18 Ocak 2013 Cuma

Görüşme, Müzakere; Çatışmasızlık!



Bir TV Kanalında yayınlanacak programdan evvel Başbakan’a, Bakanlar Kurulu’nun etkili bir üyesi tarafından bir mektup getirilir.[1] Mektupta İmralı Sakinliğine terfi etmiş olan bebek katili Öcalan şunları söyler: “Devletin ve PKK’nın içindeki bazı gruplar sizi ve beni tasfiye etmek istiyorlar, izin verin çözüme katkı sunayım”, Hemen oracıkta tarihi talimatını verir Sayın Erdoğan: “Ada’yla görüşmeler yeniden başlayabilir”. İşte kısa ve öz olarak PKK’nın ağırlaştırılmış ömür boyu hapse mahkûm lideri ile görüşülme hikâyesi.

(Kısa not: Mektupta yazılanlar ve bu yazılanlara göre verilen talimatın psikolojik incelenmesi yapılması doğru olacaktır. 1-Her ikisinde de korkular vardır. 2-Her ikisi de vehimleri ile hareket etmektedirler. Paranoyak - şizofrenik bir durum söz konusu olabilir, bu itibarla bir psikiyatrlar kurulunun incelemeden geçirmesi yerinde olacaktır. Ayrıca, yanılmıyorsam Çalışma Bakanı söylemişti. Tek kanallı bir radyosu varmış Cani’nin. Galiba bu radyoda Samanyolu haber kanalı ayarlı olmalıdır. Çünkü durmadan, korkular, Ergenekon, darbe.. Konuları işlenmektedir. Bu kanalı izleyenlerin aynı hastalıktan şikâyetçi olmaları kaçınılmazdır.)


Ve derhal, eli kanlı katilin, hafızalarda yer etmiş sert görünüşlü resminin yumuşatılması çalışması başlar. Ellerindeki medya gücü vasıtasıyla, çok çeşitli ağızlarla gece yarılarına kadar, Cani’den, ‘İmralı’ şeklinde bahsedilerek, halka; “biz de ne kadar yanlış tanımışız” dedirtmeyi başarırılar. İnsan hafızasının çabuk unuttuğunu iyi hesaplamışlardır. Turnayı gözünden vururlar. “Biz görüşmüyoruz, devlet görüşüyor” lafını da bir iyice ezberletirler. Tabii ya, MİT’in bir görevi de suçlularla görüşmek ve onları suç işlemekten caydırmaktır! ‘Görüşme’ ve ‘Müzakere’ kelimelerini de iydiş ederler. Ne de olsa, “görüşme başka, müzakere başka”dır. Başbakan’ın ağzından tam da böyle söyletirler. Hem de Türkiye’den uzaklarda. “Terörle biz mücadele ederiz, siyasetçiyle müzakere ederiz”.[2] Oysa TDK internette her iki kelime için de aynı mana veriliyor. Siyaset de farklı ise veya siyasiler farklı anlamlar yükleyerek konuşuyorlarsa onu bilemeyiz. Bu halde ise şeffaflık devreye girer ki, demokrasi (hele ilerisi) eksikliği haykırılır, şeffaflık en birinci maddesidir demokrasinin.

Başbakan her ne kadar farklı dese de, yeminli yandaş A.Bayramoğlu müzakerelerin başladığını sıklıkla vurgular.[3] Eyüp Can’da köşesinde, “Öcalan ile İmralı’da ‘müzakerelerin başlamış Olması’nın kendi dinamiğini oluşturacağını”[4] belirtir.

Her halükarda kandırılıyoruz.

Soros’un Tesev’i için bir buçuk yıl önce bir rapor hazırlayan Cengiz Çandar’da; “Şimdi, 2013 başında büyük heyecan ve iyimserlik ve de umut yaratan hükümetin ‘yeni açılımı’, esas olarak, bir buçuk yıl önceki raporda ifade etmiş olduklarımızdan pek farklı değil”[5] diyerek, müzakere sürecinin nerelerden, nasıl talimatlandığı hakkında fikir vermektedir. Nasıl olduysa Bebek katili Cani, “barış için kilit” olup çıktı.

Barış kilidi bir yana, devletimizi, hükümetimizi bu anlamda yönetmeye bile başladığını söyleyebiliriz. Onun mektubu ile süreç başlıyor, onun talepleri emir telakki ediliyor…

Var mı daha ötesi.

Ahmet Türk, Ahmet Hakan ile yaptığı TV mülakatında Öcalan ile yaptığı görüşmeleri açıkladı. En can alıcı noktası, Cani’nin ‘Çatışmasızlık’ önerisinin uygulamaya geçirilmesinin, demokratikleşme çalışmalarında önem arz ettiğinin vurgulanmasıydı. Bunun üzerine söylemişti Başbakan, ‘silahlarını bıraksınlar, Türkiye dışına çıksınlar ve bu durumda biz yardım edelim’. Şu işe bakar mısınız. 40 Bin kişinin can kaybından sorumlu ol, 400 milyar doların kaybından sorumlu ol, memleketin geri kalışından sorumlu ol… Silahını bırak, korumamız altında yurdu terk et.

Oh ne ala memleket.


[1] Hüseyin Yayman, 8 Ocak 2013 Hürriyet
[2] 6 Ocak 2013 Hürriyet
[3] 5 Ocak Yeni Şafak
[4] 3. Ocak 2013 Radikal
[5] 4 Ocak 2013 Radikal-Hürriyet

3 yorum:

  1. Mustafa Göğer :

    Başka ne olabilir ki, zaten şu anda düşnülerek ve gelecek hesabı ile yönetilmiyoruz. Gidin okullara bütün veliler şikayetçi. Ekonomiye bakın, korku imparatorluğu yaratılmış kimseden ses yok.Medya belli korkudan ne yapıp ettiğini bildiği yok, neyi nasıl yazdığını bilmiyor. Aileler tedirgin yarınlara endişe ile bakıyor. İyi bir yönetimde bunların hiçbirisi olur mu. Paşamınsa keyfi yerinde ekmek elden su gölden.

    YanıtlaSil
  2. Atila Göray :

    Elinize ve bilginize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Mehmet Ali Öztürk :

    Rakibi olmayan iktidar, iktidardan memnun muhalefet ve moronlaşmış kitleler..

    Bu noktada iktidar ve sevicilerine söylenecek her söz suya yazılmış oluyor.

    Üç oğlum var, söz dinlemediklerinde, tedrîcen şiddete müracaat ettiğim olmuştur. Faydası da olmuştur çoğu zaman..

    Zaruretler memnuu mübah kılar.

    Yemiyorsa eğer; susmak en aşağısıda olsa îmanın, sus deli gönül!..

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...