Güçlü olanın yanında
bulunmaktan zevk alırlar, güçlü olana ‘yalakalık’ etmekten gocunmazlar, güç
sahiplerinin yanında el pençe durmaktan imtina etmezler, kuvvetli onların
secdegahlarıdır. Korku asıl sebeptir. Korkaktırlar. Hatta kendi gölgelerinden
bile ürküntü duyarlar. Evhamlıdırlar. Şüphecidirler. Vehimleri sebebi ile
geceleri uyku girmez, kıvranırlar. Koruma ordusu bile onları korumaya kâfi
gelmez, her gün ordunun sayısını artırırlar. Güçlerinin zayıfladığını
hissetmeleri ile zayıf buldukları alanlara saldırıya geçmeleri bir olur. Zayıfa
saldırmaktan büyük zevk alırlar. Hücum ettikçe kuvvet kazandıklarını sanırlar.
Sinop; hayatın güzel,
insanların hoşgörülü, iklimin mutedil olduğu nadir olan illerimizdendir Sinop.
İnsanları hala “gölge
etme başka ihsan istemem” diyen yüreklilerdir.
BDP’li (PKK’lı) heyetin
Sinop ziyaretine sözü getirecektim. İyice, enine – boyuna ölçülmüş, planlanmış
bir ziyaret. Gidenlere bakınız. PKK havuzuna su taşıyan bu gafiller Kürt değil
(özellikle belirtiyorum) ama Kürtçülük yapmakta bir beis görmüyorlar. Bir
anlamda satılık devşirmeler. İyi seçilmişler. Hatta bu isimler vaktiyle PKK ile
kavgaya girdikleri bile biliniyor (80 öncesi, PKK onlara da saldırıyordu, arkadaşlarından
öldürülenler bile olduğunu hatırlıyorum). Sonradan ne olduysa PKK’lı olup
çıktılar. Kraldan fazla kralcı denen tipler. Kürt olmayan bu Kürt muhiplerini
Sinop’a yolladılar, Kürdistan’ın anlatımı için. Kendi halinde, kimsenin
iyisinde kötüsünde olmayan Sinop halkı protesto ettiler bu gafilleri. Buraya
kadarı bilinenlerin tekrarı. (Aslında, nabız yoklama aşamasıydı, neleri nasıl
yaparız yoklaması.)
Ne olduysa hükümet, iktidar
partisi yetkilileri hep bir ağızdan Sinop’ta provakasyon olduğunu anlattılar,
demeç verdiler. Hatta başbakan grup toplantısında CHP ve MHP’lilerin saldıran
grup içinde olduğunu, provake edenlerin bunlar olduğunu anlattı.
(İstihbaratımız ne kadar hızlı çalışıyor!) üzerinde durmak istediğimiz husus
budur. Yetkililerin bir ağızdan provakasyon olduğunu belirtmeleri.
Hatırlıyoruz, benzer bir
husus İstanbul’da Galatasaray Stadı’nın açılışında yaşanmıştı. Başbakan ve
diğerleri ıslıklanmışlardı. Hemen bu olayın üzerine “provakasyon” dediler.
Değildi, o anda kendiliğinden oluşan, bir birinden etkilenen insanların
ıslıklamalarıydı hepsi bu. Böyle değerlendirmediler. Örgütlü olduğunu, provake
edenin bulunduğunu anlattılar. Neden? Çünkü kendiliğinden meydana gelen
olayların önlenmesi zordur. Örgüt işi ise, örgüt yetkilisini, sorumlusunu bulursun
yargı önüne çıkartırsın olur biter. Halkın, hiçbir iradeye bağlı olmaksızın
meydana getirdiği olaylarda ise fail bulmak mümkün değildir. (nitekim stat
açılışındaki olaylar hakkında suçlu bulunamamıştır. Çünkü herkes iştirak
etmiştir) işte korktukları durum budur. Halkın küçük bir kıvılcımla harekete
geçmesinden korkuyorlar. Ki, aslında Hakk’lılardır. Ama şu anlaşılmış olmalıdır
ki, balonda basınç aşırı miktara ulaşmıştır.
Povake eden kim?
“Has..tirin” lafını unuttuk mu, “Meşenin dalları..”nı unuttuk mu, “Kürdistan’ın
sınırları belirlendi” sözünü unuttuk mu, “Kürtlerin sayımı yapıldı” nutkunu
unuttuk mu, polisin dövülmesini, askerin kurşunlanmasını, tuzakları, bombaları,
45000 kayıp canı… Unuttuk mu? Ha, gerçekten milletin unuttuğunu mu
sanıyorsunuz. Bunlar provakasyon olmayacak ve bu lafları edenler, vatanın bir
bölümünü parçalamak isteyenler serbestçe zehirlerini saçmak için ülkenin bir
bölgesine gidecekler, gerçek provakasyonu yapacaklar bunlar görülmeyecek ve
onları protesto edenler hain ilan edilecek. Provake edildiklerini
söyleyeceksiniz öyle mi? İşte korktuğunuz başınıza geldi. Balon patladı
patlayacak değimiz noktada hiçbir olayın patlak vermesinin mümkün görülmediği
Sinop ilinde bunlar yaşandı.
Sinop’a giden BDP’liler hiç
anlamsız bir ismi, belediye başkanını ortaya attılar. Asıl provakasyon buydu.
Hele ki, başkan bir açıklama yaparak doğruyu anlattı. Bunun üzerine gerçek
provakatör BDP’li milletvekilleri özür dilemek zorunda kaldılar. Başbakan ise
bunları görmezden gelerek MHP’lileri ve CHP’lileri suçlamakta devam ediyordu. Olayların
içinde bu parti mensuplarının bulunduğunu söylemesi, bu partilerin
provakasyonun içinde olduğunu belirtmesi hatalıdır. Çünkü bu bir halk
hareketidir ve o kalabalığın içinde kendi partisine mensuplarında olması muhtemeldir.
Bu kelimeyi seçerek
konuşuyorlar. Halkın ayaklanmasından korkuyorlar. Korkularından sebep,
vehimlerinden sebep zafiyetleri ortaya çıkıyor. Zaaf her yanlarını sarmış. Korkularının
sebebi nedir? Yönetme makamını kaybetmek en büyük korkuları. Son on yıl içinde
iktidarlarının temellerini tahkim çalışmaları bitti bitecek derken, halk
ayaklanmasına varacak bir kalkışma işlerini yarıda bırakacaktır. Bu itibarla,
bir suçlu bulup ‘olayları yapan’ olarak kamuoyuna dikte edeceklerdir, yapılan
budur. Böylece halkın biriken, patlamak üzere olan gazını da boşaltacaklardır.
Korkularıyla, milleti de korkutmak asıl başarmak istedikleridir.
Ali Gülabi ‘Kalem’ şiirinde
“Cahilin elinde korkunç
silahsın” der. Cahil danışmanlar, cahil dinleyiciler, diskurcu
da cahil olunca, o korkunç silah milletin can evine dönüyor. Sessiz çoğunluktan
konuşmamaları, eylem yapmamaları istenmektedir. Tespitimiz odur ki,
başaramayacaklar.
Madem tüm yetkililer bir
ağızdan kışkırtıcılık olduğunu söylüyorsunuz, bulun provakatörü ve çıkarın hâkim
önüne.
Bir iki söz de, Sinop
olaylarının ‘Türk sorunu’
olduğunu söyleyen gafillere söylemeliyiz. Türk’ü kim sorun olarak görüyorsa,
bir gün başına Türk bombası patlayacak demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder