8 Nisan 2013 Pazartesi

Emperyalizm



“Artık, herkes görmektedir ki, Doğu ve Güney-Doğu Anadolu’muz, milletlerarası rekabetlerin ve ihtirasların bir atlama taşı yapılmak istenmektedir. Çeşitli emperyalist güçler, stratejik değeri çok yüksek olan bu bölgemizde, ufak da olsa, bir tutunma noktası aramaktadırlar. Bu sebeple birçokları, ‘bölücü akımları’ ya destekleyerek veya bizzat organize ederek sahayı kontrol etmek istemektedirler.” (Ahmet Arvasi, Doğu Anadolu gerçeği, 14 seri makale)

İşte, yıllar önce söylenmiş, biz hala aynı şeyleri anlatmaya çalışıyoruz. Hala, PKK’nın dışarıdan yönlendirildiği, dış güçlerin tetikçiliğini yaptığı konularını bihakkın anlatabilmiş değiliz. Biz mi anlatamadık, anlattıklarımız mı anlamak istemediler? Her ikisi de denebilir. Karşının çok önemli bir üstünlüğü vardı. Sermayeye sahiplerdi. Sermayeye sahip olunca propagandanın etkili gücü medyaya da sahip olunacaktır. Biz bir anlatabildiysek, yüzlerce televizyon, bir-kaç yüz gazete, sayısız dergi, sayısı bilinemez internet medyası ile bizim birimize karşı milyonlarla cevap verdiler. Bu arada yaptıkları karalamalar, iftiralar, bilgi karartmaları izleyenlerde mutlak surette iz bıraktı. Onları bertaraf etmek için çırpınırken, kendilerine yeni propaganda alanları buldular. Biz hala kendimizi anlatmakla, kabul ettirmekle meşgulüz, fakat onlar neredeyse anayasamızı değiştirme aşamasına geldiler. Üstelik bir süre evvel yaptıkları anayasa maddeleri değişikliğinde bizden bildiklerimizi de yanlarına alarak. Sözümüz odur ki, bu kadar güçlüler.

Emperyalizm, artık kendi askeri ve silahları ile saldırmıyor. İşgal etmek istediği ülkelerde içeriden yandaşlar devşiriyor. O ülkenin milli ve manevi değerleri üzerinde yanlış bilgileri adamları aracılığı ile millete yayıyor. Milletin ortak aklı denen, toplu hafızaya kirli bilgiler girdikçe, millet evlatları arasında kavram kargaşası, anarşi, çatışma, muhalefet etme… Gibi kavga alanları yaratılıyor. Birbirlerini anlamak ve usulet ve suhuletle aralarındaki anlaşmazlığı çözümlemek yerine birbirlerini yiyorlar adeta. Karmaşa ortamı, emperyalizmin at koşturacağı verimli alanlardır. Bir tane asker sokmadan, bir tane kurşun atmadan, bizatihi o milletin kendi evlatları aracılığı ile hedeflerine ulaşmaktadırlar. Bundan daha büyük kurmay aklı olur mu?

Düşmanın bu hareketlerine karşılık biz ne yapıyoruz?

Türk kelimesini bir etnik yapının adıymış gibi kullanarak önümüze, Türkiye’nin, ‘Türk etnisitesinin tahakkümü altında olamadığını’, ‘bundan sonra da olamayacağını söylüyorlar’, hem de adlarının önünde kocaman Prof. yazan zevat. Başbakan’ın ağzından da duyduk, kendilerinin asimilasyon politikalarına karşı olduğunu. Yani, öz olarak; Türkler diğer etnisiteden insanları bugüne kadar asimile ettiler (etmeye çalıştılar,) biz buna karşıyız diyor zannınca.

Atatürk’ün dünyayı terk etmesinden sonra bazı hatalı uygulamalar olmuştur. Bunları savunacak halimiz yok. Sanki bugün benzer hatalar yapılmıyor mu? Hem de ileri demokratlar tarafından. Olabilir, fakat asla bizi bedbinliğe, karamsarlığa, çözülemez sorunlar içine itmemelidir. Hatayı yapan biz isek, çözümü bulacakta biziz.

Ne sosyologlar, ne de analiz geliştiren ileri demokratlar, Atatürk’ün; Türk’ünü asla anlamamışlar ve asla da anlamaya çalışmıyorlar. Öncelikle bırakın sosyal bir tespit olarak algılamayı. Sadece Atatürk’ün içinde Türk geçen cümlelerini alın ve üzerinde derin düşünün. Ne demek istiyor? Mesela dalga geçtiğiniz “Bir Türk Cihana Bedeldir” vecizesini alalım. Acaba sizin anladığınız ve sizi güldüren manada mı söylenilmiştir. Ve gerçekten bir Türk cihana bedel midir? Gözlerinizin büyüdüğünü, korkularınızın kalbinize vurduğunu duyar gibiyim. Böyle değilse üzerinize alınmayınız. Rahat olunuz. Türk affedicidir. En önemli vasfıdır Türk’ün affetmek, kin gütmemek, kıskanmamak, hırstan, hasetten, gıybetten uzak yaşamak. Böyle değil mi efendi, yine müstehzi tavrını sezer gibiyim. Böyle değilse biz o’na Türk demeyiz efendi bilesin. Unutmayasın Türk, affederek cihanı kuşatır. Böylece cihan ram olur Türk’ün önünde. Biz böyle anlarız bu büyük kelamı.

Hani etnisiteden eser var mı o vecizede? O yönde yorumlar yapanlar sizlersiniz. Her konuşmanızda, 36 adet etnik yapının ismini sayan herhalde sizlersiniz. Önce ayırmaktan ne amaçlıyorsunuz. Ayırdıktan sonra nasıl birleştireceksiniz. Yıllardır birlikte yaşayan ve akrabalık bağları olan bu insanları ayrıştırmak size ne kazandıracak? Siz durmadan etnik kökenlerinin isimlerini deklare ettikçe, onlar da kendilerinin buralardan olmadığını düşünmeye başlayacak, kabul edilmeyişlerini filan hafızalarına yerleştirerek ve Hafizan Allah onarılması zor yaralar açılacak ve bitirilmesi mümkün olmayan çatışmalar çıkacaktır. Vazgeçin, zaten başaramayacaksınız, vazgeçin bu yanlıştan. Birlikten, düzenden, teklikten, bütünlükten kimseye bir zarar gelmez. Vazgeçin Türk’e düşmanlıktan. Bakınız, yıllardır Türk kelimesi üzerinde yaptığınız düşmanlığa rağmen, sizleri baş üstünde taşıyanlar kimler? Hele bir düşünün.

Bu yazıda emperyalizm nerede diye soracak olanlar, lütfen yeniden okusunlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...