23 Şubat 2012 Perşembe

“Artık Avrupayı, Doğulu yapma zamanı gelmedi mi?”

Yazının başlığı Emrah Bekçi’den ödünç alınmıştır.

Çarpıcı bir başlık

Gerçekliği içinde barındıran, görmek isteyenlere de muhteşem çağrışımlar yaptıran kışkırtıcı bir başlık. Olması gerekeni bir cümleye sıkıştıran, ifade ettiği muhtevayı zamanlar içinden günümüze taşıyan güzel bir anlatım. Emrah Bekçi “Avrupa’nın Doğulu” olma zamanının geldiğini vurguluyor. Ne yalan söyleyeyim, geçen hafta yazdığımız “Yunanistan’a talip olunmalıdır” başlıklı yazımızı yazarken Bekçi kadar açık yürekli olamamıştık. Biz Yunanistan ile yetinmişken, tüm Avrupa hayalini nasıl kuracaktık? Sonraları Romanya üzerinde de bir takım oyunlar oynandığını tespit edince, şimdi Emrah Beyin teklifine ‘neden olmasın’ demek zorundayız.

Avrupa’nın kapısı Yunanistan ile açılır, Romanya ile genişleme ve yerleşim devam eder… Makul oldu bu görüş.

Ahmet Mithat Efendi’nin görüşlerinden yola çıkarak yapılan sade bir analiz; “Biz son zaman tarihi vakalarıyız, Avrupa kültürünü doğuya, yani kendimize dâhil edip, Avrupalı olmaya çalışan şaşkınlarız”. Konu net anlaşılıyor. Biz yaşımız erdi ereli bildiğimiz hep bu yöndeyiz. Kültür adamlarımız, sanatçılarımız, devlet idarecilerimiz hep aynı yolda idiler. “Bu ne büyük ihanet, bizleri zehirleyen, milli şuurumuzdan uzaklaştırıp, kendi dil, inanç, kültür gibi değerlerini benimsettiren bir zehir. (Avrupa)”. İhanettir bu. Oysa Türk Milleti kültür etkileşimine açıktır. Bulduğu ve hoşlandığı kelimeleri, tavırları, kültürü almaktan asla kaçınmaz. Hiç bir beis görmez. Zaman içinde ‘kendine has’ yapacaktır.

Şurası çok önemli: “Dünya sermaye bağlamında başka ülkelere bağımlı olmayan ülkelerin, iletişim alanında ki yatırımlarını incelediğimizde, günümüz itibariyle olağan dışı maddi artışın olduğunu göreceğiz. Bu şu anlama geliyor, başka milletleri kendinizden birileri yapmak istiyor iseniz, etkileşime geçmelisiniz. Bu ise sadece iletişim bilimi ile mümkün.” Başlangıçta neler olması lazım geldiği açıkça anlatılıyor. Ticari, sınaî, kültürel işbirlikleri, üniversitelerarası diyaloglar, öğrenci değişimi, misafirliği, o ülkelerde kültür merkezlerinin açılması, Türkçe’nin yaygınlaştırılması politikaları… yapılacak o kadar çok iş var ki..

Bilim adamlarının çalışması gereken bir konu da şudur. “Avrupa yaşlı bir ihtiyar, ama kurnaz ve akıllı. Kültürden noksan, genellemede insanları antisosyal.” Tespiti ‘antisosyal insanlarla iletişimin mümkün kılınabilir hale gelmesi?’ nasıl kalkınma topyekûn oluyor, gelişme tüm kesimlerle birlikte oluyor ise, Avrupa içlerine doğru seferlerimiz de tüm sosyal katmanlarla birlikte olacaktır. Bizim insanımız Avrupalıya nazaran “antisosyal değil” dir. Bizim dayanacağımız gücümüz de, sosyal insanları ile tarihi öz kültürü ve devlet kurma geleneği bilgilerinin pekiştirilerek kendimizi kabul ettirmekten geçecektir.

İşte o zaman Emrah Bekçi’nin sorusunu bizde soracağız;

“Bunca yıl, Doğu kültürünü Avrupalı yapmaya çalışan Avrupa’yı, Doğulu yapma zamanı gelmedi mi sizce?”

1 yorum:

  1. Ali Haydar Zülfikar • :
    Avrupanın başarılı olduğu bütün ilmi ve teknolojik gelişmesinin temelinde , aslında doğu nun engin ilmi ve prototip keşifleri vardır. 17. YÜZ YILA KADAR KARANLIK BİR ÇAĞ YAŞAYAN, GAYRİ İNSANİ BİR HAYAT SÜREN BATI, MAALESEF REHAVET İÇİNDE KALAN DOĞU NUN İLMİ KEŞİFLERİNİ GELİŞTİREN BATI , KENDİNİ ÇABUK TOPARLAYARAK, SINIF ATLAMIŞTIR.
    İbn-i Haldun'u, İbn-i Sina'yı, El buruni'yi, İmam-ı gazaliyi bizden daha iyi anlamış ve geliştirmişlerdir.
    cebir ve geometride, batı bütün ilmini Doğulu alimlere borçludur.
    tıp, siyasi yönetin, psikoloji de temeller doğuya aittir.

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...