4 Eylül 2013 Çarşamba

Kararlar Hakkında


Mahkeme başkanı duruşmayı açtı. Hükmü açıklayacaklarını söyledi. Avukatların sözlerini, çağrılarını, dinlemedi, duymadı. Konuşurken sesi gergindi, rahat değildi, endişeli görünüyordu. Sanıklar ise genel olarak rahat ve sakin idiler. En azından öyle görünmeye çalışıyorlardı.”

Ergenekon kararları açıkladıktan sonra, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına (yani, kaldırılmamış olsaydı idam) mahkûm edilen İlker Başbuğ’un mektubundan bir satır böyledir.

Kararlar, 3,5 saat gecikmeyle 13.30 sularında okunmaya başladı.

16 sularında Bakanlar Kurulu toplantısı yapıldı.

Bakanlar kurulu toplantısından sonra, hükümet sözcüsü Bülent Arınç açıklama yapmak için basın temsilcilerinin karşısına geçti.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Hiçte alışık olmadığımız, hüzün arasına sıkıştırılmış sevinç ama belli etmemeye çalışan sesiyle, başı yere eğik, sanki okuyormuş gibi, geveleyerek boğazından hırıltılı bir sesle Kurul toplantısı hakkında bilgi verdi.

Sorulara geçildi sonra. Bir basın mensubunun sorusu üzerine:

“Soracağınızı biliyorduk. Adalet Bakanımız bu konu hakkında bilgilendirme yaptı. Anlattı. Kısa bir esten sonra, tabi, basından, televizyondan öğrenebildiğimiz kadarıyla” gibi bir şeyler söyledi.

Tabi, basından öğrenebildiği kadarı lafını, siyasetçinin kıvrak çalışan beyni söyletmişti. Esası şöyle anlaşıldı:

Verilen kararları Adalet Bakanımız Bakanlar Kurulu’nda açıkladı. Üzerinde konuşuldu.

Pot kırıldığının anlaşılması üzerine ise, basına düşen bilgilerden öğrendiğimiz kadarıyla sözünü ilave etti.

Aslı böyle olmalı.

Biliyoruz ki, siyasi bir dava seyri izledik. Sonuçları da siyasi olacaktır.

Örnek aldıkları galiba: 27 Mayıs yargılamaları yapılırken, “Sizi burada tutan kuvvet böyle istiyor” diyen mahkeme başkanının,  çizdiği ve gösterdiği yoldan ayniyle gidilmiş.

Devir sizin devriniz. Güç sizde.

Hakk’lısınız.

Ne yapsanız yeridir.

Size de yakışıyor doğrusu.

Yakışıyor da;

İktidar koltuklarına her oturan, sizin yaptığınız gibi ‘rövanş’ alma düşüncesiyle oturur ve sizin yaptığınızı yaparsa, ne olur milletin hali, ne olur bu devletin hali?

Kinden, intikamdan, hırstan, kıskançlıktan arındırılmış yöneticilerimizi nasıl ve ne zaman iş başına getireceğiz?

Her gelenin, aklında, düşüncelerinde, rüyalarında kin ile yoğrulmuş intikam duyguları olursa, ülkede yaşayan insanların da aynı hastalığa tutulup, birbirini kırması işten bile değildir.

Unutmak değil dediğimiz. Unutulmasın ki, aynı hatalar bir daha tekrarlanmasın. Unutulmasın ki, insanlar bu dünyada bir de ‘hoşgörü’, ‘affetme’, ‘sevgi’, ‘saygı’, ‘tevazu’ kavramları ve manalarının olduğunu hatırlasınlar.

Kin ile varılacak yer, ancak uçurumdur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...