7 Kasım 2012 Çarşamba

“Protokol Camisi”!



Maşallah, şu isme bakınız. ‘Protokol Camii’.

Protokol dışında kimselere açık değil manasını okuyorum. Korkutucu bir anlamı var, ürkütücü, karşıyı ezici bir anlam. ‘Sen de kimsin’ der gibi, garip olan, burası cami.

Protokol kimdir?

Şişirilmiş, yükseltilmiş, devlet kesesinden (belki de bedava) verilmiş makamlar, şanlar, şöhretler. En fazla şeref kimdeyse, protokol da, en ön sırada da o olacak. Şanı, şöhreti düştükçe, sıradaki yeri de düşecek. Yani geridekilerin, şerefi noksan oldukları tescilli. Ne muazzam bir buluş! Tam da muhafazakâr akla uygun. Tam da ‘Saltanat Dinciliği’ne (Yaşar Nuri Öztürk’e ait bir tanımdır) uygun.

Prof. Nadim Macit “ırkçılık” üzerine bir denemesinde “Biz ve onlar ayırımı üzerinden bütün iktidar alanlarını kendi amaçlarına uygun olarak tanzim edenler ırkçıdırlar” (16.03.2012 Ortadoğu Gazetesi) tespitini yapar. Protokole dâhil olanlar ve olmayanlar, sıradanlarla, efendiler. Bu kimin aklıdır ve bu cüreti nereden (kimden) almaktadırlar?

Besbelli ki, şuur altlarında yıllardır biriktirdikleri çirkin kinleri su yüzüne çıkmaktadır. Fakat şunu unutuyorlar. Bizim suyumuz akardır, akarsu kir tutmaz. Kirletemeyecekler ve temizlikten korktukları için de kendileri bu suya giremeyecekler.

Yıllar önce bir evimiz olsun düşüncesindeydik. Çalıştığım yerde yapı kooperatifi kurmuşlar. Adını da “Seçkinler Koop.” Koymuşlar. Burayı önerdiler, satılık bir yer varmış, almamı ısrarla istediler. ‘Kim seçmiş bunları’ sorusunu yönelterek, ret ettim. O kadar seçkinin içinde benim gibi sıradan birisi ne yapardı? Bu itibarla, “Protokol Camisi” benim gibilerin namaz kılabileceği bir mekân olamaz. Protokolde sıraya giremeyenler korkar oraya girmekten. Namaz kılmak niyetindeki her İnsan’ın bulunduğu yer secdegâhıdır. Hattı zatında asıl olan ‘namaz’ ritüel gösterisi değil, ‘Salat’tır. Ki, Allah’a yöneliştir, dönüştür. Yöneliş ise günde beş vakitle sınırlandırılamaz. Daimidir.

Protokole katılıp, kendini onlara beğendirme yarışına girmek nasıl bir riya olacaktır, bu riyayı gösterenlerin makamları da yükselecek midir?

Hem biz biliriz ki; “İslam’ın zaten ibadet için özel mekân talebi yoktur. Herkes namazını niyazını istediği yerde yerine getirir. İslâm’a göre, bütün yeryüzü mabet, bütün meşru fiiller ibadettir. Omurga gerçek şudur: İslâm’ın ibadeti birkaç rekât namazdan ibaret değildir. Başka ibadetler de vardır ve onlar namazdan daha önemlidir. Çünkü namazın aksine, onlara riya bulaşma ihtimali daha azdır. Bu yüzden onlar daha erdiricidir.” (Y.Nuri Öztürk, 9 Eylül 2012, Yurt)

Çirkin, sevimsiz bir konu üzerinde kalem oynatmaktansa, protokoldekilere bir Türkü satırı ile hatırlatma yapalım ve bitirelim bu yazıyı:

“Dünyayı kalbura koysan elesen/Sen de benim gibi yâr bulamazsın”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...