24 Şubat 2012 Cuma

Öğretmenlerimiz


Bir memleket hakkında bilgi mi edinmek istersin a oğul.

Ne diye yorarsın kendini, var git ilk mekteplerden bir kaç, orta mekteplerden birkaç, yüksek mekteplerden birkaç öğretmen bul.  Tanış onlarla, onların halini bir iyice anla.  İlim seviyelerini, ahlaklarını kontrol et. Borç ver onlara, bir müddet sonra da onlardan borç iste.  Uzak bir memlekete birlikte seyahat et, meyhaneye de git, camiye de git onlarla. Edebiyat konuş, tarihten sor, fizik hakkındaki görüşlerini al, matematikle aralarının nasıl olduğunu öğren, coğrafyadan bir soru sor, tarihi öğrenmek istediğini bildir. Sık sık bir parka, bir kahvehaneye uğra onlarla, çay ikram et, bakalım sana ne zaman bir ikramda bulunacaklar?

Bildikleri konuları sana aktaracaklar mı, bilmedikleri bir konu açıldığında susacaklar mı?

İyice bir öğren, anla bakalım. Neler olacak?

Buraya gelmişken bir hatıramı aktarayım size. Profesörmüş bir Üniversitede. Hani şu sosyal medyada takibat durumu var ya orada tanımıştım. Bir gün bir makalesi yayınlandı bir gazetede. Hz. Mevlânâ hakkında şöyle bir cümle etmişti. “Mevlana yüzyılının en önemli şairidir.” Bu cümle üzerinde biraz düşündüm. Şair bir Mevlânâ! Bazıları da “düşünür” der. İnsan sevgisinden yola çıkanlar ‘hümanist’ diyorlar. Neyse konumuza gelelim. Biraz düşündüm ve bir mektup yazdım isminden de bahsederek. “Şair demek yanlıştır, şair değildir, bu tanım pagan zamanlardan kalmış bir tanımdır” gibi birkaç cümle yazmıştım. Ağır bir cevap verdi bana. Kendisinin bu konularda yetiştiğini, kendisinden başka da ilim âleminde Mevlânâ’ya şair denildiğini filan yazdı. Doğrusu şaşırmıştım. Ne diyeceğimi bilemedim. “kendilerinin en doğrusunu bildiğini, başkalarına da itibar etmediklerini” bildirdim. Fakiri arkadaşları arasından çıkarttı. Bloc’ladı beni. Bu çok ağırıma gitti. Nasıl olur? Bir ilim adamına ileri sürdüğü fikre karşı bir iki cümle ediyorsunuz ve sizi hakaretlerle karşılıyor ve siliyor sizi! Eleştiriye açık olmayan ilim adamı olur mu? Tetattiye kapalı ilim adamı olur mu? Başka fikirleri küçümseyen bir ilim nerelerde okutulur? Buna ilim diyebilir miyiz? Bu kişiye ilim adamı diyebilir miyiz?

Ve bu ilim adamı titrli kişinin yetiştirdiği öğrenciler ne haldedir?

Ve tüm öğretmenler bunun gibiyse, o ülkenin hali nasıldır?

İşte size bir ölçü.

Öğretmenlerimiz üzerinden ülkenin ölçümü.

Yönetim tarzı, ekonomisi, gazeteleri, televizyonları, devlet kurumları, özel şirketleri, fabrikaları, ticarethaneleri…

Hepsi birbirine benzer.

Ve… Bunların tamamında çalışanların eğitimi bir öğretmen tarafından verilmiştir. Öğretmenleri nasılsa toplum da aynıdır, odur.

Bu yüzden bir toplumu tanımanın en kısa yolu, birkaç öğretmeni tanımaktan geçer.

1 yorum:

  1. Saffet Görmüş:
    Öğretmenler biz zamanlar toplumun kanaat önderleri ve halkın itibar ettiği şahsiyetlerdi. iyi yetişmişlerdi, örnek insanlardı. ilim erbabı ve konularında hakim insanlardı.
    Ama, bu ülkede, her mesele de olduğu gibi öğretmenler üzerinde de politik oyunlar oynandı. HARF DEVRİMİ İLE BAŞLAYAN VE ENTEGRASYON SÜRECİNDE AKSAKLIKLAR NEDENİ İLE ilk hatalar yapıldı. sonra, Köy enstitüleri vasıyasıyla, sadece politik gözlük takmış, taraflı öğretmenler yetiştirilerek, milletle öğretmenlik mesleği adasın şüphe sokulmuştur. Daha sonra, 45 günde yetiştirilen cahil ve militan öğretmen dönemi başlatıldı.. kalitesi düşen öğretmenler artık kanaat önderi olmaktan çıkmış oldular. son 20 yılda ise, geçim sıkıntısı altında ezilen, mesleği dışında iş yapmak zorunda olan bir öğretmen profili çıktı ortaya.. sonuç, etki tepki meselesi yüzünden yıpranan öğretmenler,yarı cahil nesillerin yetişmesinin sebebi oldular.
    Aslında, bana bir harf öğretenin kölesi olurum , sözünün muhatabı öğretmenler,politik kaygıların üzerinde sadece en mükemmel eğitimi vermeyi hedef edinmiş insanlar olabilmelidirler. bunun için gereken alt yapı devletin görevidir.

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...