20 Haziran 2011 Pazartesi

Fikret’in Dükkânından Görünenler

Ekonomiden anlayanlar, bu konuda yazı yazanlar, Türkiye hakkında bir iki kelam edenler, ülkenin iktisadiyatı üzerine laf edenler, seçimlerden sonra kazanan ve kaybedenler hakkında yorum yapanlar hemen hepsi “ülkenin her tarafının şantiye görüntüsünde olduğunu” ballandıra ballandıra yazıyor, anlatıyorlar. Eh bu anlattıklarıma yandaş, yalaka gibi sıfatlarla seslenenler var tabi, ben öyle demeyeceğim, şu hikâye bitene kadar.

35 yıl önce;

Fikret iktisat eğitimini tamamlayıp iş hayatına atıldığında felek onu ağır iş makineleri (grayder, ekskavatör, vinç, büyük kamyonlar..) sektörüne sürükledi. Staj gibi gördüğü on yıllık bu sürede mesleğinde zirveye çıktı. Konusu hakkında bilmediği, hiç bir şey (makineler, parçaları, yedekleri, firmaları, üreticileri, kullanıcıları, satıcıları ülke içinde ve dışında) ama hiç bir şey kalmamıştı. Binlerce yedek parçayı numaraları, serileri kullanım yerleri gibi noktalarını ezberine almıştı.  Artık iş makinelerinin ustası, aranan elemanıydı.

25 yıl önce;

Kendilerinde çalışması için çok iyi paralarla, pek çok isteyeni olmasına karşılık, kendi işini kurmakta kararlıydı. Öyle yaptı. Zaten piyasanın da içinden olduğundan kısa sürede aktif piyasa oyuncusu oldu. Sanki yıllardır patronmuş gibi, şirketini kurar kurmaz siparişler, muhasebeciler, kargolar, çekler, krediler, bankalar, ortaklar, iş arkadaşları, dostluklar.. derken birkaç yılda zirveye oturdu. Arabalar, evler, dükkânlar, yazlıklar, kışlıklar ne bileyim ihtiyaç olan her ne var ise sahibi oldu bir bir. Tabii ki kazancıyla. Kazancıyla çünkü memlekette iş vardı, inşaatlar yapılıyordu, yollar yapılıyordu, barajlar yapılıyor üretime sevk ediliyordu, fabrikalar kuruluyor hemen imalata geçiyorlardı.. İnşaat sektörü Fikret’in uzmanlık alanının ekmek kapısıydı. İnşaatlar yapıldıkça makineler çalışıyor, makineler çalıştıkça parçaları eskiyor, bozuluyor değiştirmek icap ediyordu. İşte bu sırada iş Fikret’e düşüyordu. Aranan bir kişidir Fikret, bozulan parçalar için aranır ve O hemen tedarik eder, tamir ettirir,  ne gerekiyorsa yapardı. Ekonominin içinde bulunduğum günlerde ara sıra Fikret’i ziyaret eder, onun raflarına bakar, gelen-giden faturalara dikkat eder, kargo -taşıma- şirketlerinin nerelerden mal getirdiği, nerelere mal götürdüğü konularını özenle öğrenirdim. Çünkü iş makinelerine parça satan bir firmadan ekonomiyi direkt olarak gözlemleyebilirdiniz. Bu durum on – on beş yıl sürdü.

10 Yıl önce;

Süratle giden vasıtanın ani frenle durdurulmaya çalışılması gibi bir şey.

Görünmez bir el frene bastı adeta. İşler durdu, siparişler kesildi, telefonlar-fakslar çalmaz oldu, alacak senetleri protesto edildiler, alacaklı olduğu çeklerin arkası yazıldı, krediler aksadı, ödemeler duraksadı, bankalardan Vergi Dairesinden uyarı yazıları gelmeye başladı. Muhasebecisinin aylıklarını ödeyemez oldu, raflarında yedek parçalar bekliyor, ara sıra arayanlarda ölmüş eşek fiyatı veriyorlardı. Beraber çalıştıkları ortağı, yardımcısı, satış elemanı işten ayrıldı, maaşlarını ödeyemiyordu. Neler olmuştu, nasıl olmuştu. Yıllardır piyasanın içinde, piyasanın kurdu Fikret çuvallamıştı. Yavaş yavaş eldeki evleri, arabaları satmaya başladı. Şu anda ellerinde kala kala bir oturdukları ev bir de yirmi üç yaşındaki emektar arabası. Evlerinin gaz, elektirik, su faturalarını ödemekte zorlanıyor, emektar arabasına da aylardır benzin koyamıyor.

Belediye, otobüs ve metrodan transferi kaldırdığı için Fikret durmadan küfür ediyor. Çünkü uzun mesafeleri yürümek zorunda kalıyor.

Dün:

Seçimler oldu. Yukarıdaki tablonun yaratıcıları ezici çoğunlukla yeniden seçildiler.

Yandaş, dalkavuk ve yalakalar sıfatlarıyla tesmiye edilen birilerine “Şantiye” kelimesini de anlatan sözlük hediye etmek istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...