AKP milletvekili Mehmet
Metiner katıldığı yandaş televizyonda şunları söylemiş; “Aydın Doğan’ın tırnaklarını da, dişini de sökmesini
de biliriz”.
Yine AKP milletvekili
Boynukalın (aynı zamanda da gençlik kolu başkanıymış): “Bunlar dayak yememişler hiç. Bizim hatamız
bunlara zamanında dayak atmamak oldu!”
Metiner Ahmet Hakan’a
saldırıdan sonra neler söyledi bilmiyoruz, ancak Boynukalın "Tarihinde asla şiddete bulaşmayan
tertemiz bir hareketiz. Ne eli taşlı, sopalı insanlarla gazete camı
indirecek kadar çapulcuyuz ne de evinin önünde dört kişiyle gazeteci dövecek
kadar kalleşiz" demiş. Bari dürüst ol ve sözlerinin
ardında dur. Hürriyet Gazetesini (hem de iki sefer)
basacak kadar gözü dönmüş bu dehşet yanlısı Boynukalın, hiç dayak yememiş
anlaşılan. Gerçi söylediği doğru, dört kişiyle bir kişiyi dövecek kadar kalleş
olmadıklarını söylemiş. Aslında bunlar, nerde bir kavga var, kaçarlar.
Sakarya’da da kaçmışlardı. Şimdi dilim varmıyor söylemeye ama Uhud’da da
kaçmışlardı. Yezit’in ordusunda zayıf Hüseyin güçlerine karşı aslan gibi
davranmışlardı bu da unutulmadı. Metiner söylemişti, “Yezit ile Hüseyin karşı karşıya gelse
elbette biz Yezit tarafındayız”. Hep aynı soydan
geliyorlar.
Havuz medyası bir-kaç aydır
kendine bir düşman bulmuştu. Doğan Medya ve Aydın Doğan. İddiaları da şu: “Aydın Doğan, PKK örgütünü destekliyor”.
Hangi davranışlarını PKK
desteği olarak değerlendiriyorlar anlamıyorum. Oslo görüşmelerini Doğan mı
yapmıştı? Diyarbakır’da PKK terör örgütü liderinin mesajını Doğan mı okutmuştu?
Habur girişini O mu ayarlamıştı? Dolma Bahçe Sarayındaki görüşmeyi ala-yı vala
ile Aydın Doğan ve medyası mı yapmış ve yayınlamıştı? Kürt sorunu vardır
nutkunu atan kimdi, Kürt sorunu yoktur diyenler kimlerdi?...
Şimdi bizi de Aydın Doğan
savunucusu veya destekçisi dolayısıyla PKK destekçisi olarak yaftalayabilirler.
Bunun bir önemi yok. Doğruları söylemeye çalışıyoruz. İftira etmekten Allah’a
sığınırız.
Yandaş havuz medyasının bir
tetikçisi şunları yazmıştı: “Klavye
delikanlısından başka hiçbir şey olmayan Ahmet Hakan’ın PKK terör örgütüne
desteği sebebiyle basın hayatı bitmelidir, bitmek zorundadır ve bitecektir.
Ahmet Hakan tıpkı ABD’de olduğu gibi yaşayan ‘medeni ölü’ haline gelecektir.
Bunu hep beraber göreceğiz. Ahmet Hakan’ın PKK terör örgütüne desteği ve
dolayısıyla şehitlerinizin ölümünde dolaylı sorumluluğu vardır. Ahmet Hakan
Doğan’ın tetikçisidir. Mühim olan aydın Doğan’ın aşil topuğunu tespit edip o
aşil topuğundan yakalanmalıdır.” (Cem Küçük, Star Gazete,
11
Eylül 2015 Cuma) Adı
geçen bu kişi “seni
sinek gibi ezeriz” demekten de çekinmemişti.
İsimleri geçenler dışında
Havuz Medyasının ünlü yazarlarının hemen tamamı, ya Hürriyet gazetesini ya da
bir yazarını dillerine doladılar ve hakaretler eşliğinde yazdılar. Özellikle 7
Haziran seçimlerindeki AKP yenilgisini Doğan medya üzerine attılar. Aydın
Doğan’ın sebep olduğunu düşündüler. Köşelerinde yazdılar, havuz
televizyonlarında yüksek sesle dillendirdiler…
Yetmedi, Şems-Tayyip aşkını
ilan eden patronun gazetesi masa başında yapılan bir haber yayınlayarak, “Doğan Medya Grubunun terör örgütünü desteklediği”ni
manşetlerinden açıkladılar. Bunun üzerine, Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı
soruşturma açıldı. Merakla bekliyoruz soruşturmanın sonucunu. Bakalım, nasıl
desteklemişler, neler yapmışlar. Adaletin keskin kalemi neler yazacak?
….
Ve, kendini delikanlı sanan
bir küçük grup elemanları durumdan vazife çıkartarak, Ahmet Hakan’ı takip edip
evinin önünde sıkıştırdılar. AKP milletvekili Boynukalın’ın dediği gibi, evinin
önünde… Dayak attılar!
Böyle olur. Birisi çıkar ve
yukarılardan birinin talebini emir telakki eder ve tetiği çeker. Şimdi bu olay
üzerine milletvekilleri Metiner, Boynukalın ve gazete köşelerinden yazan Cem
Küçük ve diğerleri gibilerinin de ifadeye çağrılmasını beklemek hakkımızdır.
Nitekim Ahmet Hakan bir canlı yayın programında, “Kendisine veya gazete çalışanlarından her hangi birisine yapılacak bir
olayda sorumlunun Cem Küçük olacağını” açıklamıştı. Hiç
değilse bunun ihbar kabul edilmesi ve şüpheli sıfatıyla adları geçenlerin
sorguya çağrılmasının hukuk adına gerçekleşmesini beklemekteyiz.
Güç zehirlenmesi, gücün
zirveye vardığı ve dönüşün başladığı zamanlara rastlar. Bir kere zehirlenmeye
gör. Ne yaptığının, neler söylediğinin bile farkına varmadan, vehimlerinin
esiri olarak ona buna çamur atmak ve tetikçileri yüreklendirmek adi olaylardan
olur gider..
Bu zamanda Ahmet Hakan’ın
yanında durmak namuslu yüreklerin işidir.
Yalandan, iftiradan,
gıybetten, korkudan… Sığınılacak Allah’tır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder