24 Ekim 2015 Cumartesi

Hatırlatalım Dedik


“Kardeşim Esad” hitabını biz yapmadık, “düşman Esed” hitabına biz düşmedik.

PYD lideri Müslüm’ü Ankara’da birden fazla biz ağırlamadık, sonradan PYD düşmanlığını biz çıkartmadık, biz o günlerde de, PYD eşittir PKK diyorduk!.

BOP Eş Başkanlığını biz üstlenmedik, ABD politikalarına bugün olduğu gibi, o günlerde de karşı fikirlerimizi geliştirmiştik.

Vatan mallarının her birinin satılışında, bugün olduğu gibi karşı durmuştuk.

Türk Ordusunun kıymetli, kahraman generalleri tutuklanırken, haklarında ağırlaştırılmış müebbetler verilirken de karşı durmuştuk, tutuklamaları savunanlarla asla bir olmamıştık.

“Paralel devlet” yavelerinin atılmaya başlamasından çok, çok yıllar evvelinden, cemaat yapılanmasına karşı fikirler geliştirmiş ve bu ortaklığın ve bu fikirlerin memlekete zararlı olduğunu haykırmıştık.

Görüşmeler ifşa edildiğinde, “şerefsizlik” söyleminden asırlar evvelinden, yeni Sevr fikrinin odağından hareketle, yapılanların, Türkiye’yi köşeye sıkıştıracağını bildirmiş ve PKK ile değil müzakere, mücadele yapılmasının üstünde ısrarla durmuştuk.

“Arap Baharı” yanılgısını ilk keşfedenlerden olup, yeni bir BOP aldatmacasına karşı durarak, ilgilileri gücümüzün yettiği oranda uyarmıştık.

Irak, Tunus, Mısır, Suriye kalkışmalarının bir BOP projesi olduğunu görmüş ve tüm yapılanların yanlışlığını görev bilerek iletmiştik.

Memleketin bütün sathına mantar gibi yayılan AVMlerin kapitalizmin çok önemli bir silahı olduğunu anlatmamıza rağmen, kıymetli tarihi eserlerimiz, parklarımız yıkılarak yerine AVM yapılmasını biz değil, iktidardakiler istemişlerdi.

Halkı borçlandırmanın ileride büyük felaketlere yol açacağını defalarca anlatmamıza rağmen, şehir kaldırımlarında kredi kartı pazarlarını biz açmadık, sesimizi duyuramadık, kulaklarını tıkayanlar şimdi dizlerini dövüyorlar.

Banka kredilerinin, sanayiye, ticarete doğru yoğunlaşması yerine tüketici kredileriyle, ithal edilmiş kalitesiz malların alıcısı durumuna insanımızı biz düşürmedik.

İnsanlara bir meslek öğretilmesi, bir işyerinde çalışmanın huzurunun tattırılmasını yıllarca söylemiş olmamıza rağmen, kutu kutu makarna, kömür gönderenlerin insanları tembelliğe götürdüğünü fark etmeleri yıllarını aldı.

Her ilde üniversite açtıklarını propaganda edenlerin, bir kez olsun uyduruk duvarlar içine sıkıştırılmış okul adı verilen yapıların içine girmediği ve bir adet dahi kitabını bulunmadığı kütüphanelerin çevresine bile yaklaşmadıklarını da biliyoruz.

Dağ başındaki ilçelere arıcılık, hayvancılık, tarım mektepleri değil de, ‘moda yüksekokulu’ açmanın bilinmeyen zevkini biz değil, başkaları yaşıyordu.

Veya;

Yol yap, yolsuzluk yapma.

İş yap, işsizlik yaratma.

Vatandaşına değil, gücünü göster düşmana.

Ezberlenmiş laflarla değil;

İlimle düşün, irfan ile yönet Türkiye’yi.


1 yorum:

  1. Mehmet Kınacı :
    "Diyarbakır bölgenin yıldızı olacak!"Oldu...Bak bombalar patladıkça "SUR" ilçesinde sokağa çıkma yasağı ilan ediyorlar....

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...