Yazmalıyım.
Ama ne, ne yazmalıyım?
Tavsiye şudur: öncelikle,
gürültüden kurtul.
Dünyanın gürültüsünden.
Derin, derin düşüncelere
dal.
Düşünce:
Gönül kitabını okumaktır
bir anlamda.
O kitap ki,
‘Oku’nması emredilen,
Emir; ‘kip’ halinde değil.
İradeye bırakılmıştır belki
de.
‘Nur’ âleminden, madde
âlemine indirilen,
Bir teferruat.
‘Buldum’ narası atan, ilim
adamına inat.
Geliş, nüzul devamlı,
âlem-i vücutta,
Kim bilir uzaklaşmak,
Kurtuluştur mevcudatta.
Uzaklaşan yakınlaşır,
Yakınlaştıkça, uzaklaşırmış
‘Ben’ sahibi,
Girift bilmeceler
çözülürmüş maharette.
Mahirlik, asıldır hayat
meclisinde bir kere
Mahir odur ki,
Burnun önündeki kılı,
ayağının dibindeki taşı görür,
Cehalet odur ki,
Karşının gözünün içindeki
zerre tozu görür.
Kimin ne yaptığı, âlemin ne
işle meşgul olduğu,
Tarif-i gıybettir, tarif-i
tecessüstür
Ahlak-ı İslam’da.
Gürültüden kurtulmak;
Ayağın önündeki taşı
kaldırmaktır.
Gözün önündeki kılı
temizlemek,
Burnun ucundakini def
etmektir.
Etrafın iyisi, kötüsü, doğrusu,
yanlışını hep eşitlemektir.
Sevginin hâkim olması,
sevginin kuşatmasıdır hayatı.
Sonrası, yeniden doğuş
gerçekleşir.
Yeniden diriliş.
Sorular vardır âlemde
sınırsız:
-
Ben kimim?
-
Peki, ‘O’ kim?
-
Ben var mıyım?
-
Peki, ‘O’ kim oluyor? Ben varsam, ‘O’ niye
var?
-
Varlık kimin? ‘O’nunsa, ‘Ben’ yok mudur?
-
‘Ben’ ve ‘O’ nasıl oluyor?
-
Peki, sen kimsin?
-
Ben, sen, o? Nasıl oluyor?
-
Peki, bu arada ‘Biz’ ne demek?
Offf…. Çözüm beklenir!..
O ki diriliş,
Cevaplanır sorular.
Kendinden, kendine.
Hâsılı, karmakarışıktır hayat,
cevapsız sorular, çözümsüz sorunlar.
Bir anlamın peşinde,
tüketilen ömürler.
Hepsi, hepsi mananın
uğruna.
En kötüsü de,
Umutların bitirilmesi.
Haydi, yeni bir şevk ile,
Yeniden hayata dönüş.
Hayat ki, şu andır.
Şimdidir.
Haydi!...
Abdülhamit Karaca:
YanıtlaSilEşref-i mahlukat olan beşer için ilahi kurtuluşun reçetesi mesabesinde güzel bir yazı, Allah muvaffak eylesin kıymetli dostum Mahmut beğ....TTK