Pek çok kişi sosyal medya
sayfalarında, pek çok yazar köşelerinde yazdılar, Kadir Mısıroğlu adlı
şizofren, imanı kullanarak Tayyip’e oy verilmesini öğütlemiş, Tayyip’e oy
vermenin imanın gereği olduğunu söylemiş bu fesli zavallı, bu ‘Tanzimat
Zamparası’.
Tayyip Bey hakkında buna
benzer çok sıfatlar yapıştırıldı, Peygamber derecesine yükseltenler bile oldu,
hiçbirisine ne Tayyip Bey’den ne de parti yöneticilerinden asla bir itiraz,
eleştiri gelmedi,
AKP bir reklam filmi
hazırlamış ve MHP’nin müracaatı ile bu filme Yüksek Seçim Kurulu yasak koymuş.
Tayyip Bey konuşuyor: “ne
vardı o filmde, ezan vardı, seccade vardı. Anadolu anamız vardı. MHP bunlara
itiraz etti, YSK’da kabul etti. Biz durduk mu, hayır devam ediyoruz. Bunların
kutsalı yok..”
Gördünüz mü?
Yandaşlarının kendisine
yüklemeye çalıştığı ve asla kendisinde bulunmayan vasıfları nasıl da kendisi
söylüyor!. Halka anlatıyor. ‘ezan vardı, seccade vardı..’ işleri Dini
kullanarak kazanç sağlamak, becerileri bu. Başkaca bir bilgileri yok.
İnsanımızın zafiyetini biliyorlar ve bu yönde kullanıyorlar. Bir de, Yüksek
Seçim Kurulunca yasaklanan filim için ne diyor? “Durduk mu, hayır devam ediyoruz!..”
İşte bunların adalet, hukuk, yargı anlayışları.
Bunların hepsi bir.
Ha zampara Kadir, ha ..tüyün
gılı olmaya razı olanlar, ha makarna viriyor, uçaklara bindiriyor diyenler, ha
kendisi: ‘Rahmetim, gazabımı geçecek’ diyerek tanrılığını ilan edenler…
Hepsi aynı ağız, hepsi aynı
kirli zihniyet…
Uyu, uyu, yat uyu.
****
Rahmetli Durmuş Hocaoğlu,
“2023 senesinde Türkiye mevcut olmayabilir” demişti 2009 yılında yaptığı bir
mülakatta.
Son viraj yarın dönülecek.
Yarın, yaklaşık saat 22.00 sularında kararınızı verebilirsiniz. 2023 de hala
Türkiye var mı, yok mu olacak.
Haydi bakalım işbaşına.
Son virajı da sağlıkla,
güler yüzle, birliği tam olarak dönelim.
Federatif ayrışma,
Türkiye’nin sonu, Yeni Türkiye’nin başlangıcı demektir.
O istasyona tren uğramasın.
Bir kıyıda kıs kıs gülenlerin kursağına dursun.
****
Aday Erdoğan meydanlarda
anlatmıştı, ogün de çıktığı havuz medyasının ekranlarında tekrar etti:
“Suudi Arabistan bize müracaat ederek, Ekmeleddin Bey’in İKÖ Genel
Sekreterliğinden alınmasını istemişti. Biz de seçimle geldi, nasıl alalım
dedik.”
Yani, Suudi Arabistan’ın
Ekmel Beyi görevden alınmasını istemesini, sevilmeyen, istenmeyen bir kişi
olarak anlattı.
Öyle cahiller ki,
anlatamam. Suudi Arabistan’ın istemediği bir kişi, tam da bizim istediğimiz
kişidir. Nasıl da işbirlik içinde olduğunu ifşaa ediyor!. Suudi Arabistan’dan
bile medet umar halde.
Onlardan iyi bir düşünce
zuhur etseydi, kendi ülke insanlarının rahat, huzur, demokrasi içinde
yaşamalarını sağlarlardı. Yeraltından bolca verilen petrol gelirleri olmasa, üç
gün içinde aç kalırlar. Yönetim sıfır, insanlık sıfır, din sıfır, maneviyat
sıfır ve bizimki onların taleplerini anlatarak, oy devşirmeye ve rakip tarafı
küçültmeye çalışıyor.
Suudi Arabistan
istememişse, bu iyi bir şeydir.
Tam da bizim aradığımız
insandır.
Daha çok ağlayacaksınız…
****
Hatırlarsanız “Algı
oluşturma, değiştirme, istenilen gibi düşündürme” eylemlerinin, insanı
kandırmaya yönelik olduğunu ve bu itibarla yapılanın ‘Kul Hakkı’na girdiğini,
doğru, düzgün çalışan beyinlerin işlemez hale getirildiğini yazmıştık.
Buyurunuz:
Metropoll Araştırma Başkanı
Özer Sencar: "Başbakan yüzde 50 civarı bir oy alacağını başından beri
biliyordu. Kendisine sunulan anketler bu yöndeydi. Ancak açıklanan o yüzde 58
gibi rakamlar anket sonuçları değil PR çalışmasıydı"
dedi.
Şimdi bu duruma Hayrettin
Karaman’ın yüce fıkıh üstadı sıfatıyla bir fetva vermesi beklenilir. Ama
susacağından eminim.
****
Ertuğrul Özkök:
“KURAL değişmedi...
Yine oy verdiğim taraf kazanamadı..”
Demiş.
Ne yalan söyleyeyim, biz de
hep kaybeden tarafta olduk. Bazı hassas burunlu arkadaşlarımız gibi olamadık
bir türlü. Onlar, kimin kazanacağını iyi kokluyorlar ve hemen oraya naklini
aldırıyorlar.
Aslında gıpta edilecek bir
durum.
Ama ucuza gittiklerini de
bizatihi gördüm.
****
İki partili sistemin
Türkiye’ye yerleştirilmek istendiğini, HDP’nin bu sebeple kurulduğunu beş ay
önceki bir yazımızda anlatmıştık.
Geçtiğimiz gün yapılan C.B.
seçimi sonrası, bu sisteme doğru gitmemiz gerektiğini, sessiz, gizli propaganda
yöntemiyle zihinlere yerleştirilmeye çalıştığını görmekteyiz.
Yeni bir oyun ortaya
sürülüyor gibi algılıyorum.
CHP ve MHP’yi sonlandırmak
ve de yerine sol söylemli HDP’yi Türkiye Partisi olarak diriltmek.
Dikkat ederseniz, seçimde
başarılı olduğu vurgulanan tek kişi Demirtaş!. Oylarını artırmış, Türkiye
Partisi olmuş, halkların ve ezilenlerin sözcüsü olmuş.. vesaire.
Oyun çubuklarının
ellerinden alınması ve onları oyuncaksız bırakılmalarının zamanıdır.
Estağfurullah,
Elbette büyüklerimiz bizden
iyi düşünür.
****
Emekli Kurmay Albay,
Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım’ın, Ege Denizindeki Türk
adaları ile ilgili yaptığı açıklamalar kanımızı dondurdu.
16 ada Yunanistan’a
verilmiş (Yunan işgali altındaymış), Yunan Genel Kurmayı 1 Tabur asker çıkarmış
adalara, kiliseler inşaa edilmiş, Camiler alışveriş merkezi ve meyhaneye
çevrilmiş,
Türkiye’den gidenlere
pasaport kontrolü yapılıyormuş,
Buralar Türk adalarıymış,
Eşek Adası, Keçi Adası gibi..
Ne hükumet, ne de Genel
Kurmay yetkilileri konuyla ilgili bir açıklama yapmıyorlarmış, milletvekillerin
mecliste sordukları sorulara da cevap verilmiyormuş,
Fetih şarkıları
söylüyorlardı, toprak kaybettik.
Al sana Yüce Divanlık bir
suç.
Kesinlikle 7 seneyi
dolduramamalı. İndirilip, hakim önüne çıkartılmalı.
Anlamadığım husus şudur: bu
konu niçin seçimlerde CHP ve MHP tarafından gündeme getirilmedi.
Gerçi diyeceksiniz ki,
hırsızlık yapanları görmeyen millet, 16 adası gitmiş umurunda mı olacaktı?
Vah, vah, vah ki vah!.. ne
hallere gelmişiz.
Bunlar Tansu Çiller kadar
bile olamadılar. Kardak kayalıklarına çıkan Yunan askeri ve çobanlarının derhal
o kayalıkları boşaltacaklarını yüksek sesle haykırmıştı. Gerçi daha sonra
kayalıkları ele geçiren askerlerimiz Ergenekon, Balyoz tertipleri ile
zindanlara tıkılmıştı!..
Yuf, yuf, yuf…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder