Derin uykuların sonucudur,
çarşaf nasıl olursa sarar, sarılır ve bir türlü çıkamazsın içinden. Derin
uykuların sonucudur. Derin uyku ve rahata erememiş, suçluluk duygusu kasıp
kavurmuş. Korku başında bela, gözler ve tüm alıcıları etrafta düşman, saldıracak
birisini arar. Uyku devam etmektedir.
Huzur yoktur, huzurda
değildir.
Huzursuzluğu hata yapmasına
sebep olmakta, hata yaptıkça, yeni hatalarla o hatasını kapatmaya
çalışmaktadır. Bu davranış tipinde özgürlükten bahsedemezsiniz. Bilakis tabi
olduğu yanlış inanç sistemi ve asla kaybetmek istemediği ve kaybetmekten
korktuğu statüleri. Artık psikoloji bilimlerinde incelenecek ve tahlilleri
yapılacak bir halet-i ruhiye taşıyor üzerinde. Başkalarının fikirleri ve
emirleri ile hareket etmek kolay değildir. Düşünme alanı bile bırakmazlar sana.
Böyle olunca da, daima emir bekleyen bir halde, daima kendini kabul ettirmeye
yönelik bekleme halinde olmak yorar bitirir insanı. “Gerçek benlikleriyle temas eden bireyler aile baskılarının yapay
tortularından, sosyal rollerden, başkalarının beklentilerinden özgürleşen
kişilerdir.” (Kemal Sayar, 02.03.2005, Zaman) Demek ki,
çarşafa dolananlarda Sayar Hoca’nın anlattığı özgür bireyleri görmek mümkün
olamayacaktır.
Vaktiyle hiç değer
vermediği hatta inanmadığı bazı kavramları iman derecesinde sahiplenmeye
başlarlar, demokrasi bunlardandır, demokrasi yetmez, ileri demokrasiye geçer,
kendi ülkesinde ağzına almamaya gayret gösterdiği laiklik kavramını, Mısır’da
önerir. Barışı, hürriyeti, kardeşliği öylesine kirletir ve küçültür ki, millet
gözünde bir değeri kalmaz. Aslında bu kavramlar, kendisini bitiriş sonucu
olacaktır. Belki de bilincindedir. Korkularından da korktuklarından, düşmanları
ile işbirliği yapmaktan çekinmezler. Bir yandan kavga eder gibi bir görüntü
verirken ve millete böyle algılatmayı başarırlar, diğer yandan millet
geleceğini ipotek altına alacak ve geleceğinin adeta aleyhinde hukukunun
yazıldığı zamanlarda, yazma işini düşmanına bırakmakta bir beis görmezler. 30
yıl savaştığı ve Türkiye’nin temeline dinamit koymuş kişinin fikirleri
hazırlanmakta olan anayasa metninde vazgeçilmez değerde fikirler olarak millete
angaje edilmeye çalışılır. Sahip oldukları medya gücü ile de bunu
başarırlar(mak üzereler). Evet, maalesef, terör örgütü lideri katil, bugünlerde
anayasamızı yazıyor ve iktidar gücünü elinde taşıyanlar da buna fırsat
veriyorlar.
Doğru olarak bildiklerimiz,
yanlış olarak bildiklerimizle karıştırılıp, büyük bir kafa karışıklığı
yaratmayı başarmışlardır. An itibariyle neyin doğru, neyin yanlış olduğu bir
birine karışmış durumdadır. Milletin kafası iyice karıştırılmıştır.
Bütün bunlar, ‘çarşafa
dolanma’nın sonucudur. Ne yapacağını bilememek ve başkalarının fikirlerine
intizar edenin halidir bu. İktidara, başkalarına verilen ödünlerle gelenlerin,
içinden çıkamadıkları talepleri yerine getirme azimleri, efendilerine bile dil
ısırtıyor olmalı. İnanılmaz olaylar ve gelişmeler imkânsız diye bildiklerimizin
gündeme gelmesini sağlıyor. Çok mu cesurlar? Cesaret değil bu. Koltuklarını
kaybetmemek üzere, kendilerine destek verenlere, verilen sözlerin yerine
getirilmesinden ibaret olan çalışmalardır o kadar. Uykularının kaçması ise,
zaman zaman yaptıkları işlerin hatalı olduğunu düşünmelerindendir.
Vazgeçemiyorlar çünkü iktidar tatlı geliyor.
İktidarlarının devamı için
Başkanlık sistemini öngörüyorlar. Terör örgütü için de önemli bir gelişme. Zira
özerkliğe yol alacaklar. Yerinden yönetimle ana dille eğitime kavuşacaklar,
kendi savunma örgütlerini kurarak, Zamanı gelince Türkiye’den toprak
kopartmanın yolu kolaylaşacak.
Bunlar olurken; Terör
örgütünün, kaçırıp elinde tuttuğu, Kaymakam Vekili, polis, askerlerin
‘tutanakla teslim’ töreni, Türk’ü derinden yaraladı. Kimse farkında değil,
olanların doğal, normal gelişmelermiş gibi sevinç gösterileri yapıldı, hükümet
yetkilileri de memnuniyetlerini bildirdiler. Hatta bazısı, “PKK’nın jest yaptığını”
bile söyledi. Bu ne vurdumduymazlıktır, bu ne katılıktır? Biz, şehitlerimle
varızdır. Nüfusumuzun içine şehitlerimizi de dâhil ederek vermek kadim
geleneğimizdir. Biz inanırız ki, çünkü şehitler ölmez. Çünkü içimizde onlar
yaşıyorlardır. Şehrin kaldırımlarında yürürken sert basmayız taşlara, bir
şehidimiz incinmesin diye. Çünkü biliriz ki, onlar bizimle beraberdir. Çünkü
biliriz ki, şehrin, vatanın koruyucusu hala onlardır. Hangi cür’etle PKK bize
jest yapıyor ve bir bakan bunu dile getiriyor, ne günlere kaldık! Terör
örgütüne silah bıraktırmaya çalıştıklarını zannediyorduk, Türk Ordusu
silahlarını teslim etti adeta. Silah bırakan ordu oldu. Komutanları tutuklandı.
En üst yetkili bile ‘komuta kademelerine tecrübeli komutan’ bulamamaktan
yakındı, daha ne olsun.
PKK’nın jest yaptığını,
söylerken yüzü kızarmayan cahil kişi, bilesin; yapılan ihanet şehitlerimize ve
Türk’e yapılmıştır. Tamam, onlar sabırlıdırlar, fakat bir noktaya kadar. Bizden
hatırlatması.
Gönül incinmiştir.
Sizleri gönlün sahibine
havale ediyoruz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder