Asrın cümlesini (ifşasını)
Ayhan Eralp yazdı:
“Putlarımın kaidesine La İlahe İllallah yazacağım”.
Bu cümle de, problemi çözen
talebenin aldığı zevk ve heyecanı görmek mümkün.
Problem, “nasıl
kandırıyorlardı”. İz sürerek, dirsek çürüterek, kalem tüketerek çözmüş Eralp
Hoca.
İnsanları kandırmanın en
kolay yolunu bulmuş. Kaideler üstünde yükselen putlar, kişinin kendisini
kandırmasını sağlayabilmesi için, beyinlerin şekillendirilmiş, tek düzeleşmiş
hallerinin, en kolay düzeltilmesi yoludur. Zaten herkesin putu kendine değil
midir?
Sanıyorlar ki, cahiliye döneminde
şekerlerden yapılan, önce tapınılan sonra acıkınca da yenilen putlar hala
yapılıyor ve işlevleri devam ediyor. İşlevlerinin devam ettiği bir gerçek. Ancak,
şekilleri, yapılış serüveni değişti. Kullanılan metalar farklılaştı. Cahilliyenin
hamur, çamur, şekerlerinin yerini şimdilerde para – pul, şan – şöhret, makam –
mevki, ev, tarla, at, kat, yat… aldı. Şimdi put yapımında yardımcılarımızda
çoğaldı. Örgütlendiler hatta. Her gün milyonlarca telefon mesajı ekranlarımıza
düşüyor. Yok, şunu yaparız, yok, şöyle kazanırsınız, yok, sizin menfaatiniz
için… kandırmacanın yollarını düşünüyorlar ve buluyorlar. İnsanları midelerinden,
kıçlarından yakalayıp bağlıyorlar kendi yaptıkları putlara. Çoğunun kaidesinde de
Ayhan Eralp’in cümlesi yazılı. Bunların içinde cennet vaadi bile var. Kesin,
biletleri ayrılmış.
“Mağlup ve vakur kalbim
Yenilmedik henüz
Soluklanma
Az kaldı Nuh’un gemisine”
Aslında kurtuluş ümidi her
an vardır, mesele ‘Nuh’un Gemisi’ni’ akıl edebilmede. Nasıl ki, şeytan
putlarını her an sevk ediyorsa dünyada, bir Nuh’ta gemisini daima inşa etmekte,
şeytana inat. Yolcularını, kurtuluşa azmedenleri bekler, sel baskınlarından
kurtarmaya, helak olmaktan arındırmaya, şeytandan Hakk’a.
Gemide yer hazır.
Nuh bekler.
İhvan düşünür.
Haydi, herkes yerlerine,
gemi ha kalktı, ha kalkacak.
Hû ile…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder