30 Ocak 2012 Pazartesi

‘Andımız’ ve ‘Türköne’


O sanıyor ki, attığım son bomba en etkilisi idi.

Yıkım mühendisleri de, vurucu gücün en kuvvetlisini en sona bırakırlar. Önce hafif vuruşlarla başlar duvarı yıkma (zayıflatma) gayretleri. Vuruşlar gittikçe kuvvetlenir. Zayıflama tespit edildiğinde ise sadece bir vuruşluk ama en kuvvetlisi olmak şartıyla, sadece ve son defa bir vuruşluk gücü kalır duvarın.

Bizimki de öyle görüyor. En kuvvetli bombayı attığını sanıyor.

İlk öğretim de çocuklarımıza okutulan Andımız’ın kaldırılması çalışmalarından bahsediyorum. Hedefi şöyle koymuşlardı. Anayasa’dan “Türk” çıkartılacak. ‘Dağlara taşlara’ yazılan “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” vecizesi dağlardan, taşlardan kaldırılacak. Onların zannınca da artık demokrat olunacak.

Türk düşmanlığını açıkça söyleyemediklerinden olsa gerek, Atatürk ve onun ağzından çıkan kelamlara düşmanlık yapıyorlar. Ha, diyecekler ki, Andımız Atatürk tarafından yazılmadı. Tamam. Onun bilgisi tahtında yazılıp onayından geçti. Kelam çok değişik ağızlardan, çok değişik kalemlerden zuhur edebilir, birinci ağız olması şart değildir.

Çok çeşitli teoriler geliştiriyorlar Andımız metninin okullardan sökülüp atılması için. Öyle teorilerle geliyorlar ki karşımıza, bildiklerimizin inandıklarımızın tam tersi tezler. Öylesine de inanmışlar, öylesine adanmışlar ki sormayın. Bir milletin dizaynını seyrediyoruz, siyah beyaz film tadında. Yalnız bir var ki, aktörleri acemi. Mektep görmemişler, eğitilmemişler. Kin kusuyorlar. Fakat bu kinin sebebi de anlaşılamıyor.

Şöyle soruyor giriş cümlesinde; “Bir Türk’ün çocukluk yıllarında her sabah ‘Türk’üm’ diye başlayan andımızı tekrarlaması ne anlama geliyor?”

“Bir Kürt’e, ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ dedirtmekten daha kötüsü, aynı sözü bir Türk’e söyletmek. Zira bir Kürt bu lâfı ne kadar tekrarlarsa tekrarlasın Türk olamaz. Ama bir Türk’ün zihninde ve ruhunda meydana gelen hasarı kim düzeltecek?” (*)

Saçmalama da sınır yok, serbest, kalem elinde salla gitsin, efendilerinin hoşuna gidecek lafları bul yaz gitsin. İyi de kendi fikirleri değil. Bakalım geriye doğru bu laflar, Abdullah Gül, R.Tayyip Erdoğan, A. Bahçekapılı, Liboş tanımlamalı kalemler..  Tarafından onlarca kez söylenildi, yazıldı, çizildi. Türköne’nin yaptığı sadece onların laflarını tekrardan ibaret.

***

Andımız; ideal İnsanı, Müslüman’ı tarif eder ve ona Türk der.

Doğru’dur (bir eline ayı bir eline güneşi verseniz doğrudan vazgeçmez),

Çalışkan’dır (ilim Çin’de de olsa gider ve alır),

Küçüklerini Korur (Halkını, milletini),

Büyüklerini (geçmişini, tarihini) sayar ve ülküsü yükselmektir,

İleri gitmektir (çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkmak, manevi yükselmeyi tamamlamak).

Bu cümle Müslüman’ı tanımlar ve ona ‘Türk’ adını verir.

Son olarak da varlığını Türk varlığına armağan eder (her ne öğrendimse, her ne biliyorsam senin yüzü suyun hürmetinedir ey Muhammed! Hakkı sahibine vermek, varlığı sahibine terk etmektir).

***

‘Dinler arası Diyalog’ komitesinin vereceği bir talimat ancak bu kadar olabilir. Tam isabet. Bir milletin çocuklarına doğruluğu, çalışkanlığı öğütleyen And’ın kaldırılması talimatı ancak yıkıcı bir zihniyetin eseri olsa gerektir. Müslümanlıktan uzaklaştırılmak için ideal ve önemli bir yol. Çocuklarınızı atalete, tembelliğe, çağdaş ilimden uzaklaşmağa, aile, hısım, akrabadan soğutmaya ve yavaş yavaş devletinden nefret ettirmeye yönelik bulunacak en önemli yol.

Ahmet Takan 27 Ocak tarihli yazısında; “Milli Eğitim Bakanlığı’nın andımız’ın kaldırılması için, Talim Terbiye Kurulu’nda kurulan bir komisyonun çalışmalara başladığını, fakat sonuçlanmadığını” bildiriyor.

Bizde diyoruz ki, buyurun kaldırın. Sizin yıkıcı gücünüz, çocuklarımızın ‘doğru’luğuna, ‘çalışkan’lığına asla zarar veremez.

Bir kere ‘Türk’üm diyebilen kişilerde de kişilik asla zafiyete uğramaz.

Uğratamazsınız.

(*)Mümtaz’er Türköne,27.01.2012 , Zaman

8 yorum:

  1. Gazi Çevik :

    ‎"Andımız; ideal İnsanı, Müslüman’ı tarif eder ve ona Türk der.
    Doğru’dur (bir eline ayı bir eline güneşi verseniz doğrudan vazgeçmez),
    Çalışkan’dır (ilim Çin’de de olsa gider ve alır),
    Küçüklerini Korur (Halkını, milletini),
    Büyüklerini (geçmişini, tarihini) sayar ve ülküsü yükselmektir,
    İleri gitmektir (çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkmak, manevi yükselmeyi tamamlamak).
    Bu cümle Müslüman’ı tanımlar ve ona ‘Türk’ adını verir."

    Mahmut Bey, yaladıkları çanak gereği görevleri Türk'e dair herşeye düşmanlık olan Türk'e kin besleyenlerin, andımızı yukarıda izah ettiğiniz şekilde algılamaları asla mümkün olmaz, çünkü onlarda Türk'ü görecek kalp gözü yok...

    YanıtlaSil
  2. Ali Haydar Zülfikar:

    Türk kavramının ne manaya geldiğini, bir kültür ve beraberlik olgusu taşıdığını önce millete anlatmak, sonra çoksık başvurdukları referanduna giderek sormak lazım.eminimki yüzde doksan ANDIMIZ'a evet çıkacaktır.

    YanıtlaSil
  3. Saffet Görmüş:

    kürtçe konuşan ve güneydoğuda, doğuda yaşayan türkmen aşiretlerine sorun

    YanıtlaSil
  4. SAYIN MAHMUT EMİN BEY,MESELEYİ BİRAZ GERİYE GİDEREK ANLATMAKTA FAYDA GÖRÜYORUM.OSMANLI DÖNEMİNDE ,DEVLETİN KURULUŞ FELSEFESİ DİN ÜZERİNE KURULMUŞTU.YANİ MÜSLÜMAN OLAN HERKES DEVLET VE YÖNETİM KARŞISINDA EŞİT MUAMELE GÖRÜYORDU.ORADA GAYRİ-MÜSLİMLERİN DURUMU FARKLI İDİ.CUMHURİYETTEN SONRA DEVLETİN KURULUŞ FELSEFESİ ,MİLLET TEMELİ ÜZERİNE BİNA EDİLMİŞTİR.BU SADECE BİZDE Mİ BÖYLEDİR?HAYIR.DÜNYA GENEL İTİBARİYLE MİLLET TEMELİ ÜZERİNE KURULMUŞ DEVLETLERDEN TEŞEKKÜL EDİYORDU.BİZ CUMHURİYETTEN SONRA ,MİLLET İLE DEVLETİ ,BİRLEŞTİRİP,BİRBİRİYLE HAMUR HALİNE GETİRECEĞİMİZE,CEBERRUT DEVLETİ ,MİLLETİN BAŞINA ,TAS GİBİ GEÇİRMEYE ÇALIŞTIK.BEN 70 SENESİ İ.H.L.MEZUNUYUM.O DÖNEMDE DE BİZİ ÜNİVERSİTEYE ALMIYORLARDI, BİZ DIŞARIDAN LİSE FARK DERSLERİ VEREREK LİSE DİPLOMASI ALDIK VE İMTİHANLARA GİREBİLDİK.OKUDUK,VEYA OKUMADIK,O,FARKLI BİR KONU.AMA YAPILAN YANLIŞTİ.BEN ŞİMDİDE C.H.P.NİN KATSAYI İLE İLGİLİ ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURUSUNU DOĞRU BULMUYORUM.'NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE'BU SALT KAVİM ANLAMINDA BANA BİR ŞEY İFADE ETMİYOR.AMA DİNİMİZE YAPTIĞI HİZMET GÖZÖNÜNE ALINIRSA ,ÇOK ŞEY İFADE EDİYOR,VE BEN BUNUNLA ÖĞÜNÜYORUM.ŞİMDİ,DEVLETİMİZ EVET BİZİM DEVLETİMİZ ,YILLARCA DİNİ EN BÜYÜK TEHLİKE OLARAK ZİHNİMİZE KAZIMAYA ÇALIŞMADIMI?DİN P.K.K.DAN DAHA TEHLİKELİ GÖRÜLMEDİ Mİ?ŞİMDİ SORMAK LAZIM.MADEM TEHLİKELİ İDİ,NEDEN MANİ OLMADIN.BİR YANDAN TEHLİKELİ DEDİN.BİR YANDAN İ.H.L.LERİ AÇTIN.BİR YANDAN KURAN KURSLARININ AÇILMASINA MÜSAADE ETTİN.BİR YANDAN CEMAATLERİN ,OKUL,KURS,PANSİYON AÇMALARINA SESLENMEDİN?DİĞER YANDAN MADEMKİ BU MİLLET DİNİNDEN VAZDEÇMİYORSA,NEDEN SEN ÖĞRETMEDİN DE,CEMAATLERİ,TARİKATLARI,SERBEST BIRAKIP,HERKESE GÖRE AYRI BİR DİNİ İNANÇ ORTAYA ÇIKMASINA SESSİZ KALDIN?YANİ BİRAZ İĞNEYİ KENDİMİZE BATIRALIM,DİYORUM.DİNİN EN GÜZEL YAŞANABİLMESİ İÇİN ,DEVLETE İHTİYAÇ VARDIR.DEVLETSİZ DİN OLMAZ.ÇÜNKÜ,MÜSLÜMANIN İBADET ETMESİ İÇİN HÜR OLMASI GEREKİR.CUMA NAMAZININ ŞARTLARINDAN EN ÖNEMLİSİ HÜR OLMAKTIR.MİLLET OLMAKTA ,DİNİN GEREKLERİNDEN BİRİDİR.ALLAH ,BEN SİZLERİ KAVİM,KAVİM YARATTIM DEDİĞİNE GÖRE,MİLLET ŞUURU,DİNE AYKIRI DEĞİLDİR.YETER Kİ BİZ,DEVLETİMİZLE,MİLLETİMİZİ BARIŞTIRMASINI BİLELİM.NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE SÖZÜNÜN DE KİMSEYE BATMIYACAĞINI GÖRÜRÜZ UMUDUNDAYIM.SAYGI İLE.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. SAYIN,
      Mehmetvelit Yurt Bey;

