Ne demiştik:
“Mesele Beşar Esad’ı
göndermekse bir diyeceğimiz yoktur, mesele Esad değil.”
Mesele, Suriye’yi dünyaya
jandarmalık yapan ABD’nin önüne sermektir.
Mesele, Irak’ın Kuzeyi,
Suriye, İran ve Türkiye’nin Güney Doğusunu da kapsayacak bir Yahudi-Kürdo
devleti kurmaktır.
Mesele, İsrail’in
Ortadoğu’da daha rahat bir yaşam şartlarına kavuşturulmasıdır.
Mesele, Türkiye’de bilmem
kaça bölünmüş, öncelikle federasyon yapılanması daha sonra da kesinlikle
bölünmeyle sonuçlanacak devlet yapılanmasına geçilmesidir.
Mesele, tüm bu olanlardan
sonra İran’ı devre dışı bırakmanın yollarını aramaktır.
Mesele, Asya’nın uçsuz
bucaksız verimli topraklarında kendilerine üretim yapacak alanlar tertip
etmektir.
…
Demiştik.
Bize gülmüşlerdi.
Şimdi gülme sırası bizde.
İçimiz kan ağlarken.
İşte ağızlarından
kaçırdılar. Davutoğlu ne dedi?
“Dünyayı değiştireceğiz”.
Herhalde, ABD, AB, NATO… ve
diğer ortakları ile birlikte değiştirecekler.
Ancak dersini iyi
çalışmamış Davutoğlu. Adı geçen (stratejik) ortaklar, işleri bittiğinde,
yardımcı elemanları çöpe atarlar. (Ya da lağıma dökerler)
Çok ünlüdür şu söz.
“İhtilaller öncelikle
evlatlarını yerler.”
Bizden hatırlatması.
Candan Nurgül:
YanıtlaSilTez zamanda birbirlerinin başlarını yesinler.
Hüseyin Altınbay:
YanıtlaSilEskidenbezle yapardık bu işi..arada yıkanır yeniden hizmete sunardık...şimdi kagıtlar çıktı..kullan at..eyvallah...
Dursun Ergün:
YanıtlaSilHalkın çok büyük bir bölümü kafasını hala kumdan çıkarmamak için inatlaşıyor.Görünen ülkemiz ne olursa olsun amerikaya ve işbirlikçilerine bir şey olmasın düşüncesi gündemini koruyor malesef.
Abdurrahman Biçer:
YanıtlaSilO da ne ki?...
Anladım...
Ne çukuru idi?... Hım... Stratejik ÇUKUR...
Oh beee...