Reenkarnasyon tartışmaları
yeniden mi başlıyor? Sorusunu sormadan edemedim. Sıklıkla gündeme getirilir ve
insanları farklı konulara eğilmesini sağlamak üzere, örneklerle desteklenir ve
inanç sistemleri üzerinde tesirlerini kuvvetlendirmek üzere, tartışma
alanlarına isminblin önünde ağır sıfatlar bulunan kişiler de dâhil edilir. Ya
unutturulmak istenen bir olaylar zinciri vardır, ya da insanlara dayatılacak
yeni bir konu bulmuşlardır. Zihinleri esir almanın yoludur, tartışmanın yurt
sathına çekilmesi çalışmaları. Ne kadar çok insan dâhil edilir, ne kadar çok
insan tartıştırılırsa olayı kızıştıranlar o kadar başarılı olacaklardır.
Yıllar evvel, güya
Türkiye’nin Hatay ili çevresinde rastlanılan, evvelce ölmüş (dünyadaki
hayat süresini tamamlamış) kişilerin yeniden bir bedene girerek,
hayatını devam ettirdiği örnekleri hemen bütün gazetelerin sayfalarında
görülmüştü.
‘Proof.’ İsimli bir dizi
film varmış, hangi TV’de yayınlanıyor bilmiyorum. Yazılan-çizilenlerden
anlıyoruz ki, oğlu ölen bir bilim adamının, reenkarnasyon araştırmalarına
katılması ve hastaneye yatırılan kalbinden hasta bir çocuğun kendi çocuğu
olduğu ve başka bir bedenle yeniden dünyaya geldiği, gariptir ki, oğlunun
yaptığı hareketler, hatalar, alışkanlıkların filan bu çocukta da aynen olduğu…
Yani çocuğunun reenkarne olarak (başka bir bedenle) dünyaya
yeniden geldiği konusu üzerinde dönüp dolaşan bir film. Tabi, izleyiciyi ‘şok eden, şaşırtan, düşündüren olayların
yaşandığı’ sahnelerin de ustaca işlendiğini dikkate
alırsak, üzerinde çalışılmış, paralar harcanmış önemli bir yapım olarak
değerlendirebiliriz. Bu kadar emek, para harcanan bir yapımın da önemli bir
amaca hizmet etmek politikasının olduğunu düşünmeliyiz. Yani, şeytani
tasavvur!.
Konu hakkında elimizde
yeterli kaynak var. Reenkarnasyon inancının tarihi ve gelişimi hakkında çok
eser yazılmıştır. Meraklıları kolayca bulabilir.
Reenkarnasyona inanların,
inanma sebeplerine baktığımızda açıkça şunu görürüz: 1. Söylenileni anlayamama.
2. Eksik veya yanlış bilgiyle yapılan değerlendirme hataları. 3. İnandığı ve
kabul ettiği bir kişinin sözlerinin doğruluğunu sorgulamadan kabul etme
alışkanlığı. 4. Tarihten gelen inançların değiştirilememesi.
Hulul veya tenasüh olarak
adlandırılan hadise, bir şeyin bir şeye girmesi sonucu oluşur. Mesela, bir
bardağa suyu dolduralım. Su giren, bardak girilen olur. Burada iki varlıktan
bahis vardır, nitekim ne bardak, ne de su diyebiliriz. Ancak tarif babında bir
bardak su diyebiliyoruz. Bu örnekte iki vücuttan bahsedilir, su ve bardak söz
konusudur.
Âlemler, Cenab-ı Hakk’ın
zuhur mahallidir. Zuhuratta ise iki varlıktan değil, ancak Tek (Ahat), Bir
(Vahit)
varlıktan bahsedilebilir. İhlas Suresi’nin bize öğrettiği de budur.
“Nihayet onlardan birine ölüm geldiğinde dedi ki: ‘Rabbim beni (dünya
yaşamına) geri döndür.”
