Bu kadar devlet gücü, bu
kadar medya gücü, bu kadar propaganda, bu kadar mecbur bırakma, bu kadar
kayırma, muhalifleri bu kadar engellemelere karşılık, havuz medyasının okunma
oranları, yerinde sayıyor.
Şu da bir gerçektir. Bu
kadarlık okunma (satılma) sayısını da maalesef muhalefet kesimleri taraftarları
sağlıyor. Ne de olsa gerçek okuyucular muhalif kesim içinde bulunuyor.
Geçenlerde bir araştırmada
okumuştum. Hükumet yanlısı yayın yapan (yandaş denir) gazetelerin %70’i muhalif
kişiler tarafından satın alınıyormuş.
Çıkın onları, geriye sıfır
kalır. Ki, bu da hükumetin gücüdür.
Nerden geldik bu konuya?
Mustafa ÖNDER Hoca,
isabetli bir öneri getiriyor. Havuz medyasını satın almayın, okumayın,
seyretmeyin diyor. Ben katılıyorum bu öneriye, ben de tavsiye ediyorum.
NOT: yıllardan beri
okumadığımı, seyretmediğimi belirtmeliyim.
****
haberiniz.com.tr de köşe yazıları yazan
tarihçi Ali BADEMCİ yazılarını takip ediyor musunuz, okuyor musunuz?
Edemeyenler, kaçıranlar….
Çok şeyi kaçırmışlardır.
Önemle tavsiye…
****
MİT Müsteşarı’nın adaylığı
konusu sorulunca, “fikrini
Başbakan’a söylediğini ve onda gizli olduğunu” basın
mensuplarına açıklamıştı.
Dikkat GİZLİ olduğunu
açıklamıştı.
Tam bir gün sonra
yurtdışına çıkışında soru tekrar edildiğinde ise:
“Fidan’ın adaylığına karşı” olduğunu yine basına
açıkladı.
Demezler mi, bu ne perhiz
diye. Başkan’da gizli olan bilgiyi ne diye açıklarsın?
Sonra da buna siyaset
diyorlar. Hem de usta bir siyasetçinin siyaseti!
Biz söyleyelim:
Fidan’ın adaylığına sizler
hiçbir şekilde karışamazsınız. ‘Üst-Akıl’
böyle
istiyor. Siz uymak zorundasınız.
Oyunu görebiliyor musunuz?
****
Ne düşüneceğiz, nasıl
düşüneceğiz?
Öncelikle, varmak istediğin
yeri belirle.
İncelenmesi, araştırılması
gereken yerleri bul.
Konuları alt alta sırala.
Kitaplar, ansiklopediler,
ilim adamları, bilenler ve ustalardan notlar çıkart.
Düşünme egzersizlerini
aralıksız sürdür.
Varacağın yeri ufukta
görmeden, konu hakkında ne konuş, ne de yaz.
Dostlarla ara-sıra konuya
uğrayabilirsiniz.
Bir de bakmışsınız, problem
çözülmüş.
Artık, rahat bir uykuyu hak
etmişsinizdir.
Sonra?
Yeniden çalışmaya…
Uyudukça, yeniden uyumak ihtiyacı doğar.
Çalışmak, karşılıksız,
sadece hizmet için olunca, yorulmak asla düşünülemez.
Dikkat!
Bugüne kadar yanlış
öğrenilmiş bir kelime üzerinde durduk.
Ve gizledik.
Bul o kelimeyi!..
Haydi bakalım.
****
İsmail Şahin: “Seçim yaklaştı. Gelenek olduğu üzere
gözler Milliyetçi oylarda”. Demiş.
Ne o, bir tutam otun
peşinden giden koyun sürüsü mü milliyetçi oylar.
Gerçi, 13 yıldır geçen 8
seçimi hatırlıyoruz!.. hayal kırıklığı!.
****
Hasan Demir: “Karaman Hoca canımızı acıtıyor!”.
Demiş.
Hala şuna Hoca diyorsunuz
ya!
Eh ne diyeyim size bilemem…
****
Arslan Tekin: “Ölüm-kalım seçimi”!.
Demiş.
Aman ölümden bahsetmeyin
derim.
Ne de olsa karşı taraf ‘Huri’
vaat ediyor.
****
Türkiye Özel Okullar
Birliği Derneği’nce düzenlenen “Geleceğin
Öğretmeni” başlıklı sempozyum da Prof. Dr. Üstün
Dökmen Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın da bulunduğu salonda:
“Herkesin din dersi 5. İyi de bu kadar ahlaksız, hırsız nereden çıktı”
demiş.
Atanamayan öğretmenler
dertlerini Milli Eğitim Bakanı’na yanarlarken Bakan: “Merak etmeyin Albert Einstein’de (Ayniştayn) atanamamıştı” demiş.
İki cümleyi birbirine
vurunuz, sonuç ve halimiz hakkında ayrıntılı bir yorum yazınız.
****
Ümit Özdağ Hoca net
anlatmış kısa bir cümle ile:
“Güneydoğu Anadolu’yu PKK’ya bırakan Orta Doğu’yu şekillendirme
peşinde”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder