Artık, komedi filmi filan
aramaya gerek yok. Oturup Cumhurbaşkanı’nı dinliyorum bu yetiyor bana.
Mesela, dünkü Batman
konuşmasında şunları söyledi:
-“Türk, Kürt, Çerkez,
Boşnak, Roman diye milletimizi paramparça etmişler.”
Alkışladım, alkışlarken
gülme krizine gireyazdım,
****
Cumhurbaşkanı, eline Kur’an’ı Kerim’i almış Batmanlılardan
oy istiyor,
Kurtulmuş, Fatsa’da
‘eskiden çocuklarımız Kur’an Kurslarına gidemiyordu’ diyerek oy istiyor,
Başbakan, ‘Kâbe bizim kalbimizdedir,
sana orayı çiğnetmeyiz’ diyerek oy istiyor,
Cumhurbaşkanı, “Bunlar İmam
hatip okullarını kapatacaklarmış, 7 Haziran’da millet derslerini verecek” diyerek oy istiyor,
…
Politikalarının esası
nedir? Millete ne söylüyorlar?
****
HDP rahat.
Barajı geçerse:
Geçmiş olur ve çıkardığı
milletvekilleri ile meclisteki yerini alır.
Barajı geçemezse:
AKP’nin Kürt
milletvekilleri istifa eder ve HDP’ye kayıt olurlar ve rahatlıkla grup kurarak
meclisteki yerlerini alırlar.
Değişen bir şey yok…
Kadim ortaklığa devam…
****
Bilgilerimizi güncellemek
ihtiyacındayız:
80 öncesi ülkemizin
sokulduğu girdapta, Komünist yapılanma silahlı militanlarıyla ülkeyi kan gölüne
çevirmişti.
Son günlerde haberlerde ve
yorumlarda verilen bilgi, güncellemeyi gerekli kılıyor.
Meğer Komünist yapılanmaya
talimatlar Moskova’dan değil, ABD’den geliyormuş. Artık, açık açık
anlatıyorlar. Nitekim ya kaçak olarak yurt dışına çıkanlar veya cezasının
sonunda yurt dışına gidenlerin istikametleri hep Batı’ya doğrudur. Ben Rusya’ya
giden bir kişi bile hatırlamıyorum.
Tam aksi, işler yoluna
girdikten sonra Rusya’ya gidenler yine, işadamları, zenginler, turistik
kaçamaklar yapanlar olmuştu.
Aslında konuyla ilgili
kaynak bilen varsa, yorum kısmına yazarsa yeniden incelenmesi gereken ince bir
konu.
Günümüze de cevap
verebilir.
Ortadoğu mesela,
Ortadoğu’da kimin kim olduğu, hangi grubun karşı gruba ne için saldırdığı belli
değil. Cümlenin kafası karışık. Her grup kendi amacına inandırılmış ve karşı
grubu düşman olarak tanımlıyor. Eminim ki, bunları, hem de her iki tarafı da
yönlendiren aynı merkez… biz bunları yaşadık.
Artık, uyanma vaktidir.
****
Anayasayı tanımıyorum
demişti ya Efgan Ala,,
Israr etmiş katıldığı bir
TV programında. Konuşmanın altına imza atıyorum demiş.
Aynı zamanlarda dinlediğim
bir emekli ceza hukukçusu (hâkim) da, Ala’nın ‘tanımıyorum’ sözünün suç
olduğunu, milleti, anayasaya karşı, dolayısıyla devlete karşı bir ayaklanmaya
çağırma girişimi, hep birlikte anayasaya karşı durma eylemine girişme suçu
olarak açıklamıştı.
Bakalım, yürekli bir
Cumhuriyet Savcısı soruşturma açacak mı?
Beklemedeyiz.
Mart ayının 6. Günü böyle
demişiz. Aradan şu kadar zaman geçti, boşa umutlanmışız. Bu ülkede Savcı, Mavcı
yokmuş.
****
Ali Babacan, “Yargı hizmetleri vatandaşın memnuniyetini
ölçtüğümüz araştırmalarda hızla gerilere düşen bir alan”
Demiş.
Yalnızca Yargı mı?
Sayenizde ahlakımız,
kültürümüz, alışkanlıklarımız, sevgilerimiz, saygılarımız, güldüklerimiz,
ağladıklarımız, inançlarımız, düşmanlıklarımız, birlikteliğimiz, moralimiz…
Her şey, her şeyimiz gitti.
Kına yakabilirsiniz.
****
Cengiz SEMERCİOĞLU, 8 Mayıs
tarihinde şunları yazmıştı;
“Hatay Arkeoloji Müzesi'nde Roma
dönemine ait mozaikler restorasyon adı altında katledildi...”
IŞİD’İN tarihi eserleri
balyozlarla kırdığını hatırlıyoruz (hala kırıyor),
Arasında ne fark var?
IŞID kim, DEAŞ kim, Hatay
Müzesinde bu işlemleri yapan kim?
Cevap veriyorum:
Mezhep kardeşliği…
****
Next Level Ankara’da
Belediye’nin de sahibi olduğu bir arsaya yapılan ofis, rezidans gibi blok
yapılaşma…
Pek çok tartışmalar yapıldığı
bu binanın etrafında. Son açıklanan da, bu arsanın yanındaki arsaya %70’le
inşaat müteahhidine verildiği halde, bu arsa için müteahhitten alınan sadece
%25 tir.
Şimdi bu yolsuzluk
söylentisi yetmezmiş gibi, Ankara EGO’nun 124 Dönümlük arazisi yine bu firmaya
verilmiş.
Ağzınızla kuş tutsanız, “parsel
parsel satma” suçundan kurtulamazsınız.
Elbet bulunur bir yiğit,
yolsuzlukları soruşturacak!..
****
Ahmet
Hamdi Çamlı (kendisini hiç tanımam,
ilk defa bir yazısını okuyayım dedim), Star Gazetesinde köşe
yazıları yazmakta. Son yazısında, İsrail vahşetini anlatıyor ve İsrail tecavüzü
ve işgalinin sürdürülebilir olması ve büyütülmesi için:
“Suriye diye bir devletçik,
Irak diye bir devletçik ve çevrede onlarca devletçikler organize edip
kurulmuştu..!
“Mesela Arap Baas’cılığı, Türk türkçülüğü, PKK
terörü ve HDP, CHP vs. vs örgütlerin varlığı ve uygulamaları, IŞİD varlığı ve
usülleri, Esed ve çeşitlerinin varlığı hep bu işgal ve sömürünün devamını
sağlamak için senaryolanan tek tiyatronun ayrı ayrı perdeleridir..”(08.11.2014 Star)
Diyor.
Yani, Türk Milliyetçiliğini
de İsrail’in varlığını sürdürebilmesi için kurgulanmış bir senaryodan ibaret
görüyor.
Bu densize cevap
verebileceklere sayfamız, köşemiz açıktır.
Buyurunuz.
****
“Dersim, modern Kerbeladır!.”
-A. Davutoğlu-
Dersim, Kerbela ise:
Hüseyin’i kim, Yezid’i kim?
Bunun da açıklanması
lazımdır.
Atatürk düşmanlığı zirve
yapmış, gözlerinde tek bir şey var: -ne varsa Atatürk’ü hatırlatan silmek, yok
etmek.
Beceremezsiniz. Sırtınızı
dayadığınız ağa babalarınızda çok denediler. Hakikati örtemediler. Boşa
uğraşmayın.
****
“Özgür olun, kararınızı kendiniz
verin”
HDP’ye hitaben, Bülent
Arınç söylüyor bu lafı.
Biraz da kendinize bakın
derim. 13 yılda çıkardığınız kanunlara, yaptığınız yönetmeliklere, yatırım
adıyla inşaa ettiğiniz AVMlere bakınız bakalım, bunlara “özgür iradenizle
kendiniz mi karar verdiniz”?
