23 Kasım 2015 Pazartesi

Devlet, Yavaşça ellerimizden Kayarken!.


Yemin metni üzerinden yapılan tartışmalar, ‘federasyon’ alt yapısının hazırlanmasından ibaret olan, siyasi oyunlardır.

Konuşanların gözlerine bakınız, sosyal tatminin zirvesine nasıl çıktıklarını keşfediniz…

Rövanş alma, intikam yeminini yerine getirme, hırslarının tatmini..

Bakınız, ‘yemin’ hakkında yeni yeni tanımlar dahi yapıyorlar.

Meğer bu metinle yapılan yemin, yemin değilmiş. Yandaşın birisi yazdı bile… Bunlar söz vermenin, ahitleşmenin anlamını dahi bilmiyorlar. Bunlar her şeyi yaparlar bu cehaletle.

Tabi, PKK saldırıları, şehitler, Türkmen Dağı, ekonomik zorluklar, çocuk-çoluğun geçimi… gibi dertlerle boğuşurken, milletvekili yemin metninin değiştirilmesi tartışmasına katılmak pek akıllı gibi gelmiyor.

Mesele, egemenliğin devredilmesi veya paylaşılması tartışmasıdır.

Yani, demek oluyor ki, tarihte belki ilk defa ellerimizle seçtiğimiz vekiller tarafından devletin, Türk Devleti olmasının gerekmediği tartışmaları devam ediyor.

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” formülü üzerine oturan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, milleti: etnik kökenine bakmadan, herkesi bir potada değerlendiren bir anlayıştır. Asıl olan vatandaşlık bağıdır. Kimsenin kökenine, ırkına, mezhebine bakılmaz ve kanunlar karşısında herkes eşittir. Böyleyken, yıllardır kaşınan çıbanın yerinden oynadığı ve cerahatin dışarı çıktığı zamanlardayız. Tedavi edecek doktor ehil değil ne yazık ki!

Şimdi tartışılan ve tartışmaya açılan konu budur. Bunun sonucunda, vekillerimiz aracılığı ile Türk Devleti sonlandırılmak ve ne idüğü belli olmayan bir yapının yeniden kurulması istenmektedir.

Kimlerden alıyorsunuz bu fikirleri? Kimin emirlerini yerine getirme telaşındasınız?

Tartışma, HDP milletvekili Leyla Zana’nın, ‘Türkiye Milleti’ diyerek yemin etmesi üzerine oturmuştu. Türkiye milleti, Türkiyelilik; öteden beri AKP kurucularının, AKP felsefesinin temelidir. Özellikle 7 Haziran seçimlerinden önce, Leyla Zana hakkında, “Ne duruyorsun, istifa et ve AKP’ye kaydını yaptır” gibi yorumlar yapılıyordu. Birliktelikleri vardı yani. Ortak çalışmaları vardı demek ki. Konunun gündeme getirilmesi, onun ağzından olduğu için, sanırım AKP’ye oy verenlerin ekseriyeti de memnundur. Ne de olsa tartışmayı kendileri başlatmadı.

Mecliste Zana yalnız değildi. Arkasında AKP milletvekillerinin önemli bir kısmı vardı. İstisnalar elbette olacaktır.

Nitekim Mehmet Ali Şahin, Zana’ya verdiği destekle öne çıktı. Onlar ezbere konuşmazlar. Plan, program dâhilindedir tüm söylemleri. Şahin gibi AKP ileri gelenlerinden olan birisinin sözleri de, tüm AKP’lileri bağlar. Hâlihazırda şu ana kadar hiç karşı duran çıkmamıştır.

Türk Devleti yavaşça ellerimizden kayarken, oturup hala oyunlarla, provokasyonlarla, anlamsız kavgalarla, lüzumsuz cebelleşmelerle… Meşgulüz.

Yarın, bu tartışmaları dahi yapabilecek bir vatanımız kalmayınca, vah geldi başıma diyerek dizlerimizi döveceğiz.

Haydi,

İş işten geçmeden sağlayın şu beraberliği.

Büyük cidal bizi bekliyor.


3 yorum:

  1. Cidal kavramının manasını bile bilmeyen yığınlar üretti sistem.
    Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Cidalı da bilir TÜRK müennesi de cengi de bilir çengiyide... Yüreğine Saglik mahmut ağabey buruk buruk okuyoruz sadece

    YanıtlaSil
  3. Cidalı da bilir TÜRK müennesi de cengi de bilir çengiyide... Yüreğine Saglik mahmut ağabey buruk buruk okuyoruz sadece

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...