1 Mart 2014 Cumartesi

‘Paçozlaşma’ ve Aydın Uyuklaması

Alev Alatlı röportajı üzerine düşünceler:

“Türkiye’yi terör değil paçozluk bitirecek” lafını söyleyeli daha bir yıl olmadı. Tespitini yaptığı zaman, gönülden alkışlamıştık. Aydın hassasiyeti, entelektüel namus parmak bastığı arızaları, gönül rahatlığıyla halka açıklayabilen yüce gönüllülüktür. İlminin gereği, ona-buna eyvallahı (burada yalaka anlamında) olmayan, bildiğini dosdoğru anlatabilen ahlaki olgunlukta, dosdoğru bir kişi. Lafına “has entelektüel paçoz olmaz, olsa olsa entel olur” sözünü de eklemişti.

“Paçozlaşma” belirtileri, dalkavukluklarla başlar. Bildiklerini inkâr edercesine, tam da zıddı tavırlar içine girer. Sırasında da bilmediği halde, bilgiç tavırlarıyla âlimlerin önüne geçmeye çaba sarf eder. İman, karşıyı kandırmak üzere kullanılan, pembe sayfalar içindeki, yalancı tiratlar. Tam da kendi tarifi ile sıradanlaşma, eblehleşme hali.

“Fethullah Hoca bilge bir mürşid olmak niteliğini kaybetti. Bilge din adamı kimliğini kaybetti.” Demek, böyle biliyorlarmış. Olmayan sıfatı, hak etmeyen birisine yükleme sanırım paçozluğun da bir göstergesidir. Otursun milyar dolarlarla ifade edilen ekonomik yapısını idare etsin, hep yaptığı gibi. Hangi mürşid’in bu denli büyük ekonomik faaliyetler veya devletin bir yerine adamlarını yerleştirme faaliyetleri içinde olduğunu söyleyebilirsiniz?

“İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin kurucusu Sait Molla’nın İngiliz desteğiyle adalet Bakanlığı’na müsteşar tayininden” bahseder ve sorar; “Sait Molla figürünün günümüzdeki telmihini düşünebiliyor musunuz?” Problem de buradadır Sayın Yazar, bam teli burasıdır. Nitekim ilerleyen bölümde; “Hükümetin atamalarda görev tanımını, liyakatin, ehliyetin ötesinde kıstaslar kullanmış olduğu kuşkusunu uyandırır”. Ya ne zannediyordunuz? Durmaksızın Müslümanlığını öne çıkartan yöneticilerin, layık (ehil) personeli işbaşına getirdiğini mi sanırdınız? Bütün kurumların, iş gören dairelerin başında, badem bıyıklı, imam Hatip çıkışlı, karısının başı bağlı tercihleriyle atamaların yapıldığını defalarca, yazdık ve okuduk. Devlet atamalarında veya terfilerinde, memurun özlük dosasındaki bilgiler değil, bilmem ne derneğinden, bilmem hangi hocadan getirilen kâğıtların (torpillerin) önemli olduğu bilinmeyen gerçeklerden değildir.

Hangi birini yazmalı, baştan sona kendi ‘paçozluğu’nun deşifresi. Ak Partiye “Yerliler iktidara gelsin” diye oy vermek de bu kabildendir. Yerliliğini nasıl anlamıştınız Sayın Hocam? Cuma günleri, camii önlerinde verilen resimlerden mi? Ne yerlisi, bırakın adamın yerlisini, memlekette elmanın yerlisi bile kalmamış hala yerliden bahsedebiliyorsunuz ya!

Haa!.: “Cemaatin, Vatikan ilişkilerinin İslam’ı yeni dünya düzeni kervanına katmak girişimi olabileceğini düşünmedim değil”.. İşte, ‘paçozlama’ açıklamasının yapılmasından yıllar evvel açıklanması gereken tespit. Düşündünüz madem, açıklama için yılların geçmesini neden beklediniz? Sonra, ‘yenidünya düzeni’ kervanına katma girişimi sadece cemaatin midir? Şimdilerde savunmaya başladığınız ve bir daha ezici çoğunlukla iktidara gelmesini istediğiniz, Tayyip Erdoğan’ın ağzından hiç duymadınız galiba, ‘Yeni Türkiye’ lafını. Sahi, ne demektir bu cümle? Yerli dediğiniz kişinin, ithal fikirlerle ülkeyi bir yerlere sürüklemesi. Başka bir izahı var mıdır?

