Genel af konusunda bir soru
sorulmuş, cevap veriyor: “Böyle
bir şey yok, ben öteden beri ne diyorum. Genel af filan yok. Buna inanın. Hem,
ben diyorum ki, bir canı alan katili ben nasıl affederim. Onu ancak şehidin ailesi
affeder. Ben devlete karşı işlenen suçları ancak affedebilirim.”
Tam kelime kelime olmasa da konuşma bu mealde.
Zannediyor ki, bu millet
cahildir (aslında kendileri
cahil bıraktılar, bilerek ve isteyerek),yapılanları yorumlayamaz,
konuşulanları anlayamaz.
Af nedir?
Suç işleyen kişi üzerinde
suça dair herhangi bir işlem yapmamak, yaptırım ve/ya ceza uygulamamaktır.
Devlet ne iş yapar? Suç
işleyen kişiyi bulur, yargılar ve verilen cezayı infaz eder, bu işlere ait
düzeni kurar, sistemi çalıştırır. Yakalama, yargılama ve infaz işlerini, polis,
jandarma, ordu, istihbarat elemanları, Savcı-Hakim, adliye teşkilatı.. Gibi
araçlarla yapar.
Ne dediler? “Silahları bırakın, toprağa gömün, elinizi
kolunuzu sallayarak, Türkiye’den çıkın. Gerekirse biz size yardım edelim.”
Usta, bu cümleyi bana
tercüme eder misiniz?
Siz her ne kadar 45 Bin
kişinin hayatından sorumlusu iseniz de, Türkiye’yi terk ederseniz, size karşı
çıkartılan yakalama ve yargılama kararlarını uygulamayacağım. Gidebilirsiniz.
Yani, bu işlem, bu karar sizi af ediyorum demektir.
Af buyur? Anlamadım.
Ee.. Serbestsin demek af
ediyorum demek değil midir? Ben de onu söylüyorum işte. Affediyorum.
Hani, “benim buna yetkim yok”
demişti?
Canım orada öyle söyler,
burada böyle uygular, nasılsa bizler anlamayız. Ne de olsa cahil bırakılmış
nesilleriz.
Bir de şu “devlete karşı işlenen suçları
affedebiliriz” lafı var, o nasıl bir şey usta? Devlete
karşı işlenen suçların muhatabı millet, halk, insanlar değil mi? Yani, mesela
devlet kasasından 100 Lira çalan bir kişiyi affedebilir manası var, peki bu
para millete ait değil mi, ee.. Nasıl oluyor bu? Nasıl af ediyor bu suçluyu?
Öldüreni ben affedemem, diyor, ama malını çalan hırsızı affedebiliyor?
Kafa karışıklığı her
yanımızı sarmış durumda. Dini verileri uygulamaya geçirmek istediğini
anlıyoruz, ancak söyledikleri din değil. Onun zanlarında yaratılmış ve
geliştirilmiş, din zannettiği yalan, yanlış, hatalı, anlamsız kurallar. Devlet
malı milletin malıdır. Madem, ölümlü suçlarda kendinde af yetkisi bulmuyorsun,
milletin malına karşı işlenen suçlarda da af yetkisini millete bırakmalısın.
Senin mantığının sonucu buraya çıkar.
Yine de biz “af çıkarılmayacağına”
dair sözünü not edelim.
PKK sorunu ile
zihinlerimizi bağladılar. Başka bir şey düşünemez olduk. Sohbetlerimizin,
konuşmalarımızın, konferanslarımızın, yazılarımızın… Konusu hep PKK. Muhalefet
partilerinin de gündemleri hep bu. Binlerce sorunun içinden seçilip, öne
sürülen bu sorun hakkında konuşmaktan, diğerlerine fırsat bulamıyorlar. Bu
itibarla, iktidar yetkilileri, muhalefetin zayıf olduğunu açıktan açığa
söylemektedirler. İktidarın tespit ettiği gündemin peşinden koşmak ve laf
yetiştirmek, muhalefet partilerine güç kaybı yaşatmaktadır. Kamuoyu, iktidarın “Kürt sorunu, Kürt açılımı, kardeşlik
açılımı, süreç, barış, çözüm, demokrasi…” laflarını
öylesine büyüsüne kapılmış ki, muhalefetin bu konularda söylediklerinin hiçbir
tesiri yok. İktidardan başkalarının bu konularda laf edemeyeceğini
düşünüyorlar. Çünkü erk koltuklarında oturanların sahip oldukları medya gücü
ile böyle olduğuna inandırılmışlar. Ağzı ile kuş tutsa muhalefet, hiçbir işe
yaramaz.
“Çözümünüz nedir”? Diye soruyorlar. Bu
yanlış bir sorudur. Suçlayıcı bir söylemdir. Çözüm, devlet gücünü kullananlar
tarafından gündeme taşınır, destek verileceği kadar muhalefet tarafından
desteklenir, yanlış yerler eleştirilir. Nitekim muhalefetin yaptığı da budur.
Çözüm dedikleri zaman, MİT elemanlarına, orduya, polise, bakanlıklara, talimat
verecek konumda bulunmak lazım gelir. Bunun dışında ortaya sürülecek teoriler
lafta kalır. Bunu bilen iktidar yetkilileri köşeye sıkıştırmanın bir yolu
olarak “çözümünüz nedir” sorusunu
yöneltiyorlar. Bu tuzağa düşmemek gerekir.
Asıl olan; Durmaksızın
gündeme getirilen ve tartıştırılan PKK hakkında fikir üretmemek, bu konuda
iktidarın eleştirilmesini kâfi görmektir. Bazı çevrelerin, istediklerini
yaptırabilmeleri için bir öcü olarak PKK’yı gündemde tutmak istemektedirler. Her
taleplerinin gündeme getirilişinde PKK önümüze sürülmektedir ve hatta
şehirlerde çocuk yaştakiler bile kargaşa çıkarmak için kullanılmaktadır. Yok,
İmralı ziyaretiymiş, yok tutanakların sızdırılmasıymış… Gibi eylemlerle millete
korku salmak istemektedirler.
Bu oyuna gelinmemelidir ve
yapılması gereken;
PKK’yı gündemden uzak
tutmaktır.
Tuncay Altunezen :
YanıtlaSilHocam, bahsettiğiniz şekilde bir hükümet, basın vs. olsa zaten bu durumda olmazdık. Maalesef, millet vasfımızda kalmadı. Dediğinizi yapacak kimse yok.
Maksatları zaten, PKK/Kürtt, Kürt hakları diye diye yıldırıp "ne olursa olsun" noktasına bizi sürüklemekti, başardılar.