Son olarak Başbakan’ın
ağlayarak mesajını iletmesinin hiçbir anlam ifade etmediğini belirtmeliyiz.
Ağlamak için değil, yönetmek için gönderildiğini birinin hatırlatması lazım.
Evet, ağlamak insani bir haldir. İnsan olan ağlar ancak. Evlatlarını şehit verdikten sonra değil,
şehitler henüz gündeme gelmezden evvel ağlayan başbakanlar lazımdır. Ki, bunun
içinde zamanında tedbir almak, geleceği gözetmek, ihtimalleri sıralamak ve
karar vermek vardır. sen vaktiyle bunları yapma, yapmak isteyenlere mani ol,
şehitlerin sayısı yükseldikçe de milletin önünde ağla. Olacak şey değil. Peki
ağlarken ne söyledi? Söylediklerinde insanların hislerine hitap etmesi,
duygularını yükseltmesinden başka ne var? Hiç. Mahalle kahvesindekilerin
yaptığı sıradan konuşmalar anlamını geçemedi. Başbakan olarak sen vaktiyle
ağlayacaksın, yorulacaksın, uykusuz kalacaksın ki, millet ağlamasın. Senin
şimdi gözyaşlarına boğulmanın hiçbir anlamı yok. Kimseye yaptığınız hataları
unutturamazsınız.
“Kandırıldık” lafını hatırlıyoruz. Meğer bunlar ‘kandırılmaktan’
bıkmamışlar. PKK terör örgütünün yollara, geçit alanlarına döşediği mayınlar,
tonlarca patlayıcıların suçunu da TSK’ya yüklediler. Neymiş, Genel Kurmay,
PKK’ya karşı savaşmayalım diyesiymiş. Ve bu sebeple askeri kışlaya tıkmışlarmış.
Vurguladığı bu!. O kadar pişkinler, o kadar rahat yalan söylüyorlar. Yüzleri de
kızarmıyor.
Bir kere kiminle savaş
halinde olduğunuzu bilin. Yıllardır tekrarladığımız şudur. PKK denen terör
örgütü taşerondur. Ücretini alarak üzerine ihale edilen görevi yapıyor. Hedef
Türkiye’dir. Hani vaktiyle, BOP Eş-Başkanlığını itiraf ettiğinde, karşı
duranlara, bunun millilik olduğunu filan anlatıyorlardı. Ortadoğu’ya huzur
getirmek olduğunu pişkince anlatıyorlardı ya, şimdi de benzer halet-i ruhiye
içindeler. Nasıl olur? Yöneticisi olduğun ülkeyi parçalamak isteyen bir proje
de başkanlık yaparsın? Diye düşünen yok. Sizin hakkınızdan Aylan’ bebekler
gelir. Gaflet halindeki milletten bir şey beklemiyoruz artık.
Düşmanın başı, ‘kara ordumuz’
diyeli ne kadar zaman geçti? Ve bu zaman içinde aldığınız tedbirler nedir?
Neler yaptınız? Seçim kazanma derdine düşürüldükten sonra, ülkeyi de unuttunuz.
Milleti de unuttunuz. Haydi itiraf ediniz. İlle de 400 vekil olacak!. Ne
yapacaksın 400 vekili arkadaş? 400 vekili aldıktan sonra da söyleyeceğin şudur.
550 vekil isterim. Çünkü sen karşında muhalefet adına konuşanları, karşı
fikirler üretenleri istemiyorsun. Tek sesli, tek fikirli stabil bir halk,
üretmeyen bir millet istiyorsun. Nasılsa sana eş başkanı olduğun politikalar
tarafından yeni yeni fikirler deklare ediyorlar. Düşünene de, fikirlerine de
karşıyız.
Hem devleti yönetenler ve
hem de yandaş yazarların tamamının söylediklerine, yazdıklarına bakınız.
Tamamı, kendilerinin eleştirisi. Biz söylemiyoruz. Bakın C.Başkanı ne söylüyor:
“bu zaman içinde PKK
silahlanmış, bombaları gömmüş.” Peki, siz ne yaptınız?
Uyudunuz mu? Armut mu topladınız? Şu geldiğimiz nokta, mizah ustalarına gerek
bırakmıyor. Nereye bakarsanız, hangi yandaşı dinlerseniz dinleyin, kendilerinin
eleştirisini yapıyorlar. Gülmek serbest, tabi gülebilirseniz!. Çünkü PKK’nın
silahlanmasını, TSK’ya bağlıyor. ‘Çözüm’
denen ihanet sürecini TSK yapmış gibi!. Biraz olsun utanma duygusu, arlanma
duygusu olur. 13 yılda neler neler kaybetmişiz.
Fazla söze gerek yok.
Düşmanını tanıyamayan
Başkomutanla girdiğimiz savaşta, Genel Kurmayın, ‘KURMAY’ zekâsına ihtiyacımız
var. Yönetimin onlara devredilmesi ve siyasilerin kenara çekilmesi elzemdir. Ve
bu işlemin gönüllü olması büyük felaketleri önleyecektir.
Kimse bana, demokrasi filan
demesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder