2 Nisan 2013 Salı

“Çarşafa Dolanmak”



Derin uykuların sonucudur, çarşaf nasıl olursa sarar, sarılır ve bir türlü çıkamazsın içinden. Derin uykuların sonucudur. Derin uyku ve rahata erememiş, suçluluk duygusu kasıp kavurmuş. Korku başında bela, gözler ve tüm alıcıları etrafta düşman, saldıracak birisini arar. Uyku devam etmektedir.

Huzur yoktur, huzurda değildir.

Huzursuzluğu hata yapmasına sebep olmakta, hata yaptıkça, yeni hatalarla o hatasını kapatmaya çalışmaktadır. Bu davranış tipinde özgürlükten bahsedemezsiniz. Bilakis tabi olduğu yanlış inanç sistemi ve asla kaybetmek istemediği ve kaybetmekten korktuğu statüleri. Artık psikoloji bilimlerinde incelenecek ve tahlilleri yapılacak bir halet-i ruhiye taşıyor üzerinde. Başkalarının fikirleri ve emirleri ile hareket etmek kolay değildir. Düşünme alanı bile bırakmazlar sana. Böyle olunca da, daima emir bekleyen bir halde, daima kendini kabul ettirmeye yönelik bekleme halinde olmak yorar bitirir insanı. “Gerçek benlikleriyle temas eden bireyler aile baskılarının yapay tortularından, sosyal rollerden, başkalarının beklentilerinden özgürleşen kişilerdir.” (Kemal Sayar, 02.03.2005, Zaman) Demek ki, çarşafa dolananlarda Sayar Hoca’nın anlattığı özgür bireyleri görmek mümkün olamayacaktır.

Vaktiyle hiç değer vermediği hatta inanmadığı bazı kavramları iman derecesinde sahiplenmeye başlarlar, demokrasi bunlardandır, demokrasi yetmez, ileri demokrasiye geçer, kendi ülkesinde ağzına almamaya gayret gösterdiği laiklik kavramını, Mısır’da önerir. Barışı, hürriyeti, kardeşliği öylesine kirletir ve küçültür ki, millet gözünde bir değeri kalmaz. Aslında bu kavramlar, kendisini bitiriş sonucu olacaktır. Belki de bilincindedir. Korkularından da korktuklarından, düşmanları ile işbirliği yapmaktan çekinmezler. Bir yandan kavga eder gibi bir görüntü verirken ve millete böyle algılatmayı başarırlar, diğer yandan millet geleceğini ipotek altına alacak ve geleceğinin adeta aleyhinde hukukunun yazıldığı zamanlarda, yazma işini düşmanına bırakmakta bir beis görmezler. 30 yıl savaştığı ve Türkiye’nin temeline dinamit koymuş kişinin fikirleri hazırlanmakta olan anayasa metninde vazgeçilmez değerde fikirler olarak millete angaje edilmeye çalışılır. Sahip oldukları medya gücü ile de bunu başarırlar(mak üzereler). Evet, maalesef, terör örgütü lideri katil, bugünlerde anayasamızı yazıyor ve iktidar gücünü elinde taşıyanlar da buna fırsat veriyorlar.

Doğru olarak bildiklerimiz, yanlış olarak bildiklerimizle karıştırılıp, büyük bir kafa karışıklığı yaratmayı başarmışlardır. An itibariyle neyin doğru, neyin yanlış olduğu bir birine karışmış durumdadır. Milletin kafası iyice karıştırılmıştır.

Bütün bunlar, ‘çarşafa dolanma’nın sonucudur. Ne yapacağını bilememek ve başkalarının fikirlerine intizar edenin halidir bu. İktidara, başkalarına verilen ödünlerle gelenlerin, içinden çıkamadıkları talepleri yerine getirme azimleri, efendilerine bile dil ısırtıyor olmalı. İnanılmaz olaylar ve gelişmeler imkânsız diye bildiklerimizin gündeme gelmesini sağlıyor. Çok mu cesurlar? Cesaret değil bu. Koltuklarını kaybetmemek üzere, kendilerine destek verenlere, verilen sözlerin yerine getirilmesinden ibaret olan çalışmalardır o kadar. Uykularının kaçması ise, zaman zaman yaptıkları işlerin hatalı olduğunu düşünmelerindendir. Vazgeçemiyorlar çünkü iktidar tatlı geliyor.

İktidarlarının devamı için Başkanlık sistemini öngörüyorlar. Terör örgütü için de önemli bir gelişme. Zira özerkliğe yol alacaklar. Yerinden yönetimle ana dille eğitime kavuşacaklar, kendi savunma örgütlerini kurarak, Zamanı gelince Türkiye’den toprak kopartmanın yolu kolaylaşacak.

Bunlar olurken; Terör örgütünün, kaçırıp elinde tuttuğu, Kaymakam Vekili, polis, askerlerin ‘tutanakla teslim’ töreni, Türk’ü derinden yaraladı. Kimse farkında değil, olanların doğal, normal gelişmelermiş gibi sevinç gösterileri yapıldı, hükümet yetkilileri de memnuniyetlerini bildirdiler. Hatta bazısı, “PKK’nın jest yaptığını” bile söyledi. Bu ne vurdumduymazlıktır, bu ne katılıktır? Biz, şehitlerimle varızdır. Nüfusumuzun içine şehitlerimizi de dâhil ederek vermek kadim geleneğimizdir. Biz inanırız ki, çünkü şehitler ölmez. Çünkü içimizde onlar yaşıyorlardır. Şehrin kaldırımlarında yürürken sert basmayız taşlara, bir şehidimiz incinmesin diye. Çünkü biliriz ki, onlar bizimle beraberdir. Çünkü biliriz ki, şehrin, vatanın koruyucusu hala onlardır. Hangi cür’etle PKK bize jest yapıyor ve bir bakan bunu dile getiriyor, ne günlere kaldık! Terör örgütüne silah bıraktırmaya çalıştıklarını zannediyorduk, Türk Ordusu silahlarını teslim etti adeta. Silah bırakan ordu oldu. Komutanları tutuklandı. En üst yetkili bile ‘komuta kademelerine tecrübeli komutan’ bulamamaktan yakındı, daha ne olsun.

PKK’nın jest yaptığını, söylerken yüzü kızarmayan cahil kişi, bilesin; yapılan ihanet şehitlerimize ve Türk’e yapılmıştır. Tamam, onlar sabırlıdırlar, fakat bir noktaya kadar. Bizden hatırlatması.

Gönül incinmiştir.

Sizleri gönlün sahibine havale ediyoruz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...