Brezilya’nın, futboldaki
sefaletinin altında,
Dünya kupası karşılaşmaları
için Brezilya devletinin harcadığı paralara karşı çıkan, sokakları dolduran,
gaz bombalarına maruz kalan, masum insanların kahırları yatar.
Dünyada gelişen hadiselerin
sebebi her zaman görüldüğü gibi, bir bakışta anlaşılacak gibi değildir,
örneğimizde olduğu gibi, futbol sonucu her zaman futbol oyunuyla izah edilemez.
Kim derdi ki, Brezilya futbol milli takımı, iki ayrı takımdan kalesinde on gol
görecek!. Dünyadaki bütün futbol takımlarına oyuncu ihraç eden bir ülke olarak,
bu rezil duruma düşmek nasıl oluyor? Belirtmeliyiz ki, Brezilya futbol takımı
dünyadaki onurlu yerini korumaktadır, rezil olan takım ve oyuncuları değil,
halka yaptığı saldırılar nedeniyle ülkenin yöneticileridir.
Anlam, anlayana söylenir.
Ne mutlu düşünen, Hakkı
bulan ve Hakk’a riayet edenlere…
Siyaset meydanlarında
bilenin de bilmeyenin de çok sık tekrarladığı Yunus’a ait bir dize şöyledir: “Yaratılanı severiz yaratandan ötürü”.
Adeta siyasi kazanca meta edilmiş bu kelamın manası bilinse, içerdiği tehdit
algılanır ve alelusul, âdet yerini bulsun kabilinden, kalabalıkların hoşuna
gidecek türden, yığınlaşmışların bulunduğu yerlerde, hele hele siyasi oy
devşirmek uğruna asla kullanılmazdı. İnsan kendine yalan söyler mi? Kelamları
olur-olmaz yerlerde sık kullananlara bakınız, hem de nasıl söyler. Bilmediği,
inanmadığı konuları uzun, uzun anlatanlar içinde aynı kanaati söyleyebiliriz.
‘İnsan,
önemlidir. Çükü “Biz
o emaneti, semalara, arza ve dağlara önerdik de, onu yüklenmekten kaçındılar;
ve ondan korktular! Onu, insan yüklendi! Muhakkak ki o zâlim ve cahildir.”
(Azhab/72) iç içe geçmiş âlemin izahıdır adeta. Emaneti kabul edenin, sonradan
ret ve inkâr veya unutuşu ile zalim ve cahil oluşunun vurgulanması, verilen
hazineden bihaber yaşama içinde olanların ifadesi olsa gerektir. Boşa geçen
ömür, tanımı bu manayı anlatır. “Onu,
insan yüklendi”. İşte, halk kalabalıkları içinde, o emaneti
yüklenen bir kişi dahi olsa ne olur? Hiç düşündünüz mü? İlahi kelamları ters
yüz edip, anlamını boşaltanları, sebepsiz yere, halk yığınlarının üzerine
tazyikli su, biber gazı, gaz-ses bombası gibi silahları kullanmanın ne büyük
felaketlere sebebiyet verebileceği hiç düşünülmez mi? Ya, o grubun içinde o
emaneti yüklenen birisi varsa, neler olur?
Bu itibarla, halkı, Hakk
görüp, işlemleri, uygulamaları, sosyal devlet gereklerini ona göre yerine
getirilmelidir. Kelamlar ezbere söylenilmekle, papağanın tekrarı arasında bir
fark olmaz.
İsmail Hakkı Bursevî,
Kitabu’n-Netice adlı eserinde şu bilgileri verir: “İnsanın yüzü Rahman’ın aynasıdır. Ayn’ı ise Allah Teâlâ’nın
esrarındandır. Çünkü ayn, âlem-i emirden, vücud âlem-i halktandır. Fakat
birbirine çok kuvvetle bağlıdırlar. İnsanın iki gözü, Huda’nın nurundan ay ve
güneş gibidir. Biri âlem-i zat, biri âlem-i sıfata remzdir. Cesedin maverasında
ruh, ruhun ötesinde ayn, ayn’ın ötesinde sır vardır ki bütün mertebeleri bu
ihata edici sır gizler.” (İsmail
Hakkı Altuntaş, Niyazi Mısrî çalışmasından alınmıştır)
Bu anlatımın öznesi ve
konusu insandır. Şöyle bir soru sorulabilir: Allah insanı niçin yaratmıştır?
Soruya Kur’an şu cevabı verir: “Ben
cinni ve insi yalnızca (Esmâ özelliklerini açığa çıkarmak
suretiyle) kulluk etmeleri için
yarattım!” (Zâriyat/56)
Kulluk, bilmeyi gerektirir. O halde “bilinmeyi
istedim” kelamıyla birlikte manası anlanmaya
çalışılmalıdır. Ki, ariflere işaret etmektedir. Çünkü nefsini bilen, Rabbini
bilir kelamı, arifi tarif eder.
Kim diyebilir ki, o halk
kalabalığının içinde bir arif yoktur. Bir kısım softaların tekelinde midir
Ariflik?
Dermân arardım derdime derdim
bana dermân imiş,
Bürhan sorardım aslıma aslım bana bürhân imiş
Beyti ile başlayan muhteşem
söyleşini şu beyitle bitirir Niyazî Mısrî:
İşit Niyazî’nin sözün bir
nesne örtmez Hakk yüzün,
Hakk’dan ayân bir nesne yok gözsüzlere pinhân imiş.
Tekrar edelim:
“Hakk’dan ayân bir nesne yok”
Medeniyet, güzel ahlaktan
neşet eder. Güzel ahlak, Hakk’ı müşahededen geçer. İlim, sanat çalışmaları,
sosyal olguların yorumlanması, kanunların uygulanması, komşuluk, arkadaşlık
ilişkileri sırasında Hakk gözetilir, riayet edilir ve saygıda kusur edilmezse,
güzel ahlak tahakkuk eder ve dünyadaki huzur sağlanır.
Medeniyetin temeli budur.
İnsan!.