da 13 askerin öldüğü, 3 askerin yaralandığı intihar saldırısını kınadı.”
Bunun manası nedir?
Türk isen ölüm hakkın,
Arap’san niye nasıl öldürürsün.
Dinin yarısı insaf
derlerdi…
Nitekim bir-kaç gün evvel
sosyal medya sayfasında şunları yazmışım:
İki gün evvel Kerkük’te
meydana gelen vahim olaylar biliniyor.
El-Kaide ve Kürt
gruplarının faili olduğu olayların sonunda kaç kişinin hayatını kaybettiği, kaç
binanın yıkıldığı, ne kadar yaralının olduğu hakkında kesin (resmi) bilgi henüz
yok.
Kerkük, Türklerden
temizleniyor, özeti budur.
Dış İşlerimiz ve Bakanı,
Esad’a aslan kesilen Başbakan’ımız neler yaptı, neler söyledi, kimlerle temas
kurdu, hangi açık hava veya kapalı alan toplantısında gırtlağını patlatarak
tehditlerde bulundu.
Takip edemediğim için soruyorum.
Bilgisi olan arkadaşların
bilgilerini paylaşmalarını rica ediyorum. Ulaştıkları kaynakları ve adreslerini
de yazarlarsa …
***
İlginç bir tespit olarak
görebilirsiniz:
CHP’yi eleştirmek
isteyenler, oklarını doğrudan göndermek yerine, Ankara’dan Belediye Başkan
adayı olarak (henüz açıklanmadı) düşünülen Mansur Yavaş üzerinden eleştiri
yapmaktadırlar.
Burada konu Sn. Yavaş
değildir.
Yavaş’ı öne çıkartarak,
İstanbul’dan aday gösterilmek istenen Mustafa Sarıgül’ün, cemaatçiliği, gündeme
oturan hırsızlığı, başka mahfillere çalıştığı hususlarının gizlenmesi
çalışmalarıdır.
Mansur Yavaş’la herhangi
bir bağımızın olmadığını bildirerek, konu hakkında yorum, analiz, fikir
dolandırması yapmak isteyen arkadaşlarımın bu konuya özellikle dikkat
etmelerini öneririm.
Hataya düşmektense…
***
Yaratılmak istenen, ‘Devlet
Devlete Karşı’ algısı, insanımızı derinden yaralıyor. Oysa yapılan, devlete
rağmen, devletçiğin hoyrat beceriksizliğidir. Resmi şöyle de tasvir edebiliriz.
Ayaklar baş olunca…