“Cenâb-ı Hakk’ın öylesine
sırlı velî kulları vardır ki Cenâb-ı Rabbü-l Âlemiyn bunları: 1)
Muhabbetleriyle, 2) Zât’ına mahsûs libâsı’yla ve 3)
onlara lûtfettiği hakîkî ‘teslimiyet libasıyla’
beşerin basarından setretmiştir. Onlar ahali arasında dolaşırlar ama,
esrârlarının ancak pek azına âşinâ kılarlar. İşte Üsküdar’lı hâfız Eşref Ede
Efendi (H. 1292-1373/M. 1876-1954) de bu kabil sırlı zatlardan biri idi.”
Ahmed Yüksel Özemre
yukarıdaki paragrafla başlar kitabına ve anlatmaya. Kendisinin de tanıma
lütfuna eriştiği üç Üsküdarlıyı. Bu üç zat, Hafız Eşref Ede, İskele Camii imamı
Hafız Nafiz Uncu Efendi ve Bankacı Şevket Turgut Çulpan’dır.
Bizatihi tanık olduğu
konuşmalar, dostlukları kitabına derç etmiş olmasının yanında, adı geçen
Sırlı’larla ünsiyeti bulunan dostlarından da yardım alarak kitabını
tamamlamıştır.
Sırlılar’ın hayat tarzları,
olaylara bakışları, muhabbetleri, söyledikleri kelamlar… konularında çok
ayrıntılı bilgiler verir. Şiir lezzetinde anlatımı olan yazarın kitabını okumak
zevk veriyor. Türkçenin tadını almak isteyenlere tavsiye edilir.
Yine kitaptan yazarın
cümleleriyle aynen bir bölümü aktarmak isterim. Anlatılan konuyu belki 40 yıl
evvel duymuştum. İsabet, hem de teyit edilmiş oldu.
Buyurunuz;
“Müttefik devletlerin
İstanbul’u işgalinin akabinde, işgalden yakınmakta ve devletin bekası için
endîşelerini izhâr etmekte olan ihvânına Sabit efendi: ‘Hadi, hadi üzülmeyin! Biz o işi Selânik’li,
mâvi gözlü bir sarışına havale ettik. O bu işin üstesinden gelecek’
demiş.
Üsküdar Emetullah Gülnûş
Valide Sultan Camii (Yeni Cami)baş imamı ve geçen yüzyılın en büyük tâlik hat
ve ebrû üstâdı Necmeddin Okyay Hocaefendi’den (1883-1976) neşet eden ve bunu
teyid eden bir başka rivayeti de hocanın kıymetli talebesi Prof. Ali Alpaslan
nakletti: ‘Sabit Efendi bâzen Necmeddin Efendi’nin Toygar’daki evine uğrarmış.
1919 yılında bir gün gene bir ziyaretinde, Necmeddin Efendi: ‘Amca düşman dretnotları Dolmabahçe’nin
önünde. Ne olacak bu memleketin hali?’ diye sorunca
Hazret: ‘Sen merak etme! Ben bu defa
işimi mâvi gözlü bir Selanikli ile halledeceğim’
diye cevap vermiş. Necmeddin Hoca: ben bunu bir yerlerde söylersem, bana
gülerler mi acaba? Diye sorunca, Sabit Efendi buna celallenerek, Necmeddin
Efendi’ye: ‘Şimdiye kadar sen benim
yalan söylediğimi hiç gördün mü? Diye çıkışmış.”
(Üsküdar’ın Üç Sırlı’sı,
Ahmed Yüksel Özemre, Kubbealtı Y.E., Sh. 21-22)
Murat Alparslan Tekoğlu :
YanıtlaSilBu yazınıza üzülerek iştirak edemeyeceğim. Bu verdiğiniz örnekler "şeyh uçmaz, mürid uçurur" mealinde efsaneleştirilmiş şehir efsaneleri. Peygamberler dahi vahyedilenlerin dışında yarın başlarına ne geleceğini bilmez iken kendilerine "evliya" tanımlaması yapılan insanlara olağan üstü bir kısım haller yakıştırılarak bir manada Tanrılaştırılmalarını doğru bulmuyorum. Bu yaklaşım Kuran temelli değil tasavvufçuların zanni hissiyatlarından oluşan bir yorum. Şahsım adına böyle şeyi kabul etmem mümkün değildir.
Yüzde yüz sizinle aynı düşüncedeyim.
SilTC Abdurrahman Biçer :
YanıtlaSilAhmet Yüksel Özemre, ölmüşler üzerinden yürüyerek bir tevatüre imza atmış...
Hele Mustafa Kemal'in alet edilmesi beni çok şaşırtmış bulunmaktadır...
Keramet; farklı ve dayanaklarının lisan-ı harf ile ifade edilmesi mümkün olmayan bir kavram...
İmam-ı Rabbani Ahmet Faruk Serhendi hazretleri "Mektubat"ında şöyle ifade ediyor:
"...Öyle Evliyalar vardır ki bu dünyadan evliya olduklarının farkına varmadan öbür aleme göçüp giderler. Bir evliyanın evliya olduğunu ancak bir başka evliya anlayabilir. Bir kişi ben evliyayım diye ortaya çıkarsa bil ki o bir YALANCIDIR...""
Şimdi işbu kitabın yazarının kerametinden mi söz etmeliyiz?...
Evliya gerekli hallerde kendisine verilen icazet ile gerekeni yapar fakat ASLA yaptığı hakkında konuşmaz, konuştuğu takdirde HER ŞEYİ o anda kaybeder...
Evliya dışında keramet ehli olmadığına göre. Üsküdar'da meftun bulunan ve Padişahın ardından yürüdüğü "Kutbül Arifin" olan Aziz Mahmut Hüdai Hazretlerini bu işin neresinde değerlendireceğiz?...
Gözü olan Kur'an'ı açıp okusun da evliya olup olmadığını anlasın. Kur'an'da takva sahibi herkes Allah dostudur. Evliya inancı Yahudi Mişna'sındaki 36 erdemli inancının İslam'a sızmasından başka birşey değil. Kur'an evliya inancına geçit vermez, buna inananı da şirk ile iştigal eden olarak görür.
YanıtlaSil