Neyse ismini söylemeyeyim.
Çok saygıdeğer bir
yazardır. Günümüz yazarlarına benzemez. Hele hele gazete köşelerine kurulmuş,
kendilerine ‘köşe yazarı’ sıfatını kondurmuş kibir yüklü elemanlara hiç
benzemez. Dünya yıkılsa, ‘içinde neyim var’ der, kendi gündeminin peşine gider,
siyasetin, ekonominin, sosyolojik depresyonların hiçbir yerinde göremezsiniz.
Kendi köşesinde, kendi fikirleri etrafında yaktığı alevin ısısı ve ışığı ile
kimseye aldırmadan, kimseyi kınamadan, el âlemin kınamasına da metelik vermeden
hayatını götüren bir Er’dir O.
Çok saygıdeğer bir yazardır
dedik ya, eksiktir. Sadece yazar sıfatı onu karşılamaz. O bir düşünce adamı, o
bir tefekkür devidir.
Nadirattandır böyleleri.
Zaten çok olsalar değerleri düşer. Kıymetleri azlığındandır.
Etrafınıza iyice bakınız.
Dikkatli gözler, arayan,
araştıran, soran, sorgulayan gözler fikir -gönül- tezgâhtarlarını görecektir.
Onlar, “sabah akşam zikredip, hatırlayıp
düşünenlerdir”. Kendi hallerini yaşarlar. Kimseyle
alışveriş içinde olmayıp, alışverişleri Hakk’ iledir. Derin ve kalın örtülerin
içinde kendilerini gizlemişler, hatta kendileri, kendilerini bilmezler! Bir
acayip hal içre hayatlarını idame ettirirler.
“Hiçbir şey yoktur ki onun hazineleri
(oluşturan kuvveleri) bizim indimizde
olmasın! Biz onu (o kuvveleri – özellikleri) gereken ölçüsüyle inzâl ederiz (açığa çıkartırız).
(Hicr/21). Şüphesiz hazineler, bu dünyada bir İnsan’ın yedindedir. Bir Âdem’in.
Bütün işlerini insan eliyle yaptığı gibi…
Ve… Hiç kimseyi onlardan
mahrum etmez.
Yeter ki, talip ol.
Yol, İnsan’adır. ‘Yol’da
olan İnsan’dır.
İnsan’a!..
Yoksa ‘Hazine’
kelimesinden, altın, para, mevki, şan şöhret mi söylenildiğini zannettiniz,
anladınız?...
“İşte bu nefsleriniz için toplayıp sakladıklarınız; artık tadın hazine
edindiğinizi (sonuçlarını)”. (Tevbe/35)
Harun Meral :
YanıtlaSil"İnsan olabilmek". Yazar-çizer- politikacı- esnaf- bürokrat olmadan önce " İ N S A N Olabilmek" Bu manayı anlayabilen kim olursa olsun gizli bir hazinedir. Elbet ondan istifade eden de olacaktır. inci'nin kıymetini sarraf anlar.