15 Haziran 2011 Çarşamba

Ne söylüyorlar, Ne Anlıyorum!

 “Özerklik” Diyorlar:

Alpaslan ışıklı Hoca şöyle izah ediyor: “Bir ülkede, bölgeler arası gelir adaletsizliğini ortadan kaldıracak olan kaçınılmaz ve tek çözüm yolu, merkezi hükümetin, ekonomik alanda, yoksul bölgeleri kalkındıracak yönde müdahalelerde bulunması, oralara yatırım yapması ve bunu esas olarak varlıklardan ve varlıklı bölgelerden transferini mümkün kılacağı kaynaklarla finanse etmesidir. Atatürkçülüğün gereği budur. Herkesin kendi yağıyla kavrulması anlamında bir mali özerkliğin bölgeler arası gelir farklılıklarının daha da büyümesinden başka bir sonuç vermesi beklenemez. Dolayısıyla, bu anlamda bir mali özerklik yoksul bölgeler açısından herhangi bir yarar sağlayamaz.”

“Sivil Anayasa” diyorlar:

Sivillerin yaptığı Anayasa gibi algılanıyor oysa, AB(D)’nin istediği yönde yapılacak olan Anayasa. Demek istiyorlar. Yalan söylüyorlar.

“İnsan Hakları” diyorlar:

Hak’lardan konuşuluyorken asla İnsan’dan bahsetmek istemiyorlar. Ülkede kargaşa çıkarmanın başka bir yolu da çeşitli konularda insanların sınırsızca hür olduğunu düşündürtmektir. İstenildiği kadar özgürce örgütlenmek amaç olsa da, kargaşa ve keşmekeş ortamı yaratmanın bir yoludur. Buna en güzel örnek, köy de yaşayanların oranın düşürülmesi çalışmalarıdır. İşsiz, mesleksiz, mekânsız İnsanlar köylerden şehirlere göç ettikçe şehirlerde kargaşa ortamı kolayca yaratılmaktadır.

“Demokrasi” diyorlar:

Amaca ulaştıracak bir araçtır demokrasi. Amaç gerçekleşince bu araçtan inilir.

“Dinler Arası Diyalog” diyorlar:

Sizin dininizin işe yaramaz, lüzumsuz birçok parçasını, ancak bizim dinimizle birleştirerek düzenleyebilir, düzeltebilirsiniz demek istiyorlar. Nitekim bazı ayetleri okumamaya başlamaları da bunu anlatıyor.

“Statüko” diyorlar:

Senin inançların ve düşüncelerin benim için önemli değil, ben ne söylersem o dur, ben ne istersem o dur. Geçmişe çekilen söz de kalın bir çizgidir. Özellikle “Yeni Nato”nun istemediği kadroların elimine edilmesinden ibarettir. Bu anlamda “istikrar” diyorlar, kendi kurdukları statükonun gelişmesi ve yaşamasını istiyorlar.

“Kürt Sorunu” diyorlar:

Bir ülkeyi parçalamanın en kısa yolu, ülkede yaşayan etnik yapıyı kaşımaktır. “Kürt Sorunu” lafı, Kürt kardeşlerimize kendilerinin “sorun” olduklarını algılatmak üzere uydurulmuş bir tanımdır. Kalkınma sorunu, hak’lar ve özgülükler sorunu, örgütlenme sorunu, geri kalmışlık sorunu, eğitim, ibadet, seyahat..sorunları tüm milleti ilgilendiren sorunlardır. Eğer sorun varsa senin, benim, hepimizin sorunudur. Aslında “Türk sorunu” demek istiyorlar. Türk’ü sorun olarak görüyorlar.

“Medeniyetler arası ittifak” diyorlar:

Huntington’un fikirlerinin ulaşabildiği zirve siyasettir. “Medeniyetler arası savaşın” sözünün bize yutturulduğu şekerlenmiş zehir kalıbından başka bir şey değildir. Haçlı savaşlarının başka bir tezahürüdür.

“Darbeciler” diyorlar:

Hep karşı olduğumuz darbelere, hayatlarında ilk kez karşı gibi duruyorlar. Artık zayıflayan AB(D) gücünün yeni bir darbe yap(tırt)ma ihtimali ortadan kalktığı, bundan sonra olması muhtemel “Milli bir Darbeden” korktukları için, darbe ve darbecilere karşıymışlar gibi tavır alıyorlar.

“Manevi ve ilahi Kelamları” konuşmalarında, yazılarında kullanıyorlar:

Kelamlarla kendilerini gizliyorlar. Halkı kandırıyorlar.

“Değişim” diyorlar:

Tamamen Türk ve Türk’ten uzaklaşmayı, AB(D)’nin söylediği şeylerin hayat tarzı olarak dayatılmasını anlatıyor.

“İleri demokrasi” diyorlar:

İleri olmayanının nasıl bir şey olduğunu bile bilmeyenlerin, yine AB(D) taraflarından aldıkları tercüme sözü söylemelerinden başka bir şey değildir.

“Arap Baharı” diyorlar:

AB(D)’nin Müslüman Ülkelerde uyguladığı politikalara destek sözü. Kayıtsız şartsız itaat ettikleri küresel güçlerin sözlerini tekrardan başka bir şey değil.

“Liberal Ekonomi” diyorlar:

Küreselci sermayenin hedeflerine ulaşması bakımından dayattığı, ne idiğü bizce belli olan, ülke paylaşımının bir sistematiğe oturtulduğu sistem.

***
Daha pek çok sözleri var. Bir gıdım düşünüşte aklıma geliverenler bunlar. Siz devam edebilir siniz.

2 yorum:

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...