31 Ekim 2013 Perşembe

Savaş, Çatışmasızlık ve Felsefe

“Batılı diyalektik algı, ilk şeklini Heraklitos’tan alır. Materyalist temellerini Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes maddeciliğinden alsa da, Heraklitos, evrendeki her olguyu çatışma ve savaşla izah eder. Bu yüzden arkhe olarak ateşi alır. Ateş onun birlik ve çokluk fikrini açıklayabilecek bir ilk sebeptir. Yakar, yıkar, değiştirir ve dönüştürür. 2500 yıl sonrası Batı dünyasına ışık tutmuyor mu Heraklitos? (Ayhan Eralp, Face Book Notu)

***

Sanırım, şöyle bir düşünce geliştirebilirsek çözümü de bulabiliriz;

Alim kimdir?

İlmin kaynağı kimdir?

Verilecek cevap hayati önemdedir.

İlmin çıktığı kişinin doğum yeri ve inanç (dediğimiz) ları bizi yanlış yere götürürse tıkanır kalırız. Onun inançları (gibi görünenler bize ters gelebilir) ilmin gelişmesine neden mani olsun ki? Belki de bizim inanç diye sarıldıklarımız yanlıştır (veya eksiktir) kim bilir?

Öyleyse, ilmin kimden çıktığı değil, ilmin konusu ve söyledikleri bizi ilgilendirir. Söyleyenin adı ne olursa olsun, İlim; İlimdir ve kaynağı Tek’tir.

Öyle demiyor muydu; “İlmi çalışana veririm”, öyleyse, çalışanın ve ilme Hakk kazananın da bizler Hakk’ını vermeliyiz. (Sezar’ın hakkı Sezar’a). Şöyle de düşünülebilir:

Osmanlı imparatorluğu ilk 300 yıl zirveye koşturdu. İlim adamları çalışıyorlardı, kütüphaneleri kitaplarla doluydu, ilim nerede ise alıyorlardı, tercümeler yapılıyordu, okullar açılıyordu. İnsanlar eğitiliyordu. Üniversitelerden (Medrese) fen bilimleri, matematik, felsefe ne zaman kovuldu, geriye dönüş başladı. Alt noktaya 300 yılda ulaşıldı, kütüphaneler öksüz kaldı, okullar öğrencisiz, hocalar işsiz, ne de olsa bizim ilme ihtiyacımız yoktu öyleyse rahatlıkla kitabı, ilmi, hocayı hayatımızdan rahatlıkla kovabilirdik… ve acı son. Koca İmparatorluk yandı. (Şimdi, bazı arkadaşlarımız imparatorluk küllerinden doğan güneşe küfür ediyorlar yazık!..)

Yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti daha 90. Yılında şimdilik, sadece İlahiyat Fakültelerinde olmak üzere Felsefe, Sosyoloji dersleri kaldırıldı, zaten fen bilimleri ve matematik okutulmuyordu. Ne oldu da Osmanlı’nın geri dönüş zamanlarını yaşıyoruz şimdi?

Hani, gerine gerine demiyor muyduk: “İlim müminin yitiğidir” ne oldu da Yetim’in malı olan yitiği elimizin tersi ile itiyoruz?

Akademik çalışmalar yapmaya çalışan veya köşesinde hiçte üzerine vazife olmasa da, eksik materyallerle çalışma yapmaya çalışan üç-beş kişinin de azmini kırmakta üstümüze yok maşallah, onları teşvik etmektense…

Evet, ilim bütün çağlara ve insanlara hitap eder (etmeli). Yerine daha doğrusu söylenene kadar o doğru geçerlidir.

Sen ister kabul et, ister reddet fark etmez, böyledir.

Çatışma ve savaşa gelince: bir askeri dehanın sözüdür: dünya kurulalı beri çatışmasızlık zamanı ancak (yaklaşık) 36 yılmış. Varın çözün artık.

Savaş ve çatışma aynı zamanda ilmin, tekniğin ilerlemesi ve insan suretindekilerin uyanması için elzemdir. O halde açıklamaların savaşa dayandırılması doğru gibi görünüyor.


Kısmetse devam ederiz.

1 yorum:

  1. Abdurrahman Biçer :

    Heraklitos doğru söylüyor!...

    Kabul etmeliyiz ki ÇATIŞMALAR ve ŞAVAŞLAR; Varlığım temel taşlarından birisini oluşturmaktadır. BENLİK DUYGUSU ise bir diğeridir...

    ADEM'in içinde yolculuk yaptığı zamanın tensörü içinde KAOTİK oluşumlar yer almasaydı Bilim ve Teknikten bahsetmek mümkün olabilir mi idi?...

    Varlık Aleminden önce CENNET ve CEHENNEM birlikte yaratılmadı mı?...

    Adem'in sabırsız davranışı değil mi O'nu Cennetten çıkaran?...

    İlk Katil KABİL ve ilk maktul HABİL değil mi?...

    Kabil'in; kardeşini öldürerek onun eşine sahip olma isteği değil mi Strateji ve Teknik geliştirme düşüncesi?...

    Dünyanın toprağı İNSAN KANI ile bir kere ıslandıktan sonra SAVAŞ ve BEN MERKEZLİLİK son bulabilir mi?...

    Tarihe bir bakınız: Kabil ve Habil Meselinden bu yana her an Dünyanın her hangi bir noktasında KAN akmaya devam ediyor...

    Ne yazık ki bu özellik; Bilim ve Teknolojinin temel taşını teşkil etmeye devam ediyor...

    Çatışmasızlık mı dediniz?...

    Çatışmasızlık İNSAN OLMAK demek oluyor...

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...