28 Aralık 2012 Cuma

Hocaefendi’ye Sorular


18 Aralık tarihinde Zaman Gazetesi’nde, “Gazetecilerin köşe yazısı Genelkurmay’dan” başlığı ile bir yorum-haber yayınlanır. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ‘internet andıcı’ ile ilgili talebi üzerine Genelkurmay Başkanlığı’ndan gönderilen hard disklerin, Naip Hâkim tarafından incelenmesi üzerine hazırlanan raporun haberleştirilmesi ve yorumlanmasıdır. Bu yazıda –haberde- bazı, gazete köşe yazarlarının yazılarını direkt olarak Genelkurmay’dan gelen yazılar olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Bu yazarların isimleri de şöyledir; Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök,  Milliyet’ten Mehmet Y. Yılmaz ve Fikret Bila, Cumhuriyet’ten ilhan Selçuk, Radikal’den İsmet Berkan, Akşam’dan Serdar Turgut, Posta’dan Rıfat Ababay, Vatan’dan Tayfun Devecioğlu ile Yeniçağ’dan Arslan Bulut.

Arslan Bulut, 19 Aralık tarihli yazısı ile cevap verir: “…Asıl operasyon budur. Etkili gazetecilerin adını kirletmekte kimin menfaati var? Raporu hazırlayan hakimin böyle bir niyeti olmadığı açıkça görüldüğüne göre haberi yazan ve yayınlayanların bir planı var demek ki.. sakın hedefleri, ortada hiç bir delil yokken, ismini verdikleri gazeteciler hakkında soruşturma açtırarak hatta tutuklanmalarını sağlayıp, bir süreden beri kendilerini ve kurumlarını hedef alan Tayyip Erdoğan’ı, bir defa daha dünya kamuoyunda ‘gazeteci tutuklatan başbakan’ olarak gösterip köşeye sıkıştırmak olmasın!

“Bugüne kadar Genelkurmay karargâhından hiçbir özel bilgi almadım, dediğim gibi kaynağını bilmediğim bilgileri ciddiye almam. Gazetecilik tecrübesi bunu gerektirir.

“Her Pazartesi, basın ahlakı ile ilgili yazılar yazan Ekrem Dumanlı, gazetesinde böyle ‘operasyonel haberler’ yayınlanmasına niçin izin veriyor? Bu mu gazetecilik? Yine Fatih Altaylı, böyle bir habere araştırmasını yapmadan niçin yer veriyor?”

Mehmet Y. Yılmaz 19 Aralık tarihinde ise şunları yazdı: “Hem inanmış Müslüman numarası yapıyorlar, hem de uydurdukları yalanlarla insanları karalamaya, andıçlamaya çalışıyorlar.

“Ellerindeki raporu tahrif ediyorlar, çarpıtıyorlar.

“Allah çarpar diyeceğim ama belli ki Allah’tan da korkmuyorlar, gözlerini hırs bürümüş, ellerinde pisliği olabildiği kadar çok insana sürebilmek için debelenip duruyorlar.

“Naip hâkimin raporunda 20 gazetecinin e-posta adresinin Genelkurmay bilgisayarında bulunduğu belirtiliyor. Zaman gazetesi ise haberinde 12 gazetecinin ismini vermiş. Geri kalan sekiz isim karartılmış! O liste gerçekten gazetecilerle askerler arasındaki bir işbirliğinin kanıtıysa, Zaman o sekiz ismi yayınlama gereğini neden duymadı? O isimlerin bazılarının bugün yandaş medyada çalışıyor olmaları mı karartılmaları için yeterli oldu?”

Haberde adı geçen diğer gazeteciler konu hakkında bir şeyler söylediler mi bilmiyorum. Takip edemedim. Zaten gerekte yok. Zaman gazetesinin haber bozma, bilgi kirletme yaparak, psikolojik yıpratma operasyonuna katkı yaptığı anlaşılmaktadır.

Nihat Genç, kendine has doyumsuz üslubu ile konuya temas eder. 23 Aralık tarihli yazısı ile. (türklerhaber.com) Başlığı bile kâfidir: “Cemaatin iftiraları dalga dalga yayılıyor”. Cemaat kelimesi üzerinden hareket ederek, adı geçen topluluğa ‘cemaat’ denemeyeceğini vurgular. Bunun hata olduğunu ama bilerek ‘elleri kırılsın diyerek’ bazı sosyologlar ve yazarlar tarafından bu kelimenin yakıştırıldığını ileri sürer ki, Hakk vermemek elde değildir. Güzelim kelimelerimizi alıp kirlettiler bir bir. “Batılı bilim adamları dini sosyal gruplar üzerinde ‘tipolojiler’ oluşturmuşlardır. Yani din şemsiyesi altındaki hangi sosyolojik kavramlar uygundur diye çalışmışlar, çünkü başlarında yeni zuhur etmiş birçok ne idüğü belirsiz gruplar taraftarlar oluşmuş ve intiharlardan mahkemelere büyük servetlere kadar toplumu alt üst etmiştir. Bilim adamlarının birçok kıstasları var, kilise, din, mezhep, cemaat, burada bir sıkıntı yok…

“Tartışılmaya devam edilse de bu gruplara verilen isim: Kült. Kült, kendine özgü (uyduruk mezhebimsi) dinsel yapı.

“Yani bunları ne dinden ne mezhepten ne cemaatten sayıyor.

“Ve en önemlisi kendi özel tarihleri için SAHTE BİLGİLER yayarlar, şöyle din ve mezheplerin tarihine bilgisine uymayan çok ÖZEL SAHTE ve MİSTİK bilgiler.

“Ve bunları yaparken SAHTE BELGE üretimi, yalan, iftira, itham bitmiyor.

“Ülkenin bilim adamları medyası liberalleri yazarları önce adını koyacak, durmaksızın iftira itham gerilim yaratan bu yapının adı nedir?”

Nihat Genc’in soruları ve bilim adamlarına çağrısına katılmamak mümkün değildir. Bu yapıya ‘cemaat’ kelimesinden vazgeçilerek yeni bir isim bulunmalıdır.

Şimdi, yukarıda anlatılan olayları ve gazetede haberleştirilmesini yeniden düşünerek, kendi içlerinden bir muhterem yazarın sorusunu sorabiliriz.

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Yusuf Kaplan, ABD seyahatinde, Pennsylvania’ya uğrar ve Fethullah Gülen Hocaefendi’yi ziyaret eder. (Sanırım kalabalık bir grup). Neyse, sohbetini dinlerler, kalabalık olduğundan sormak istediklerini soramaz ve bilahare gazetesinde yazar (12.10.2012 Yeni Şafak). Bir iki övgü cümlesinden sonra, 10 soru sorar, cevabını alabildi mi bilmiyoruz. O sorulardan ilk ikisini birleştirerek buraya alıyorum.

“Özelde ABD’nin, genelde küresel sistemin, İslâm dünyasında yaklaşık çeyrek asırdır uyguladığı İslâm’ın Protestanlaştırılması, İslâmî söylemlerin ve hareketlerin küresel sisteme –itiraz etmeyecek şekilde- entegre edilerek ‘ehlileştirilmesi’ konusunda ne düşünüyordu?

‘Ilımlı İslâm’ olarak da adlandırılan İslâm’ın Protestanlaştırılması projesinin, İslâm’ı –tıpkı Hıristiyanlık gibi- hayattan uzaklaştırarak bireysel bir inanç meselesine indirgeyeceği tehlikesini öngörüyor muydu?”.

Soru bu.

Acaba diyorum, Kaplan’ın sorduğu sorulara cevap verilmesi halinde, Mehmet Y. Yılmaz, Arslan Bulut ve Nihat Genc’in soruları da cevaplarını bulur mu?

6 yorum:

  1. Abdurrahman Biçer :


    Bırakınız diğer soruları sadece şu tek sorunun cevabını verebilsin yeter...

    Soru şu :

    "Kuran ayetleri kendi tarihsellikleri içinde yorumlanmalıdır" ne demektir?...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burak Yıldırım .


      şimdiki yaptığı günahların(?) bugüne yorumlanarak bugün dahilinde günah olmadığını ispat etme girişimidir...Yani dine uyamayıp dini kendine uydurmadır..bu kadar basit ama halk keşke anlayabilse!!!

      Sil
  2. Gülser İbibikcan :


    Anlamadığım şey bu adamı hala niye gündeme getirirsiniz? Üstelik de hoca efendi diyerek hocalara hakaret ediyorsunuz. İslamın ortadokslaştırılması diyorsunuz. Bildiğim kadarı ile ortadoks din adamlarına hoca denmez, patrik, papaz denir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın İbibikcan, aslında Hakk'lısınız bahsetmekle bir hata var ortada, ancak, Nihat Genc'in söylediklerini anlayabilirsek, niye yeniden bahsedildiği ortaya çıkar. Sahte belgeler, yalanlar... ve kendilerinden birisinin sorusu... hepsi bu. cevap bekleyen bu soru pek çok zamanda pek çok kişi tarafından sorulmuştur, heyhat! cevaplanamadı. Yorumunuz ve ilginiz için teşekkürler.

      Sil
  3. Ali Baykan:

    Nefis..

    YanıtlaSil
  4. Ahmet Acar:

    bu sorulara cevap verilir mi?zannetmiyorum.onlar yine kumpaslarına son surat devam edeceklerdir,vazifelerini bir şekilde yerine getireceklerdir.güzel bir yazı teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...