Devlet konusu: işte, başlamaya görsün paçozlaşma, olmayan vasıfları sevdiğine mal etmekte üstüne yoktur. Der ki, “en kötü devlet bile devletsizlikten evlâdır. Ve devleti korumak, iktidar partisinin boynunun borcudur”. Anlamca doğruluk var, realitede yanlışlık. Ve bu sebeple mevcut iktidarı, ezici çoğunlukla yeniden iktidara getirmek!.. bir kere anlayamadığı husus şudur: mevcut iktidar, ‘devleti tanımıyor’. Devleti bilmiyor. Devlete inanmıyor. Olmasa da olur halleri pek çok eylemlerinde ortaya çıkmıştır. Taraftarlarının vergi kaçırması, vakıf adı altında gelir kaçırması, yardım adı altında vergiye esas olacak matrahın küçültülmesi.. ve bunlara ses çıkartılmaması devlete olan karşıtlığın yüze vurumu değil midir? İktidar partisi 11 yıl boyunca, devleti korumak için değil, iktidar günlerini uzatabilmek ve yandaşlarına olabildiğince ihaleler, devlet imkânlarını kullandırmak için süresini uzatmak çabasındadır. Onların inandıkları şudur: Atatürk’ün (dinsizliğine inanırlar) kurduğu cumhuriyet, kendilerine (Müslümanlar diye tanımlarlar) eziyet etmiştir, dinlerini istedikleri gibi yaşayamamışlardır, şapka yüzünden hocaları asılmıştır, başörtüsü yüzünden kızları Amerikalarda okumuştur.. filan. Bu sebeple devletin yıkılıp, yerine kendi bildiklerince bir devletin kurulması da amaçlarındandır.  Yani Sayın Yazar’ın sandığı gibi bir devleti korumak amaçları yoktur, bu devletle savaşılmalıdır, burada da yanılmaktadır.

Yolsuzluklar konusu: yaptıklarının yolsuzluk olduğuna inanmamaktadırlar. Milyonlarca dolarlık arazilerin evlatlarının idarecisi olduğu vakfa aktarılmasının yolsuzluk olmadığına, tam tersi hizmet için olduğuna inanıyorlar. Onların kafalarındaki yolsuzluk başka bir şeydir. Yasalarda tarifini bulan ve cezalandırılması gereken, yolsuzluk tanımları onları ilgilendirmemektedir. Peki, böyle düşünen bir kadro nasıl olur da yolsuzlukla mücadele eder? bu itibarla Sayın Yazar’ın “yolsuzluğun cezalandırılması, asgariye indirilmesini sağlayacak tedbirlerin alınması” kaydıyla vereceği destek de havada kalacaktır. “Çevrenin böylesine kirlenmesine nasıl müsaade ettilerse, öyle temizlesinler” ikazı ise, hiçbir anlam ifade etmiyor. Kirlilerin temizliği, kendi temizlik algılarına ve kabullerine göre olacağından, ortaya tatminkâr bir temizliğin çıkacağını beklemek beyhudedir.


“Benim paçoz dediğim tipoloji, gündelik sıradanlığın ötesinde bir düşünce hayatı olmayan, sarih bir kültürden mahrum, ilgileri sıradan ve maddi olandır. ‘Tvitter entellektüelizmi’dir. Habbeyi kubbe yapan sığlıktır” şeklinde tanımlamıştı 'paçoz'u Sayın Alev Alatlı. Bu tanımlamaya göre, Fethullah Gülen’i, gerçek bir mürşit, Tayyip Erdoğan’ı da gerçek bir milli devlet adamı görmek ve anlamak paçozlaşmayla eşdeğerdir ve uyuklayan aydının sayıklamalarıdır.

4 yorum:

  1. Yakup Erdal Ertürk Iğdır Üniversitesi'de Yrd. Doç. Dr.:

    Dün çok sevdiğim ve istifade ettiğim Alev Alatlı ile yapılan röportajı okuduğum zaman kapıldığım düşünceleri değerli yazarımız Mahmut Emin çok güzel ifade etmiş... Geçmişte zaman gazetesinden ayrılmasına yol açan sansür uygulamasının intikamını almak için cemaatin o zamanki suç ortağına bir nevi yaranma çabası gerçek anlamda bir PAÇOZluktur... Keşke fikrinizin bütün verileri görmeden olgunlaşamayacağı bir aşamada, görüşünüzün alınarak önemsendiğiniz hissine kurban gitmeseydiniz ve kendilerine destekçi arayanların tuzağına düşerek kendinizi eskimiş bohçaya yamanmış bir başka bez hükmüne düşürmeseydiniz...

    YanıtlaSil
  2. Tuncay Altunezen :

    Hocam, kaleminize sağlık. "Paçoz"ları tarif eden Alev Alatlı da, kendini o tarifin içine son 4 senede yerleştirdi. Faydasını da gördü. Artık benim nazarımda münevver değil, menfaati peşinde koşan bu yaşta beli kıvraklaşmış bir aydındır.

    YanıtlaSil
  3. Baki Tosun ;
    Fethullah Gülen’i, gerçek bir mürşit, Tayyip Erdoğan’ı da gerçek bir milli devlet adamı görmek ve anlamak paçozlaşmayla eşdeğerdir ve uyuklayan aydının sayıklamalarıdır.

    YanıtlaSil
  4. Ertugrul Celik:

    Ağzınıza sağlık!

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...