Adettendir, dönem
sonlarında bilanço çıkartılır. Bilançoya dayalı olarak da kâr/zarar tablosu.
İşlerini iyi yapan iş adamları, kar/zarar tablolarını sürekli olarak
çıkartırlar, onların her talep ettikleri anda yeni bir dönem başlamıştır. Yani
dönem sonunu kısaltmışlardır. Normal şartlarda her üç aylık dönemde çıkartılan
tablolara göre işletmenin gidişatı hakkında kararlar verilir. Yapılması gereken
yatırımlar, yeni satış kanallarının bulunması, eski kanalların kapatılması,
yeni bayiliklerin verilmesi, bayilerden bir kısmının iptal edilmesi… Gibi.
Tekrar söyleyelim, bu işlemleri iyi işadamları yaparlar. Diğerleri için sözümüz
yoktur, onlarınki nasıl olsa olur anlayışıyla gider, araştırma-geliştirme
çalışmaları olmadığı gibi, kar/zarar nedir, satış nasıl olmalıdır, üretimde
teknolojiye dayalı gelişmeler ve çıkartmalar olmalı mıdır gibi soruları olmaz.
Bildiğim bildik, çaldığım düdük iddiasındadırlar. Bunlar için sözümüz yoktur.
Aynı örneği hayatın her safhası için düşünebiliriz. Mesela siyaset ve
oyuncuları içinde aynı mantığı yürütebiliriz. Kimisi vardır, hangi yörelere
ulaşamadık, hangi hizmetlerde kusurumuz vardır, hangi hizmetlerimiz ve
sohbetlerimiz nerede nasıl etki bıraktı, hangi konuşmalarımız yanlıştı, bu
yanlışları düzeltmek için neler yapılabilir.. gibi düşünerek yeni politikalar
tespit edip uygulamaya geçerken, bazıları ise, yaptığı ve uyguladığı
politikaların hatasız, kusursuz, biricik olduğuna inanır ve devam eder.
Bunların hiçbir dertleri yoktur. Nasılsa politika arenasında kendilerine bir
yer bulabilmişler, öylede olsa gider, böyle de olsa gider hesabındadırlar.
Bizim bu tipler içinde söyleyecek sözümüz yoktur.
Söz; çalışana, düşünene,
akıl edene, fikir kabul edene, derdi olana bir şeyler söyler de ondan.
Aslında, “az gittim, uz gittim, dere tepe düz
gittim, bir de dönüm ardıma baktım ki, gide gide bir arpa boyu yol gittim”
der, masallarımız. Bir hakikatin masalımsı, edebi dille anlatımıdır. İstediğin
kadar bilanço çıkart, kâr/zarar tablosu çıkart, istediğin kadar incele,
istediğin kadar yeni politikalar tespit et, (örgütlenmiş ‘küresel’ dünya hayatı
içinde, karmaşık algoritmalı, karışık düzenli sosyo-ekonomik kurallar ve ahlaki
yapı içerisinde), ‘olacak
neyse o olmaktadır’. Bizden istenen, doğru yol üzere
olmak, iyilik, güzellik, birlik-beraberlik üzere, halis niyetle yolda olmaktır.
Bizim kontrol edeceğimiz ise, yolumuzun doğru olup olmadığı ve o yolda bizim
duruşumuzun istenen düzende olup olmadığıdır. Kontrol edilecek olan kendimiz,
kontrol edecek olan ise yine kendimizdir. Dikkat edilirse üzerinde durulan
‘İnsan’dır.
İnsan olma yolunda, hakikati
anlatan, atalardan bir öğüt; “Faydalı
ilmi öğren, zararlı ilimden uzak dur, talip olma”. İlmin
zararlısı nasıl olur? Olur mu? Olur.
Bir çocuk düşünelim,
mektebe gidiyor. Orada, zanaat öğrenir, sanat talim eder, matematik, fizik,
kimya, tarih, edebiyat… Öğrenir. Mezuniyetinden sonra da, bu öğrendikleri ile
dükkân, atölye açar, zanaatını, sanatını uygulamaya geçer, öğrendiği ilimlerle
yeni buluşlar, yeni gelişmeler yapar, bildiklerini başkalarına anlatır, dolaylı
olarak kendi de gelişir. Böyle olmuyor da, mezun olduğu okuldan, başladığı gibi
çıkıyorsa, heba olmuş, kaybolmuş yılları gerisinde bırakmıştır diyebiliriz.
Orada öğrendikleri her ne ise kendisine yüktür. Hiçbir işe yaramamaktadır.
Üstelik lüzumsuz bilgilerle beyni dolmuş ve bir türlü bu pislikleri
temizleyememektedir. Buyurun size faydasız ilim. Bir milletin geleceğinin
karartılmasıdır bu durum. “Dua ederiz, Allah bizleri bu durumdan korusun.
Yönetenlerimize, karar verenlerimize akıl-fikir ve basiret versin. Onların
doğru kararlar almasına yardım etsin.”
Evet, asıl olan kar/zarar
cetvelimizin her daim önümüzde olmasıdır ki, göz atabilelim. Bir başkasının
sigaya çekmesi yerine, kendimizi sigaya çeken kendimiz olalım. Bir liste
düzenleyip, “yüksek ahlak bildiriminin” (Kur’an’ı Kerim) isteyip de bizlerin yapamadıkları nelerdir,
yaptıkları nelerdir? Karşılıklı puantaj yoluyla kârda mıyız, zararda mı?
Sonuçları görebiliyor muyuz? Hesaplar denk midir? Toplama-çıkartmalarda hatalar
var mıdır? Ayrıntılı olarak incelemek gerekmektedir. Hatalı, düzgün durumlar
listelenmeli, her birine not verilmelidir. Bakalım hangisi ağır basacak?
Soracak olursanız.
Bendeniz, sınıfta kaldı.
Bu bir yeni yıl yazısı
olacaktı güya!
“Yeni yıl ve takip eden
günlerde, yolumuzun Hakikat, ilmimizin İnsan, gönlümüzün Taht olması
dileklerimle…”
Yardımcımız daima
Allah’tır.
Harun Meral.
YanıtlaSil""Evet, asıl olan kar/zarar cetvelimizin her daim önümüzde olmasıdır ki, göz atabilelim. Bir başkasının sigaya çekmesi yerine, kendimizi sigaya çeken kendimiz olalım. Bir liste düzenleyip, “yüksek ahlak bildiriminin” (Kur’an’ı Kerim) isteyip de bizlerin yapamadıkları nelerdir, yaptıkları nelerdir? Karşılıklı puantaj yoluyla kârda mıyız, zararda mı? Sonuçları görebiliyor muyuz? Hesaplar denk midir? Toplama-çıkartmalarda hatalar var mıdır? Ayrıntılı olarak incelemek gerekmektedir. Hatalı, düzgün durumlar listelenmeli, her birine not verilmelidir. Bakalım hangisi ağır basacak?""
Mahmut Emin ağabey, ben bu soru kaşısında sınıfta kaldığımı net olarak söyleyebilirim
Nidai Seven:
YanıtlaSilGüzel bir yazı. emeğinize sağlık. Bireysel nefisler öne çıkmadan her şey Kur'ana uyar.Başka türlü Kar-Zarar hesabı çıkarılamaz.
Ali Yüceveli :
YanıtlaSilVeriler, kayıtlar hep sahte olunca net olarak kar mı zarar mı belli değil