BOP eş başkanlığının
bıraktığı tahribat çok büyük. Dış politika değil sadece, içeriye dönük
uygulamaları da onarılması zor yaralar bıraktı. Dayanma, savunma, saldırma
direncini zayıflattı devletin ve milletin. İnsanlar artık kaldırımlarda
somurtarak yürüyorlar. Birbirlerine selam ermekten çekinir haldeler. Sevginin yerini
acaba mı soruları aldı. Kindarlar keyfine göre parsellediler şehirleri,
garibanlar boynu bükük kaldı.
Bazı uyanıklar, eğitim
ayaklarıyla kaçıyormuş ülkeden. Nasıl dur denecek? Nereye arkadaş denecek? Zihinler
bulanık, hafıza boş, akıllar başka ellerde.
Yeni bir seçim startı
verilmişken, yeni boş vaatler tartışma gündemlerini oluştururken, insanımız yarına
nasıl çıkabileceğinin hesapları içinde. Varsın, aşım eksilsin de, şu terör
belasından kurtulalım dercesine desteklerini sürdürüyorlar, başlarına açtıkları
belalara rağmen. Öyle ki, burnunun ucunu göremez durumdaki insanlar, vatan
kurtarmanın derdine düşmüşler, bataklığa çevirenleri hala kurtarıcı sanırlar.
BOP sayesinde yeni
düşmanlarımız oldu. Mübarek olsun. Petrol ve doğal gaz alımı yaptığımız, ülke
içinde önemli yatırımlarımızın müteahhitliğini verdiğimiz Rusya düşmanımız
oluverdi bir anda. Sebep BOP politikaları. Dünyanın öbür ucundaki Çin bile
sınırlarımızdaki karmaşaya karışıyor. Zayıflığımızdan mıdır, akılsızlığımızdan
mı? Nerde kaldı ‘öngörü’lü dış politika uzmanlarımız?
Tipik bir küresel çeteler
organizasyonu izliyoruz. Çete reisleri perde ardında gizli. Ortada çeteye
yardım ve yataklık yapan, geri zihniyetli, laf ebeliğinden maada dış politika
aracı bilmeyen zavallılar var. Çete, kullandığı zavallıları piyon derekesinde
ileri sürüyor. İki devlet ve hatta dış işleri ve Büyükelçilikler arasında
halledilmesi gereken basit bir sorun, dev, çözülemez problem haline getirildi. Ara
sıra NATO taraflarından cılız bir iki cümle duyuyoruz. İleri atılan hep biz,
hep bizimkiler. Böylece, dünyanın tek hâkimi olmak niyetindeki ABD, elini
pisliğe değdirmeden, işlerini görüyor. Savaşa ramak kalmış bu anda, bir de
bakmışsınız yapayalnızız. Bu durumun tahmini çok da zor değil.
Milyon sorunla boğuşuyor
Türkiye. Lafa kalınca, dostlarımızla stratejik ortaklıklar kuruyoruz. İşe gelince
yalnızız.
‘Kandırılmak’ artık, iç-dış
politikada bir yönetim teorisi oldu. Kandırıldığını anladığında yapacağın şey
basit, sadece ‘kandırıldık’ diyeceksiniz. Örnekleri sıkça yaşandı yakın
geçmişte.
Şimdi de, ABD kandırıyor,
AB kandırıyor, İran kandırıyor, Rusya kandırıyor, Çin kandırıyor. Kandırıyor da
kandırıyorlar… Milyon sorun içinde, galiba en önemlisi bu kandırılmak meselesi.
Sakın, bizleri de BOP ve Bop
eş başkanı kandırmış olmasın?
Yoksa sırada, Türkiye’ye
demokrasi getirme istekleri mi var?
TC Ayfer Gökçe:
YanıtlaSilKandırıldık !..., Kınıyoruz!.. Koca bir boşluğun içinde sallanıyoruz.. hayra alamet değil hadi hayırlısı
Mehmet Kınacı :
YanıtlaSilBizim gibi GERİ ZEKALILARI bulmuşken niye kandırmasınlar!!!!!Sonuç itibarıyla "Çalıyor ama bize de veriyor!" dalaverası....
Ömer Sağlam :
YanıtlaSilGüzel bir konu, güzel bir yazı Mahmut Emin Bey. Elinize sağlık. Evet; somurtkanlık aldı yürüdü. Artık evde gülerken bile utanıyoruz birbirimizden. Sanki suçmuş gibi, ne var da gülüyorsun diyesimiz geliyor içimizden.