      Yorum, eleştiri ve görüşleriniz için teşekkür ederim.
      Birlikte yaşadığımız günler di o günler. Hatalar da yapıldı, güzellikler de. Hep birlikte yaşadık. Ne acılar çekildi, biliyorum. Tıpkı bugünkü gibi. Güzel günler elbet gelecektir. Çalışma azmi olduktan sonra değil mi?
      Tekrar teşekkürler...

      Sil
  5. Nidai Seven :
    Andımızı yüreğinde hissetmeyen , Türk ve Türklük düşmanlarından ancak bu beklenir. Türk doğmak yetmiyor. Türk olduğunu samimi hissetmek gerekir.
    Aslında Günümüzdeki Cumhuriyet düşmanı ve kendilerine 2. Cumhuriyetçi diyen zihniyetin, mütareke yıllarındaki temsilcisi Ali Kemal` ne ise Türköne de odur.Ve ZİYA GÖKALP 'in bu tür adamalara hitabı çok nettir. . Ziya Gökalp Fransız Gazetelerinin birinde, Ali Kemal`in yazısına rastlar. "`Ziya Kürt`tür` yazısı ile `Kürt olduğu halde Türkçülüğe hizmetle` `kendi milletine ihanet ettiğini`" yazmaktadır.

    Ziya Gökalp İstanbul`un işgalinden sonra, Malta`da sürgündedir o sıra.

    Ali Kemal`e cevaben yazdığı şiiri, Kastamonu Açıksöz Gazetesinin 20 Nisan 1921 tarihli nüshasında yayınlanır.

    ALİ KEMAL`E

    Ben Türküm! Diyorsun, sen Türk değilsin!

    Ve İslâm`ım! Diyorsun, değilsin İslâm!

    Ben, ne ırkım için senden vesika,

    Ne de dinim için istedim ilâm!


    Türklüğe çalıştım sırf zevkim için,

    Ummadım bu işten asla mükâfat!

    Bu yüzden bin türlü felâket çektim,

    Hiçbir an esefle demedim: Heyhat!


    Hattâ ben olsaydım: Kürt, Arap, Çerkez;

    İlk gayem olurdu Türk milliyeti;

    Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak,

    Kurtarır her İslam olan milleti!


    Türk olsam olmasam, ben Türk dostuyum,

    Türk olsan olmasan, sen Türk düşmanı!

    Çünkü benim gayem Türkü yaşatmak,

    Seninki öldürmek her yaşatanı!


    Türklük hem mefkûrem, hem de kanımdır:

    Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil!

    Türklük hâdimine "Türk değil!" diyen,

    Soyca Türk olsa da "piçtir! Türk değil!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nidai Bey;

      Hassasiyetinize, nazik ve ince mesajlı yorumunuza çok teşekkür ederim.

      Saygılarımla

      Sil
  6. Güzel bir yazı Kutlarım. Lutfi GÜLŞAN

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...