19 Şubat 2014 Çarşamba

Kısa Mesajlarla Meram Anlatımı



Bugün yasadışı olarak kamuoyuna duyurulan işlerin tamamı, bizatihi kendileri tarafından yıllardır yapılan, izni verilmiş, görmezlikten gelinmiş, kayırılmış, bizdendir denilmiş… İşlerdendir.

Bu itibarla,

Bugün suç olarak duyurdukları suçları yıllardır kendileri işlemiş vaziyettedirler.

“Bunlar düşünemezler” dediğinde bir arkadaşım, karşı çıkmıştım. Nasıl olur, bu anlattıklarınızı bir insan nasıl düşünmez? Demiştim. Ben yanılmışım.

Gerçekten düşünemiyorlar. Şimdi suç duyurusu yaptıkları her konu, aslında kendilerinin işledikleri suçları anlatıyor. Bir anlamda kendilerini ele veriyorlar.

Altın madenlerinin işletilmesi, telefon ve ortam dinlemeleri için alınan araçlar, ekipman, devlet kadrolarına atanan ehliyetsiz kişiler… tamamı, ama tamamı suç.

Savcılara iş düştü, bize de takibi.

Hayırlısı olsun.

***

Aslında 2013, Bebek Katili’nin af yılı olması için söz verilmişti. Bunu, Kardeşinin, görüşmeden sonraki ifşaatıyla öğrenmiştik. Beceremediler.

Şimdi,

Hükümete karşı darbe olduğu söylenen, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarının başlaması, yürütülmesi, bilgi kaçırılması, TIR’ların arattırılmaması, polisin görevlendirilmemesi, Savcılarla kavgaya tutuşulması…

Derken, haber patladı:

2014 yılı “af yılı” olacakmış. Yandaş kalemin yazısından hareketle yapılan haberde anlatıyor Taraf.

Artık iyice anlaşıldı. AKP hükümetine bir şeyi yaptırmak istediğiniz zaman, ya tehdit edeceksiniz, ya sokakları hareketlendireceksiniz, ya uzaklardan birisi sopa gösterecek, ya kendilerine karşı bir hareket yapacaksınız.

Bir de kasılarak, külhani tavırlarla yürürler, konuşurlar ya…

***

Hatay’da bir TIR durduruluyor. Aranmak isteniyor. İçinden çıkanlar biz MİT elemanıyız diyorlar, arayamazsınız. Savcı el koyuyor. Jandarma’ya arama talimatı veriyor. Bu arada ilin Vali’si araya giriyor ve yazılı emir vererek, arama yaptırmadan TIR’ı serbest bırakıyor. TIR yoluna devam ederek, Suriye sınırını geçiyor.

Çiçeği burnunda İç işleri Bakanı, herkes işini yapsın diyor, TIR’daki yardım malzemeleri Türkmenlere gidiyor, ne demek istediği pek anlaşılamıyor. Savcı, canını zor kurtardığından bahsediyor. Jandarma derin sessizliğe bürünüyor. Polis’in esamesi okunmuyor. Suriye Türkmenleri Birliği başkanı ‘bize yardım gelmedi’ diyor…

17 Aralık soruşturması hızının ne olduğunu kimse kestiremiyor.

Arınç, TIR ile 17 Aralık soruşturmasını birbirine karıştırmayın, Başbakan, TIR 17 aralık darbesinin devamıdır diyor…

Yoruluyorum.

Ve derin bir uykuya varıyorum.

***

11 yıldır “Sakarya’yı ayağa” kaldıramayanlara yeni bir hedef verilmeli.

Bence, Kızılırmak boynu bükük duruyor. Kızılırmak’ın ne manaya geldiğini, Veysel Baba’nın niye Kızılırmak ağıtı yaktığını, niye Anadolu’nun hemen tamamını dolandığını ve istemese de denize ulaştığını…

Birileri anlatmalı büyüklerimize.

Artık, Kızılırmak’ın, Sakarya’ya galebe çalma vaktidir.

***

‘Kumpas’ın ne işe yaradığını bilirim.

İş yapılabilmesi için birisinin tutması lazım, ayarını yapması lazım, ölçümden sonra da okuması lazım. Okumakla da kalmaz, okuduğunuz veriyi değerlendirmesi lazım.

Soru:

‘Milli orduya kumpas kuruldu’ğunda, kumpasın sapı kimin elindeydi?

Geri gelen bilgiler, kime bildirildi, kim değerlendirdi?

Değerlendirme sonucunda, yapılması gerekenlere kim karar verdi?

Bir çalışma yapıyorum da, bu soruların cevaplandırılmasına ihtiyaç doğdu. Belki, bir yardımcı bulurum umuduyla…

***

Dış işleri Bakanı Davutolu’nun,

AKP’nin Van adayını tanıtımını yaptığı yeri biliyor musunuz?

Ulu Camii’yi miting alanına çevirerek tanıtım yapmıştır.

Hala aklınız başınıza gelmedi mi beyler?

Daha ne kadar rezil olacaksınız.

Bırakın artık, manevi alanları, kelimeleri kullanmayı.

Bu sefer batarsınız ve kimse de çıkaramaz.

***

Mekâna bir kapıdan girilir. İlmin girişi de kapıdan olmaktadır. Yüksek matematik tahsiline başlayabilmek için, ilköğretimden itibaren öğrenilmesi gerekenleri bir düşününüz! 

Öyle buyurmuştu Hz. Muhammed (sav) “Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır”. Yani, kim ki, şehre girmek ister kapıya gelsin, o kapı Ali’dir. (Ali kapısıdır)

***

Dün akşam eve dönüş yolunda radyo dinliyoruz. Bir-kaç yandaş toplanmışlar, akıl veriyorlar, yorumluyorlar, işlerine gelmeyeni dövüyorlar, fırçalıyorlar, birbirleriyle şakalaşıyorlar.. İşte klasik radyo tartışma (bunlarınki tartışma değil, birbirlerinin görüşlerini onayladıkları program) programı.

Büyük konu, son haftanın tartışması ve gündemimizi dolduran yolsuzluklar ve soruşturmaları.

Söz HSYK’ya geldi.

Üçü birden eleştirdi HSYK’yı. (olabilir)

Birisi şunları söyledi:

“2010 Eylül referandumunda şekillenen HSYK’nın bu duruma gelmesinin sebebi CHP’dir.”

???

Tabi, tabi biz salağız ya!

Ne diyelim? Yetmez ama evet diyenlerin kulakları çınlasın.

***

Son aylarda özellikle Kerkük, Telafer, Musul’da yaşayan ve oraları yüzyıllardır kendi vatanları olan TÜRKLER’e bir kıyım hareketi, yok etme saldırısı yapılmaktadır. Dış işlerimiz tarafından, Başbakan tarafından bir kınama, bir karşı atak, bir şey, bir söz duydunuz mu?

Verilen haberde şöyle deniliyor: “Dışişleri Bakanlığı, Libya’da 13 askerin öldüğü, 3 askerin yaralandığı intihar saldırısını kınadı.”

Bunun manası nedir?

Türk isen ölüm hakkın, Arap’san niye nasıl öldürürsün.

Dinin yarısı insaf derlerdi…

Nitekim bir-kaç gün evvel sosyal medya sayfasında şunları yazmışım:

İki gün evvel Kerkük’te meydana gelen vahim olaylar biliniyor.

El-Kaide ve Kürt gruplarının faili olduğu olayların sonunda kaç kişinin hayatını kaybettiği, kaç binanın yıkıldığı, ne kadar yaralının olduğu hakkında kesin (resmi) bilgi henüz yok.

Kerkük, Türklerden temizleniyor, özeti budur.

Dış İşlerimiz ve Bakanı, Esad’a aslan kesilen Başbakan’ımız neler yaptı, neler söyledi, kimlerle temas kurdu, hangi açık hava veya kapalı alan toplantısında gırtlağını patlatarak tehditlerde bulundu.

Takip edemediğim için soruyorum.

Bilgisi olan arkadaşların bilgilerini paylaşmalarını rica ediyorum. Ulaştıkları kaynakları ve adreslerini de yazarlarsa …

***

İlginç bir tespit olarak görebilirsiniz:

CHP’yi eleştirmek isteyenler, oklarını doğrudan göndermek yerine, Ankara’dan Belediye Başkan adayı olarak (henüz açıklanmadı) düşünülen Mansur Yavaş üzerinden eleştiri yapmaktadırlar.

Burada konu Sn. Yavaş değildir.

Yavaş’ı öne çıkartarak, İstanbul’dan aday gösterilmek istenen Mustafa Sarıgül’ün, cemaatçiliği, gündeme oturan hırsızlığı, başka mahfillere çalıştığı hususlarının gizlenmesi çalışmalarıdır.

Mansur Yavaş’la herhangi bir bağımızın olmadığını bildirerek, konu hakkında yorum, analiz, fikir dolandırması yapmak isteyen arkadaşlarımın bu konuya özellikle dikkat etmelerini öneririm.

Hataya düşmektense…

***

Yaratılmak istenen, ‘Devlet Devlete Karşı’ algısı, insanımızı derinden yaralıyor. Oysa yapılan, devlete rağmen, devletçiğin hoyrat beceriksizliğidir. Resmi şöyle de tasvir edebiliriz. Ayaklar baş olunca…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...