9 Haziran 2011 Perşembe

Lekeli Adanmışlık

Yazısına “hakikatın kafiri şer’in evliyasıdır” başlığını vermiş. Büyük harflerle yazmış. Ben kendine ait internet sitesinden okudum. Başlığı ilk okuduğunuzda ne anlıyor, ne hissediyorsunuz? Manevi bir kelamla başladığına göre, maneviyatla ilgili bir yazı bekliyorsunuz. İlk cümle ile sukutuhayal. “Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimini..” ve çok partili bilmem ne hayatı filan anlatıp duruyor. AK Parti de AK Parti. Gözleri boyanmış bu insanların. Gözleri başka şey görmüyor. Yandaşlık ne tatlı bir şeymiş. Ne de vazgeçilmezmiş!

Ömer Lekesiz’den bahsediyorum. Edebiyat eleştirmeniymiş, sekiz kitap yazmış, hikayeler, şiirler yazarıymış, kitapları çok sevdiğinden kitapçı dükkanı açmış, bir internet sitesi yönetiyormuş, bir gazetede köşe yazıcısıymış.. ne de çok sıfatı var yazarımızın. Bu kadar köşe yazısı, bu kadar kitap yazmış ama hiç okumamış. Hepsi atmasyon, hepsi lüzumsuz yazılar anlaşılan. Okumamış kelimesi ağır mı kaçtı ne? Peki okumuş da anlamamış dersek düzeltir miyiz? okuduğunu anlamıyor. Bir de okuyarak mutasavvıf olunabileceğini düşünüyorlar herhalde. Kitaba bakarak olunur mu? Bakarak olunsaydı, kediler kasap olurdu.

Bir hakikati ifşa eden Yunus Emre’nin kelamını almış yazısına başlık yapmış. Yazısının içinde de “Yunus Emre’nin kelimeleriyle ‘Hakikatın kafiri’ olarak, seçim sürecinde ‘şerrin evliyalığını’ yapan blok, bölgesel piyonları vasıtasıyla seçim otobüsü taşlamaktan, mitingleri engellemeye, yurt basmaktan taşlı-sopalı sokak gösterilerine, yalandan iftiraya her yola başvurmuşlarsa işte AKP’nin yukarıdaki cevabını halka duyurmamak adına başvurmuşlardır.” Bir noktaya işaret etmek gerekiyor. Blok dediği, yabancı bir gazete, yazarın canla başla savunduğu partiden başka bir partiye oy verilmesini önermiş. Eleştirdiği o. Merak bu ya araştırdım, aynı gazete 2007 seçimlerinde de AKP’ye oy verilmesi yönünde çağrı yapmış. “Bu Türkiye’nin seçimidir, iç işlerimize karışmaya hakkınız yoktur, deme iradesi gösteremedikleri..” cümlesini yazısına taşıdığından, dönüp yazarımızın 2007 yazılarına baktım. Kendisi de o tarihlerde böyle bir cümle etmemiş. Neyse konumuza dönelim.

Yunus Emre’yi okumamış, üzerinde düşünmemiş, anlamamış, ikincisi “şerrin evliyalığı” da nasıl olunurmuş? Utanmazlığı almış başını gitmiş. Hem Yunus Emre’yi yanlış yorumluyor, hem de bile isteye ‘şer’i kelimesini ‘şerr’ olarak kullanıyor. Kendisi edebiyatçı olduğundan bilmelidir şairler şiirlerini yazıyorken, hece/aruz kalıplarına uydurmak için bazı kelimeleri yutarlar. Koca Yunus’un yaptığı gibi. “Şeriat” kelimesini vezin gereği “Şer’i” olarak kullanmıştır. Eminim ki bile bile, isteye isteye kullanıyor yazarımız. Yani bozuyor güya Yunus deyişini. Senin gücün yetmez O’nu bozmaya. Süfli emelleriniz için Koca Yunus’un kelamını kullanmayınız. Sen git siyasi eleştiri mi yapacaksın, gönlündeki partiyi destekleyecek yazı mı yazacaksın, ne yaparsan yap, sadece İlahi Kelamlar üzerinde oynama, sana bu yetkiyi hiç bir ilim veremez.

Oysa şiirin tamamını okusa belki anlayacak, fakat her şeyi en iyi bilirler ya okumaya bile gerek görmüyor. Yazıyor.

Şöyle söyleyerek noktalayalım. Senin bulunduğun yerin (şeriat) velisi, hakikatte kafirdir.

Sormayın, bir de sakal bırakmış ki, gören Müselman desin.

2 yorum:

  1. Allah kimseyi "boşluk"a düşürmesin:))) Elinize kaleminize sağlık.
    Meydanı bu kadar da boş görmesin be cahiller, okusunlar da feyz alsınlar..

    YanıtlaSil
  2. Demem o ki,ne yaparsan yap,dini,ilahi kelamları pis emellerine alet etme.Hepsi o.

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...