Sürükleniyoruz savaşa
doğru.
Ya, alıp götürecek
bildiğince ala mı ala cennete,
Ya da, bildiğince bırakıp
sallayacak cehenneme doğru.
Ne yaparsa insan kendisi
yaparmış.
Hem yapar binasın, hem de
yıktığı kendi binasın.
Dümen, Deli’nin elinde.
Deli’ye yetki veren kim?
Kimse, halini izhara
zorlanamaz.
Olsa, olsa;
Suçu karşıya yükleyip.
Sıyrılmak var işin içinde.
Derler ya;
“Bir deli taş atar kuyuya,
Kırk akıllı çıkaramaz.”
Derya, dalgalanır atar
kıyıya yaramaz malı,
Halk, dalgalanır atar
üstünden perdeyi,
Halk - Hak, Hak – Halk;
Gördün mü, bir ‘L’nin
perdesini?
Dalga ile çıkar ‘L’ beriye.
Kalan, Baki olandır.
Savaş borusu çalanlara
inat,
Birlikte, beraberlikte,
Hakk’ta, Hukuk’ta sebat.
Ve sonsuza kadar Hakk’a
davet.
Budur,
Ve,
Hakk’a davetin bulunduğu mekânda
karmaşa vardır.
Kişi bulduğu uyduruk da
olsa huzur ortamını muhafaza ister.
Barış günleri, savaş ile
karışır.
Ve,
Hudutsuz yükselmeler devri
başlar.
“Yüksel Türk;
Senin için yüksekliğin
hududu yoktur.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder