“Kardeşim Esad” hitabını biz yapmadık, “düşman Esed” hitabına
biz düşmedik.
PYD lideri Müslüm’ü Ankara’da
birden fazla biz ağırlamadık, sonradan PYD düşmanlığını biz çıkartmadık, biz o
günlerde de, PYD eşittir PKK diyorduk!.
BOP Eş Başkanlığını biz
üstlenmedik, ABD politikalarına bugün olduğu gibi, o günlerde de karşı
fikirlerimizi geliştirmiştik.
Vatan mallarının her birinin
satılışında, bugün olduğu gibi karşı durmuştuk.
Türk Ordusunun kıymetli,
kahraman generalleri tutuklanırken, haklarında ağırlaştırılmış müebbetler
verilirken de karşı durmuştuk, tutuklamaları savunanlarla asla bir olmamıştık.
“Paralel devlet” yavelerinin atılmaya
başlamasından çok, çok yıllar evvelinden, cemaat yapılanmasına karşı fikirler
geliştirmiş ve bu ortaklığın ve bu fikirlerin memlekete zararlı olduğunu
haykırmıştık.
Görüşmeler ifşa
edildiğinde, “şerefsizlik”
söyleminden asırlar evvelinden, yeni Sevr fikrinin odağından hareketle,
yapılanların, Türkiye’yi köşeye sıkıştıracağını bildirmiş ve PKK ile değil
müzakere, mücadele yapılmasının üstünde ısrarla durmuştuk.
“Arap Baharı” yanılgısını ilk keşfedenlerden olup,
yeni bir BOP aldatmacasına karşı durarak, ilgilileri gücümüzün yettiği oranda
uyarmıştık.
Irak, Tunus, Mısır, Suriye
kalkışmalarının bir BOP projesi olduğunu görmüş ve tüm yapılanların
yanlışlığını görev bilerek iletmiştik.
Memleketin bütün sathına
mantar gibi yayılan AVMlerin kapitalizmin çok önemli bir silahı olduğunu
anlatmamıza rağmen, kıymetli tarihi eserlerimiz, parklarımız yıkılarak yerine
AVM yapılmasını biz değil, iktidardakiler istemişlerdi.
Halkı borçlandırmanın
ileride büyük felaketlere yol açacağını defalarca anlatmamıza rağmen, şehir kaldırımlarında
kredi kartı pazarlarını biz açmadık, sesimizi duyuramadık, kulaklarını
tıkayanlar şimdi dizlerini dövüyorlar.
Banka kredilerinin,
sanayiye, ticarete doğru yoğunlaşması yerine tüketici kredileriyle, ithal
edilmiş kalitesiz malların alıcısı durumuna insanımızı biz düşürmedik.
İnsanlara bir meslek
öğretilmesi, bir işyerinde çalışmanın huzurunun tattırılmasını yıllarca
söylemiş olmamıza rağmen, kutu kutu makarna, kömür gönderenlerin insanları
tembelliğe götürdüğünü fark etmeleri yıllarını aldı.
Her ilde üniversite
açtıklarını propaganda edenlerin, bir kez olsun uyduruk duvarlar içine
sıkıştırılmış okul adı verilen yapıların içine girmediği ve bir adet dahi
kitabını bulunmadığı kütüphanelerin çevresine bile yaklaşmadıklarını da
biliyoruz.
Dağ başındaki ilçelere
arıcılık, hayvancılık, tarım mektepleri değil de, ‘moda yüksekokulu’ açmanın bilinmeyen zevkini
biz değil, başkaları yaşıyordu.
Veya;
Yol yap, yolsuzluk yapma.
İş yap, işsizlik yaratma.
Vatandaşına değil, gücünü göster
düşmana.
Ezberlenmiş laflarla değil;
İlimle düşün, irfan ile
yönet Türkiye’yi.
Mehmet Kınacı :
YanıtlaSil"Diyarbakır bölgenin yıldızı olacak!"Oldu...Bak bombalar patladıkça "SUR" ilçesinde sokağa çıkma yasağı ilan ediyorlar....