28 Haziran 2013 Cuma

BOP Yara aldı


Ne idi BOP ile yapılmak istenen?

Dünyaya jandarmalık yapmak niyetindeki ABD’nin istediği gibi ılımlılaştırılmış Müslüman olmak ve İslam ülkelerini ılımlı İslam yönünde evirmek... BOP kısaca, sosyal mühendislik tasarımıdır, uygulama safhasındaki incelik, işin başındaki beyler ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmayacaklar, İslam Ülkelerinin liderleri ve devşirilenleri vasıtasıyla hedefe ulaşılacaktır. Bu işler yapılırken 22 İslam Ülkesinin sınırlarının değiştirileceğinin söylendiğini de not edelim.

11. yılındaki iktidarında memleketin dört yanını AVMlerle doldurdular.

Nedir AVM? Kapitalizmin mührü. Kapitalizm kendini AVMlerle anlatıyor. Kârlarına kâr katıyor onlarla. Bizimkiler ise kapitalist küreselcilerin ekmeğine ağ sürercesine, şehir yatırımı planlanırken bir köşeye de AVM mutlak konduruluyor. Şehirlerin uzaklardaki boşluklarına yerleştirildiği yetmemiş gibi, insanların gezinti yapabileceği alanlarda da ufak tefek AVMler açıldığı gibi, İstanbul’un zaten birkaç adet ağacın bulunduğu ve gezinti yapılabilecek küçük bir alanın da parsellenip, AVM yapılmak istenmesi sessiz çoğunluk olarak adlandırılan ve geneli 1990 ve sonrası doğan gençler tarafından olaya el konuldu. Taksim alanında gezinebilecek bu küçük alanın kapitalizmin istimlâk etmesine mani olmak üzere alanı adeta işgal ettiler. Oksijen alınabilecek küçücük alanın ticarileştirilmesine şehir yaşayanları karşı çıkıyor ve parklarının peşkeş çekilmesine mani oluyor.

Kapitalizm geri adım atmak zorundadır. Ve yenilecektir. İmanın karşısında hiçbir güç duramaz.

“Türkiye’de iplerin bu ülkenin çocuklarının elinden kaçması, Türkiye’nin dışarıdan ve içeriden her türlü ‘tezgâh’a, ‘oyun’a, ‘Müdahale’ye, kaotik/anarşik ortama müsait bir ülke haline gelmesine yol açmıştır.” (1)Tespit ve değerlendirmeye tamamıyla katılırız. İstanbul Belediye Başkanlığı sırasında, ABD düşünce kuruluşları ve lobicilerinin sık ziyaret ettiği Erdoğan o günlerde ‘Karanlıklar Prensi’ ismiyle ünlenenlerce Türkiye Başbakanlığı’na hazırlandığı epeyce yazıldı, çizildi hafızalardadır. (Sivil Örümceğin Ağında, Mustafa Yıldırım) Şimdi söz konusu baronlar değişik bir çalışma içindeler, yine aynı isimler güya bugün Erdoğan aleyhine faaliyet halindeler. “Yahudi lobisi AIPAC’ın desteğiyle faaliyetlerini sürdüren Amerikan Girişimcilik Enstitüsü’nde (American Enterprise Istitute, AEI) geçtiğimiz Şubat ayında yapılan toplantıda, apolitik Türk gençliğini sokağa indirerek canlı tutmak için, İstanbul senaryosu masaya yatırıldı. AK Parti hükümeti’nin faaliyetleri ve Türkiye’nin son 10 yılının ele alındığı toplantının katılımcıları ise ‘Ortadoğu’ denidiğinde dünya çapında tanıdık isimler olan NeoCon’lar: Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz, Bernard Lewis, elliot Abrams, Richar Perle, John Bolton, William Kristol ve Douglas Feith.” (2) enteresan, bu isimleri Mustafa Yıldırım tanıştırmıştı bizimle.

“Renkli devrimler” zamanlarıydı 2002 ve sonraları. Eski Sovyetleri’in coğrafyası ve etki alanındaki kurulan devletler üzerinde, Soros destekli olarak uygulanmıştı. 3 Kasım seçimlerinden sonra da Türkiye’de, aynı renkleri (turuncu) ve benzer sloganları kullanarak iktidarın el değişimini gördük. O günlerde, AKP’nin bir renkli devrim çocuğu olduğunu belirtenler hakkında hakarete varan laflar edilmişti. Lakin Sayın Başbakan geçenlerde kendi ağzıyla “2002 de Türk Baharı bizimle başladı” diyerek (ki, İstanbul mitinginde de tekrarlamıştır), Soros ve ABD destekli renkli devrimlerin bir uzantısı ile iktidara geldiğini tescil etmiş oldu.

Verilen sözler mi yerine getirilmedi, kendi kafasından işler mi yapmaya başladı, çözüm süreci diye tıkıldığı badirenin bir kör dehliz olduğu görüldü de vazgeçti mi? Yoksa sahip olduğu gücü artık kendisinin kullanacağını mı deklare etti ve bu kontrolü zor güçten korkular mı başladı?

Artık küresel sermayenin ve karar alıcıların, kapitalizmin remzi dev AVMlerle kazandıkları, tatlı ve emeksiz büyük kârlarının sonu mu yaklaşıyor? ki, Türkler AVMlere topluca karşı duruyorlar.

Bütün bunlardan mıdır, Türkiye’yi yönetecek yeni isim arayışları?

“İklim değişikliği ve küresel ısınma tehditlerini yaşayan dünyamız, işlevsizleştirilmiş ekonomi; Yoksulluğunun sorumlusunu, ‘başkalarında’ gören şiddet eğilimli siyasi sistemler… 1980 sonrası dayatılan neo-liberal küreselleşmenin saldırısı altındaki gençler! Parti bitti, evi temizlemek size düşüyor. Umudumuz sizlerde…” (3) 

Aslında tam burada Suriye konusunun da değerlendirilmesi gerek. İster Esad gitsin muhalifler yönetime gelsin, ister Esad’la devam edilsin artık fark etmeyecektir. BOP planları uygulanamaz haldedir. Her iki taraf içinde de ABD’ye karşı direnenler vardır. İktidarın tamamıyla (Mısır’daki gibi) Müslüman Kardeşler gibi bir örgütlenmeye bırakılması söz konusu olamaz, bir tarafta güçlendirilmiş El-Kaide militanları, bir tarafta Türkiye’den çıkartılıp Suriye’ye savaşmak üzere gönderilmiş PKK militanları varken ne BOP’çular, ne de Direkt olarak ABD isteklerini rahatlıkla yapamayacaklardır, çünkü adı geçen örgütler, sınırları ve etki alanları belirlenmiş sahalarında kardeş kavgasını devam ettireceklerdir, Irak’ta, Afganistan’da görüldüğü gibi.

Ali Bulaç; “Merkezleri belli politikalarla belirlenmiş devletlerin muhafazakâr-dindar kadrolarca yönetilmesi kentlerin kalbinde vuku bulan patlamaları önlemeye yetmiyor. Sorun salt politik değil, bir medeniyet krizi”. (4) cümlelerini yazarken acaba BOP’un yara aldığını mı anlatmak istiyordu?

(1) Yusuf Kaplan, 14.06.2013, Yeni Şafak
(2) Yeni Şafak, 15.06.2013
(3)  Erinç Yeldan, 05.06.2013, Cumhuriyet
(4) Ali Bulaç, 15.06.2013, Zaman


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...