2 Aralık 2019 Pazartesi

Anlayamıyorum…



AKP Sözcüsü Ömer Çelik; “Adil Öksüz'ün yerinin bilindiğini belirterek, Tabii ki yeri söyleyemeyiz" demiş!..

Tamam söyleme. Zaten biz bulunduğu yeri merak edenler değiliz, madem yerini biliyorsunuz, gönderin Polat Alemdar’ı getirsin buraya, siz de biz de rahata erelim.

Laf, bedava ya, salla gitsin.

BOP Eş-Başkanı olacaksın ve BOP kararlarına karşı çıkacaksın!

Bu, olabilir mi?

Olursa olsun…

Önce, planlama yapacak, örgütü kuracak, gerekli talimatları vereceksin, sonar da, yok yerini biliyoruz, yok şu kadar öldürdük, yok bu kadar tutukladık…

Demokrasi geleneklerine aykırı sözler söyleyeceksin ve sen hala yerinde oturcaksın.

Kesinlikle, anlışılyor ki,

BOP, hala devam ediyor.

Sen,

Ne dersen de…

BOP devam…

Xxx

Sanırım aynı toplatıda söylendi;

Termik santrallere filitre takılması hususunda, C.B.’nin çıkan yasayı veto ettiğini söylemiş.

Anlamadım, anlamakta zorlanıyorum, anlayamıyorum.
Kanun tasarısı hazırlanıyor C.B.nin bilgisinde, tasarı meclise gönderiliyor C.B.nin bilgisinde, komisyonda tartışılıyor C.B.nin bilgisinde, muhalefetin itirazlarına kulak verilmiyor C.B.nin bilgisinde, meclise oylamaya sunulyor C.B.nin bilgisinde, AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla meclis Kabul ediyor C.B.nin bilgisinde, Meclisten geçen yasa C.B.’ye onay gidiyor!... C.B. yasayı veto ediyor!...

Ya, bizimle bu kadar alay mı edilir?

Kendinize geliniz.

Ya da, kendinize geliniz…

Xxx

Şimdi;

AKP içinden iki parti çıkıyormuş, ve özellikle genel başkanları içine sindiremiyormuş.

Bu laflar ortalıkta dolanıp duruyor.

Çıkacak partilerin, kendilerinden farkı nedir? Inanın kendileri bile bilmiyorlar. Yani, kendilerini oralara taşıyan “güç” acaba, kendilerinden vaz mı geçti? Sorusu hakim olsa gerek ki, yine kendileri gibilerini oralara taşımak istiyor!!!

Korkuları bundan olsa gerek. ‘güç’ kuvvetli. Bunu biliyorlar. Çünkü kendilerini de onlar getirdi.

Xxx

Tam bu sırada Hulki Cevizoğlu “Kollektif Unutma” başlığı ile bir makale yayınladı.

Türkiye cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk aleyhinde atıp tutan bir soytarılaşmış sanatçıya verilen sözleşmeli! Rüşvetli! ödül üzerinden… toplumsal bir unutkanlığın başgösterdiği ve vurdumduymazlığın iliklerimize işledinğinin anlatıldığını belirtmeliyim.

Xxx

Hey hat!...

Unuttum…

13 Ocak 2019 Pazar

Mustafa Öztürk



[“Mümkün âlemler içerisinde bundan daha güzeli olamazdı” diyen her kimse, kesinlikle halt ediyor.]
(Mustafa Öztürk/01.12.2018 karar gazetesi)

Anlıyorum. Son günlerde özellikle kendi mahallesinden aldığı eleştiriler ve hatta ölüm fetvaları, kendisini savunmaya zorlamakta. Lakin bazı cümlelerin, üzerinde pek de fazla düşünülmeden kaleminden, sinirli bir hal içerisinde çıktığı anlaşılıyor.

Öyle suçlamalar, öyle yalanlar (kumpaslar) ileri sürüldü ki, belki hastalığının da sebebiyle sonunda dünyadan (buradaki dünya, asla dünya değil) nefret etmeye başladığını düşünüyoruz. Artık onun için dünya yaşanılacak ve verilen ömür süresince değerlendirilecek bir mekan (mümkün âlem) değil, bir an evvel terk edilmesi gereken, işkenceler merkezi!. Kendi mahallesinde, verilen fetvaları, kendine has verilen bir emir olarak algılayıp, üstüne vazife edinen ve ayniyle uygulamaya geçebilecek bir sürünün olduğunu düşündüğünden olsa gerek, cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmuş ve bu sebep gereğinden, canı gibi sevdiği memleketini terk etmeyi bile düşündüğünü yazılarında ve sohbetlerinde dile getirmiştir. Oysa hocanın söyledikleri, yüzyıllardır söylenegelen fikirlerden başka bir şey değil. Toplum olarak, güzel görmeyi, hoşgörüyü kaybettiğimizin resmidir hocanın yaşadıkları. Ancak, çok büyük bir siyasi kuvvete sahip olduklarından ve bu durum sürekli olarak gündemde taze tutulduğundan ve ‘diğerleri’ böcek gibi görüldüğünden, bu mahalle sakinlerinde pek büyük bir şımarıklığa yol açtığı da önemli bir sebep olarak tesit edilmeli.

Yazısından alıntıladığımız yukarıdaki cümleyi kim/kimler söylemiş bilmiyoruz. Ancak, içinde bulunduğu savaş durumunu göz ardı ederek, cümleye biraz daha yakından bakmakta fayda var.

***

Bilinen bir husustur ki, “kişi, nefsine arif olursa ancak Hakk’ı bilir.” ‘Nefsin’ bilinmesi safahatı ise ancak bu dünyada mümkündür. Dünyadan göçtükten sonra, bilinmesi ise na mümkündür. Çünkü artık o âlemde nefise gerek yoktur. Nefs, bu âlem için verilmiş, bir öğrenme, öğrenebilme, çalışma ve çalışmaya itme varlığı ve şeytanının müslümanlaştırılması aşamasında öğretici Rab olmaktadır. Ki ayeti kerimede şöyle buyrulmaktadır:

“Kim bu dünyada körlük ettiyse ahirette de kördür, yolunu daha da şaşırmıştır. İsra/72 (Diyanet meali)”

Dünyada gözünü açamayanlardan bahsediliyor. Gözün açılacağı mekân dünyadır yani. Şahit olunacak mekândır burası. Şahitlik! Şehadet âleminde olmakta ve şehadet âlemi (şühud) de burasıdır. Bu sebeple bu dünya (mümkün âlem) muhteşemdir, çünkü burada şehadet vardır.

Çünkü ilerlemeye başlama bu dünyadadır. Dünyada ilerlemeye başlayanın ilerlemesi öte dünyada da devam eder. Ama ilk başlayış mahalli bu dünyadır. Ahirette ilerleme olabilmesi, bu âlemdeki gözün açılmasına (şehadet) ve ilerlemeye başlanılmasına bağlıdır. Yoksa ahirette “Keşke geri döndürülsek/En’am 27” denir miydi?

Nerden bakılsa Mustafa Öztürk hoca sinirli bir zamanında veya kafasının karışık olduğu bir anda yazdığını kabul ediyoruz. Yani, yazdığı cümle, söylemek istediği mana değildir.

Allah en iyisini, en doğrusunu bilir.


Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...