“Tâ ki uygulamadığım şeylerde (iman üzere yaşamda, kuvveden
fiile çıkaramadıklarımda) sonsuz
geleceğime yararlı çalışmalar yapayım!.. Hayır, (geri dönüş asla mümkün
değil!) öyle bir şey söyler ki
geçerliliği yoktur (sistemde yeri yoktur)! Arkalarında yeniden bâ’s olunacakları sürece kadar, bir berzah (boyutsal
farklılık) vardır (geri dönemezler)”. (Mu’minun
Suresi/99, 100)
Yaşar Nuri Öztürk’ün mealinde
ise aynı ayetler şöyle anlamlandırılmıştır:
“Sonunda onlardan birine ölüm geldiğinde şöyle der: ‘Rabbim, beni geri
döndürün:
“Döndürün ki, o arkada bıraktığım yerde iyi bir iş yapayım. ‘Hayır, bir
kelime ki bu, o söyler onu. Ötelerinde, dirilecekleri güne kadar bir berzah
vardır.”
Yani ayet-i kerime ile
sabittir ki, “geri döndürülme”
kesinlikle yoktur, mümkün değildir. Ölüm tadıldıktan sonra, o âlemdeki ortamda
yaşamaya uygun olan bir elbise ile (oraya uyumu sağlayacak vücut diyebiliriz) ‘Berzah’ âleminde
beklemek vardır. Geldiğimiz noktada ‘ölüm, kabir, berzah’ konularında
çalışmalara bakılabilir.
Nasıl oluyor da
reenkarnasyon fikrine hem de Müslüman olduğunu söyleyenler arasında inanlar
çıkabiliyor? “‘Şeytan’ adıyla bilinen
Cinler, insanları kandırmak için her kılığa bürünüp kendilerini uzaylı, evliya
ve hatta peygamber diye tanıtarak; önce birini kendilerine tabî kılarlar, sonra
da ona inanan binlerce saf iyi niyetli insanı!
Oluşturdukları en önemli itikadi sapma, reenkarnasyon fikridir… cin
tabanlı, hemen her bilgi kaynağında bu görülür.! (Ahmed
Hulusi, Ankara Gazetesi, 25 Haziran 2012)
İnsanın tekâmülünün gerekli
olduğu ve tekâmülün de ancak gidiş gelişlerle mümkün olabileceği
düşüncelerinden kaynaklı bir kabuldür reenkarnasyon. Bu düşünceyi de
kuvvetlendirmek üzere, Hz. Mevlâna’nın “Maden olarak öldüm, nebat olarak geldim, nebat olarak öldüm, hayvan
olarak geldim, hayvan olarak öldüm insan olarak geldim” anlamındaki
kelamını örnek vererek güçlendirmek isterler. Her mertebe yükselişini ölüm ve
doğum olarak anlatmıştır Mevlâna. Yoksa ölmek dirilmek, ölmek dirilmek
anlamında değildir. Bir ömür içinde yükselen her mertebe, bir evvelkinin ölümü
demektir. Kısır anlayışlarla, dehanın dillendirdiği hakikatler anlaşılamaz,
bilakis unutulmasına sebep olur.
Dünyada misafiriz. Bu
saraya bir kere kabul edildik. Padişahın, yapılmasını istedikleri var. Ancak,
ilk girişten itibaren yapılabilecek bir eğitim ve sınav süresidir. Başaran, sınıfını
geçer, başaramayan ise sonucuna katlanır. Bir daha o saraya gelebilmek ve eksik
bırakılanların tamamlanması istekleri mümkün değildir.
Gelişimi başka zamanlara
terk etmeyi bırakarak, gün bu gün deyip, ebedi âlemdeki huzur için neler
yapılması istenmişse bir an evvel başlanılmalıdır.
Dünyaya dönüş hayali,
şeytanın vehimlerinden başka bir şey değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder