Alev Alatlı röportajı
üzerine düşünceler:
“Türkiye’yi terör değil paçozluk bitirecek”
lafını söyleyeli daha bir yıl olmadı. Tespitini yaptığı zaman, gönülden
alkışlamıştık. Aydın hassasiyeti, entelektüel namus parmak bastığı arızaları,
gönül rahatlığıyla halka açıklayabilen yüce gönüllülüktür. İlminin gereği,
ona-buna eyvallahı (burada yalaka anlamında)
olmayan, bildiğini dosdoğru anlatabilen ahlaki olgunlukta, dosdoğru bir kişi.
Lafına “has entelektüel paçoz olmaz,
olsa olsa entel olur” sözünü de eklemişti.
“Paçozlaşma” belirtileri, dalkavukluklarla başlar.
Bildiklerini inkâr edercesine, tam da zıddı tavırlar içine girer. Sırasında da
bilmediği halde, bilgiç tavırlarıyla âlimlerin önüne geçmeye çaba sarf eder. İman,
karşıyı kandırmak üzere kullanılan, pembe sayfalar içindeki, yalancı tiratlar.
Tam da kendi tarifi ile sıradanlaşma, eblehleşme hali.
“Fethullah Hoca bilge bir mürşid olmak niteliğini kaybetti. Bilge din
adamı kimliğini kaybetti.” Demek, böyle
biliyorlarmış. Olmayan sıfatı, hak etmeyen birisine yükleme sanırım paçozluğun
da bir göstergesidir. Otursun milyar dolarlarla ifade edilen ekonomik yapısını
idare etsin, hep yaptığı gibi. Hangi mürşid’in bu denli büyük ekonomik
faaliyetler veya devletin bir yerine adamlarını yerleştirme faaliyetleri içinde
olduğunu söyleyebilirsiniz?
“İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin kurucusu Sait Molla’nın İngiliz
desteğiyle adalet Bakanlığı’na müsteşar tayininden”
bahseder ve sorar; “Sait
Molla figürünün günümüzdeki telmihini düşünebiliyor musunuz?”
Problem de buradadır Sayın Yazar, bam teli burasıdır. Nitekim ilerleyen
bölümde; “Hükümetin atamalarda görev
tanımını, liyakatin, ehliyetin ötesinde kıstaslar kullanmış olduğu kuşkusunu
uyandırır”. Ya ne zannediyordunuz? Durmaksızın
Müslümanlığını öne çıkartan yöneticilerin, layık (ehil) personeli
işbaşına getirdiğini mi sanırdınız? Bütün kurumların, iş gören dairelerin
başında, badem bıyıklı, imam Hatip çıkışlı, karısının başı bağlı tercihleriyle
atamaların yapıldığını defalarca, yazdık ve okuduk. Devlet atamalarında veya
terfilerinde, memurun özlük dosasındaki bilgiler değil, bilmem ne derneğinden,
bilmem hangi hocadan getirilen kâğıtların (torpillerin)
önemli olduğu bilinmeyen gerçeklerden değildir.
Hangi birini yazmalı,
baştan sona kendi ‘paçozluğu’nun
deşifresi. Ak Partiye “Yerliler
iktidara gelsin” diye oy vermek de bu kabildendir.
Yerliliğini nasıl anlamıştınız Sayın Hocam? Cuma günleri, camii önlerinde
verilen resimlerden mi? Ne yerlisi, bırakın adamın yerlisini, memlekette
elmanın yerlisi bile kalmamış hala yerliden bahsedebiliyorsunuz ya!
Haa!.: “Cemaatin, Vatikan ilişkilerinin İslam’ı
yeni dünya düzeni kervanına katmak girişimi olabileceğini düşünmedim değil”..
İşte, ‘paçozlama’ açıklamasının yapılmasından yıllar evvel açıklanması gereken
tespit. Düşündünüz madem, açıklama için yılların geçmesini neden beklediniz?
Sonra, ‘yenidünya düzeni’ kervanına katma girişimi sadece
cemaatin midir? Şimdilerde savunmaya başladığınız ve bir daha ezici çoğunlukla
iktidara gelmesini istediğiniz, Tayyip Erdoğan’ın ağzından hiç duymadınız
galiba, ‘Yeni Türkiye’ lafını.
Sahi, ne demektir bu cümle? Yerli dediğiniz kişinin, ithal fikirlerle ülkeyi
bir yerlere sürüklemesi. Başka bir izahı var mıdır?
Devlet konusu: işte,
başlamaya görsün paçozlaşma, olmayan vasıfları sevdiğine mal etmekte üstüne
yoktur. Der ki, “en
kötü devlet bile devletsizlikten evlâdır. Ve devleti korumak, iktidar
partisinin boynunun borcudur”. Anlamca doğruluk var,
realitede yanlışlık. Ve bu sebeple mevcut iktidarı, ezici çoğunlukla yeniden
iktidara getirmek!.. bir kere anlayamadığı husus şudur: mevcut iktidar,
‘devleti tanımıyor’. Devleti bilmiyor. Devlete inanmıyor. Olmasa da olur
halleri pek çok eylemlerinde ortaya çıkmıştır. Taraftarlarının vergi kaçırması,
vakıf adı altında gelir kaçırması, yardım adı altında vergiye esas olacak
matrahın küçültülmesi.. ve bunlara ses çıkartılmaması devlete olan karşıtlığın
yüze vurumu değil midir? İktidar partisi 11 yıl boyunca, devleti korumak için
değil, iktidar günlerini uzatabilmek ve yandaşlarına olabildiğince ihaleler,
devlet imkânlarını kullandırmak için süresini uzatmak çabasındadır. Onların
inandıkları şudur: Atatürk’ün (dinsizliğine inanırlar)
kurduğu cumhuriyet, kendilerine (Müslümanlar diye tanımlarlar)
eziyet etmiştir, dinlerini istedikleri gibi yaşayamamışlardır, şapka yüzünden
hocaları asılmıştır, başörtüsü yüzünden kızları Amerikalarda okumuştur.. filan.
Bu sebeple devletin yıkılıp, yerine kendi bildiklerince bir devletin kurulması
da amaçlarındandır. Yani Sayın Yazar’ın
sandığı gibi bir devleti korumak amaçları yoktur, bu devletle savaşılmalıdır,
burada da yanılmaktadır.
Yolsuzluklar konusu:
yaptıklarının yolsuzluk olduğuna inanmamaktadırlar. Milyonlarca dolarlık
arazilerin evlatlarının idarecisi olduğu vakfa aktarılmasının yolsuzluk
olmadığına, tam tersi hizmet için olduğuna inanıyorlar. Onların kafalarındaki
yolsuzluk başka bir şeydir. Yasalarda tarifini bulan ve cezalandırılması
gereken, yolsuzluk tanımları onları ilgilendirmemektedir. Peki, böyle düşünen
bir kadro nasıl olur da yolsuzlukla mücadele eder? bu itibarla Sayın Yazar’ın “yolsuzluğun cezalandırılması, asgariye
indirilmesini sağlayacak tedbirlerin alınması”
kaydıyla vereceği destek de havada kalacaktır. “Çevrenin böylesine kirlenmesine nasıl müsaade ettilerse, öyle
temizlesinler” ikazı ise, hiçbir anlam ifade etmiyor.
Kirlilerin temizliği, kendi temizlik algılarına ve kabullerine göre olacağından,
ortaya tatminkâr bir temizliğin çıkacağını beklemek beyhudedir.
“Benim paçoz dediğim tipoloji, gündelik sıradanlığın ötesinde bir
düşünce hayatı olmayan, sarih bir kültürden mahrum, ilgileri sıradan ve maddi
olandır. ‘Tvitter entellektüelizmi’dir. Habbeyi kubbe yapan sığlıktır”
şeklinde tanımlamıştı 'paçoz'u Sayın Alev Alatlı. Bu
tanımlamaya göre, Fethullah Gülen’i, gerçek bir mürşit, Tayyip Erdoğan’ı da
gerçek bir milli devlet adamı görmek ve anlamak paçozlaşmayla eşdeğerdir ve
uyuklayan aydının sayıklamalarıdır.
Yakup Erdal Ertürk Iğdır Üniversitesi'de Yrd. Doç. Dr.:
YanıtlaSilDün çok sevdiğim ve istifade ettiğim Alev Alatlı ile yapılan röportajı okuduğum zaman kapıldığım düşünceleri değerli yazarımız Mahmut Emin çok güzel ifade etmiş... Geçmişte zaman gazetesinden ayrılmasına yol açan sansür uygulamasının intikamını almak için cemaatin o zamanki suç ortağına bir nevi yaranma çabası gerçek anlamda bir PAÇOZluktur... Keşke fikrinizin bütün verileri görmeden olgunlaşamayacağı bir aşamada, görüşünüzün alınarak önemsendiğiniz hissine kurban gitmeseydiniz ve kendilerine destekçi arayanların tuzağına düşerek kendinizi eskimiş bohçaya yamanmış bir başka bez hükmüne düşürmeseydiniz...
Tuncay Altunezen :
YanıtlaSilHocam, kaleminize sağlık. "Paçoz"ları tarif eden Alev Alatlı da, kendini o tarifin içine son 4 senede yerleştirdi. Faydasını da gördü. Artık benim nazarımda münevver değil, menfaati peşinde koşan bu yaşta beli kıvraklaşmış bir aydındır.
Baki Tosun ;
YanıtlaSilFethullah Gülen’i, gerçek bir mürşit, Tayyip Erdoğan’ı da gerçek bir milli devlet adamı görmek ve anlamak paçozlaşmayla eşdeğerdir ve uyuklayan aydının sayıklamalarıdır.
Ertugrul Celik:
YanıtlaSilAğzınıza sağlık!