24 Mart 2014 Pazartesi

Yolda Yolcu, Yolcu’nun Yolu


Kâinat stabil değildir, daima hareket halinde, daima iyiye, güzele doğru değişim, gelişim halindedir. Sıfatlar İsimlerinin şekle, renge bürünmüş halidir. Kâinat sıfatların terkibinden başkası değildir. ‘İsmin sahibini’ tanımak ve anlamak için, sıfatlarının olağanüstü görünümünden, sonsuz derinliğinden, neş-vü nema eden isimlerinin bilinmesi ve dünyaya bir süreliğine gönderdiği kullarının bu isimleri öğrenmesi, bilmesi ve kendinde İsimlerin, açığa çıkarıp yaşanması gerekliliği vardır. Eğitim, öğretim bunun içindir. Yapılmasını emrettikleri, yapılmamasını istedikleri de bu kabil tahsil ve tedrisatı içindedir.

Nasıl olacak?

Öncelikle, daima hareket halindeki kâinata uyum halinde olarak, durumumuzu korumayı terk ederek, hareket haline geçmeliyiz. Anlaşılıyor ki, yola çıkış söz konusudur, yeni bir yola.

Yol, daima ikiye ayırılacaktır.

  1. Hatırlatanlar
  2. Unutturanlar

1 numaralı yolu tercih edersen, sıkıntılıdır, karmaşıktır, yol çakıllıdır, dağları fazladır, yarlar geçersin, seni yoldan alıkoyacak milyonlarca düzen vardır…

2 numaralı yolu tercih edersen, yol düzdür, her şeyin lezzeti farklıdır, oyun imkânları, tat imkânları türlü türlüdür. Renkli günler ve geceler seni bekler…

Yol aha anlatılan gibi.

Var artık, hangisini tercih edersen et.

İlle de fikrimizi soracak olursanız, bir numaralı yolun tercih edilmesini tavsiye ederiz. Kolay, zahmetsiz ve albenisi kuvvetli yolların asıl tehlikelerle dolu olduğunu bilmek lazımdır.

Bitkiler ve çiçekleri de böyledir. Nerede mat renkli, dikenli, albenisi olmayan bitki varsa, can onlardadır. Çeşitli renkli, parlak ve cazibesi olan bitkiler ve çiçekleri, reklamları kuvvetli ama ürünleri zayıf olan firmaların yaptığı gibidir. Yaklaşmamak, uzak durmak en iyisidir. Zehir, gösterişli bakışının ardına gizlenmiştir.

“İşaretlerimiz hakkında uygunsuz konuşmalara dalanları gördüğünde, başka bir konuya geçene kadar, onlardan yüz çevir… Eğer şeytan sana unutturur ise, fark ettiğin zaman zâlimler topluluğu ile beraber oturma.” (En’am/68)

Hakikatini unutuş, araya girenlerin unutturmasıyla olabilir. Araya giren tanımını, seni O’ndan uzaklaştıran her şey olarak anla. Mesela, onun-bunun dedikodusunu yapmak çok tatlıdır, söyleyene de dinleyene de zevk verir, geçici bir zevktir bu. Aldatıcıdır. Gıybet anında ise, Allah’tan uzaklaşılır. Unutulur. Hakikatten uzak düşülür. Dünya zevklerinin tamamı böyledir. Bu yüzden, ‘doymadan kalkın’ buyurulur. Aç kal demek değildir. Tıka basa dolarsa mide, rahatsızlanma da vardır sonunda. Yeteri kadar, gereği kadar, ihtiyacı kadar yemek edeptendir. Fazlası unutturanlardandır. Aklı çalışamaz hale getirir, Hakk’tan uzaklaştırır.

Bir de hatırlatanlar vardır. Her hareketlerinden, her sözlerinden, her yaptıkları veya yapmadıklarından verdikleri işaret, bildirdikleri bilgi, gösterdikleri resimlerle hatırlatırlar.

“Yemin olsun ki, size, içinde zikriniz olan (hakikatinizi hatırlatan) BİLGİ inzâl ettik! Aklınız almıyor mu?” (Enbiya/10)

Güzelliklerden bazılarını şöylece sıralayabiliriz: Aşk, tevâzu, huzur, anlayış, sarış, affedicilik, merhamet, irâde, vefâ, güzel bakış, asâlet, zariflik, bilgelik, modernlik, güncellik, hoşgörü, her şeyi ve herkesi içine alan sonsuz sevgi…

Yolunuz güzelliklerle dolsun, Sevgi Sultanları yoldaşınız olsun.

“Seni yoldan alıkoyan, geri bırakan söz, ister küfür olsun, ister iman;
Seni dosttan uzaklaştıran, ister çirkin olsun, ister güzel” (Hz. Mevlâna)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...