Şımarıklık diz boyu!
En büyüğünden, en alttaki
destekçisine kadar;
Hal birliği içinde büyüklük
taslamalar.
Hep birlikte ezberletilen
aşağılayıcı cümleleri söylemeler.
Böbürlenmeleri de topluca,
Başları dik güya.
Belleri doğru dürüst dik
duramasa da,
Ayaklarından itibaren
kaymaya başladıklarını fark ettiler artık.
Uzatmaları oynuyorlar.
Bir gün daha fazla kalmanın
hesabı içindeler.
Ya, kapatmaları gereken
kirli sayfalar var,
Ya da, götürmeyi
erteledikleri bir-kaç yük daha!
Doymaları mümkün değil,
Taşımaya mecalleri yok,
Sırtladıkça sırtlıyorlar
çuvalları.
Ezildiler kaldılar görevin
altında.
‘Hasbi’ idiler söylenceye
göre,
‘Uğru’ kesildiler
dillenceye göre.
‘Dindar’ idiler evvelin,
‘Kindar’ oldular düneyin,
Bütün bunlar olurken sen ne
yapıyordun derseniz?
Oturup ‘seyran ediyorduk’
deriz.
Evine hırsız giren kişinin;
-Beni de götür, beni de
götür!
Demesi gibi.
Artık sabah oldu. Güneş
vurdu dünyaya.
Uyurlar ayaklandı.
Uğru sindi, gizlendi
çıkmamacasına.
Evin sahibi,
Dört gözle olacakları
bekliyor.
Sırasını kolluyor. İşe el
atacak!
Hilal ülkesinde yaşamanın
tadına tat katacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder