21 Haziran 2013 Cuma

Sohbette Sayıklama


“Sanki iki nehir göçüyor kalbimden, ışık ve gül soluyorum”
(Ayhan ERALP)

Hicran sunar derinden derine tükenmez deryalar, yitmemiş ümitlerle birine.

Ne büyük tılsımmış Yâ Rab. İsmin okunur sır mı sır olan kalplerde daim.

Kalkmış gelmiş istirahatgâhından Faruk Nafiz makamdan firar ederek, sokulmuş mahremi sohbetimize fısıldıyor dünyaya bırakıp gittiği mısraları tekrar ederek.

Ses o ses, lafız o lafız.

Değişen yok dünyada, bir sen kalsan da. Asla bırakılmaz, geriye dönüp merakla bakılanlar, bulunmaz nimettendir sanki, umutlar kırılıp, son günlerde rahata varan katarlarla âşıklar.

Uzanıp şöylece sahralarda bir vahada. Bir dut ağacı gölgesi olsun isterim.

Ne bulunmaz serinlikler içinde hicret erbabı, kaderi bir, şevki bir, imanı bir.

Berbat bir gecenin nihayetinde, parlak şavkını hissedip âlemin. Var mıdır diyerek hüsnüne mağrur kelebeklerin.

Olmazsa olmasın. Boş ver. Bırak geçsin zaman umarsız. Nasılsa varırız menzile yorulma bilmez askerleriz.

Uyku sularında çalarsa saatin çanı. Unutulmuş sanma hasta bıraktığım zannı.

Varır kurtarır elbet bir hekim olur adı için. Adı ile B’den ünsiyet, noktaya varan adı için.

Hâsılı şairler yaşar şair içinde bir zaman, sohbeti tam, idraki muazzam, geleceği be-nam.

Eyvallah.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...