1 Ekim 2015 Perşembe

Hâkimlerimiz Var!


Biz devlet var, rahatça uyuyalım derken, devletin hâkim olması gereken bir bölgesinde, mesela Cizre şehrinde meğer hâkimiyet devlette değil, terör örgütündeymiş. Kanallar kazmış, izbelere bombaları yerleştirmiş, öz savunma gücünü harekete geçirmiş, mektepleri açmış, vergileri toplamış, yol kontrollerini yapmış… Ee geriye ne kaldı, devlet olmak için?

Şimdilerde millilik lafazanlığına sığınmak isteyenler uyuyorlar mıydı? uyumuşlar maalesef. Aslında uyumak lafı hafif kalıyor. Bile-isteye gelinen, getirilen noktadayız. Pek çok yetkili ağız, -biliyorduk- dediler. Biliyorduk, ama gereken yapılmadı. Burada suç var filan diyecek halimiz yok. Hukuk sistemi çökertildikten sonra, suç olsa ne yazar, olmasa he yazar? Acaba diyorum, hukuk bilen bu hâkimler savcılar, duyduklarının üstüne açmadıkları davlarla ilgili olarak sorguya çekilmeyeceklerini mi sanırlar? Bir hukuk adamı bu kadar mı kör olur?

Bakınız, bir ülkede hâkimler varsa eğer, korkmayınız. Mutlak surette hakkınız sizi bulur. Belki gecikir ama mutlaka sizi bulur. Ama hâkimler varsa!. 

Hukuk, esasen hâkimler için de vardır. Suç işlemesi halinde, daha ağır cezaya çarptırılanlar onlardır. Bizler sıradan insanlarız. Bilmiyoruz deme hakkımız var. Onların yok. Onlar bilmek zorunda.

Bir ülkenin batışını izlemek isterseniz, hâkimlerinizin tavırlarını takip ediniz. Hukuka aykırı kararlar veriyorlarsa, hemen terk edin o ülkeyi, ya da hâkimlerinizi düşman belleyin. Bu örnekler maalesef yakın tarihimizde çokça yaşandı. Kararını vermek için, idari görevdeki üst yöneticinin kararını bekleyen hâkimden, sakınınız. Bunlar devlet, millet, ahlak düşmanlarıdır. Millet adına kullandıkları yetkilerini, idarede bulunanların heveslerine göre kullanıyorlarsa. Karar vermekten korkuyorlar. Adaleti tesis ile görevli kanun adamı korkak olursa, biz ne yapalım? Elimizde ne silahımız var, ne de bizi koruyan polislerimiz. Sen neden, kimden korkuyorsun hukuk adamı? Senin önünde yazılı kanunlar var, yönetmelikler var, teamüller var. En önemlisi vicdanın var. Sen neden ve kimden korkuyorsun? Tamam, verdiği karar idare tarafından sevilmediği için apar-topar cezaevine tıkılan hâkimleri de gördük! Peki, sen korkarsan, öteki korkarsa millet ne yapsın?

Mesela, sen hâkim olarak HSYK seçimlerine katıldın. Sana bir havuç vaat edilmişti. “Bizim istediğimiz liste seçilirse 1.155.-Tl. Maaşlara zam” yapılacaktı. Bu havucu yediniz. Sırf zamlı maaşı almak için, önerilen listeye oy verdiniz. Bunu vicdan nasıl kabul eder? Hangi insanın ahlakı, parayla oy kullanmayı kabullenebilir? Bunu maalesef sizlerde gördük. Verdiniz oyları, aldınız paracıkları!. Güle güle harcayınız!. (Bu cümleden sonraki ünlemin manasını bilen bilir). Biz de kömür, makarna torbaları karşılığı oy kullanan gariban vatandaşlara yıllarca kızmıştık. Ayıp etmişiz. Bakmamız gereken başka taraflar da varmış.

Siyasi tartışmalara katılıp, eleştirin demiyoruz. Biliriz ki, hâkimler verdikleri kararlarla konuşurlar. Siz kararınızı hakka, adalete, hukuka uygun veriniz, gerisini gazetecilere, yorumculara, yazarlara bırakınız. Onlar gereğini yaparlar.

Önümüzde Osman Kaçmaz örneği var. Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak tanıdık onu. Başbakan ve Cumhurbaşkanı aleyhinde karar verince hayatı değişti. Karanlık odaklar ve yandaş medya tarafından linç edildi adeta. Emekli olmak zorunda kaldı. Adalet hizmetlerine avukatlık yaparak devam ediyor. Bir yargıcın başına gelebilecek olanlara inanmak zor bir hikâye sunuyor yazdığı kitabıyla. “Kokmuyorum! İktidar da iktidarın kuklası olmuş medya da, yargıçlar da, bürokratlar da neyin ne olduğunu araştırma gereği duymadan kaleme sarılan ve hiçbir ahlak ölçüsü bulunmayan sözde yazarlar da bunu iyi bilsin! Tarihin her döneminde zalimler oldu ama unutmasınlar, tarihin her döneminde zalime karşı duran cesur, bağımsız, ahlaklı adamlar da oldu.” (Osman Kaçmaz, okuduklarım linç, Tanyeri Kitap)

Mesele şudur, zalime karşı ahlaklı adamlar mı olacaksınız, yoksa zalimle birlik mi?

Yine de bu ülkede yapılacakların en önde geleni: adalet sistemini, hukuk, hak rayına oturtmak olmalıdır.

Sistem en başından itibaren gözden geçirilerek, son yıllarda yapılan tahribat onarılmalıdır.

Bu demek değildir ki, yapılanlara göz yumulacak ve suçların üstü örtülecek!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...