Ya şu, Kürt açılımı,
Kardeşlik açılımı, birlik açılımından ‘çözüm süreci’ dediğiniz, plan proje kime
aittir?
Saçmalamak serbest, yalan
söylemek serbest, çalmak serbest…
Kibir dolu öğütlerinizi
kendinize saklayınız.
****
“Fatih Camii’nin bombalanması”
hikâyesi ile onlarca kişiyi cezaevlerine tıkmışlardı…
Sonra, atılı suçun iftira,
kendi tanımlarıyla ‘kumpas’ olduğu anlaşıldı ve içeridekiler salıverildiler.
Olacak ya,
Caferiler’in hem de iki
sefer camileri kundaklandı. Yangın büyüdü, kıymetli tarihi kitaplar, halılar,
kilimler yandı ve ana bina zarar gördü.
Kundakçılar yakalandı mı,
cezalandırıldı mı?
Bilgisi olanlardan rica ediyorum.
Suat Canbek :
YanıtlaSilMahmut Emin Bey Kardeşim:
"Bu densize cevap verebileceklere sayfamız, köşemiz açıktır." sözünüz üzerine bir anıyı paylaşmak istedim.
İsrail'in varlığını sürdürebilmesi ve genişletebilmesi için kurgulanan oyunun piyonu olanlar, bunu maskelemek adına kendi kirli rollerini, başkalarının üzerine atmaktadırlar. Yazınızda da görüldüğü üzere bu tür şahıslar mantar gibi türemiş ve her tarafta boy göstermektedir. Türk milletine ve Türk ordusuna olan düşmanlıkların hangi sonuçları doğurduğunu idrak edebilmeleri için Abdülkadir Sezgin Bey'in 30.04.2015 tarihli "Din Devlet ve Siyaset" konulu yazısının son kısmını düşüne düşüne okumaları temennisi ile;
(....)
2005 yılında, merkezi Mekke’de olan “ Hz. Ali Evlatları Aile Önderleri Vakfı Başkanı, “Ümmül-Kura” (Mekke) Üniversitesi Hukuk Profesörü Seyyid Abdullah ATTAS ile birkaç gün. İslam Dünyası üzerine bilimsel konuşmalar sırasında anlattığı bir hatıra ile hususu paylaşmak istiyorum:
Küresel emperyalizm o kadar güçlü ve etkin hale geldi ki, bir Müslümanın rengi, dili, mezhebi ve yaşadığı yer neresi olursa olsun, emperyalizm o kadar etkili ki, buna karşı Müslüman olarak kendisini koruyan bir güç olmasa, hiç kimse, nerede olursa olsun, “- ben Müslümanım” diyemez veya yüksek sesle “Tekbir” getiremez, demişti.
Buna o kadar inanarak söylemişti ki, dinlerken tüylerim ürperdi ve ben:
- Seyyid hazretleri bu gün mânevi ve ruhani mi?, diye sordum.
- Hayır, reel, gerçek bir güç var ve bütün Müslümanlar ondan cesaret alıyor; onun kendilerini koruyacağına inanıyor, dedi.
Heyecandan yaşadığım hali anlatamam…
- Bu gücün adı var mı, kimdir, nedir, lütfen söyler misiniz, dedim.
- Var tabi. Gücünü tarihi ve kültürel mirasından alan TÜRK ORDUSU, demez mi?
Gözlerimden yaş geldiğini hatırlıyorum. Ben gözlerimi silerken söze devam etmişti:
-Bunu dünya Müslümanların çoğunluğu biliyor. Kadere bakın, Türkiye’yi idare edenler bunun farkında bile değiller. Onlar bu ordu ile savaşıyorlar…
“-Onlar bu ordu ile savaşıyorlar…”
İslam dünyasına yüzlerce yıl önderlik etmiş bir milletin çocukları olarak aynaya bakma zamanıdır. Bakıp kendimize gelmemiz gerekiyor.