Bahr-ı Harabe, beklenen
kitabını yayınladı. Okunmak için değil bu kitap. Her sayfası, her cümlesi ve
hatta her kelimesi üzerinde uzun düşüncelere dalınması, yeni manalara
ulaşılması için. Zaten, kitabını açık yayıncılar aracığı ile basıp her yana
dağıtımını yaptırmış değil, sınırlı sayıda bastırarak, dostlara, isteyenlere
kargo ile göndermek yolu ile dağıtılıyor. Kitapçıların tereklerinde bulunsa
alıcısı çıkmaz. Geçenlerde Yunus’un bir şiirinden hareketle söylenilmişti,
sırasıdır yazalım: “Satarım
canımı alan bulunmaz”. İşte bu manadandır.
Kitabı tanıtmak üzere
başladık, ancak tanıtılacak gibi değil. Bu itibarla kolay bir yolu tercih
ederek, kitaptan “Bismillah” başlığı altında yazılanları olduğu gibi aktarmak
ve okuyucunun kendi yorumuna bırakmak en iyisi.
“B-İSMİ-İL-LA-H
B:
Zahirde ve batında, âlemleri
yaratanın sınırsız ve sayısız noktalarından sadece tek bir noktasında, bir
anlık an da olmuş bitmiş hayali (insan ve evren). Yani “O”nun suretinden
yaratılmış olan “Ben”. Ben’i işaret eden “b” harfinin sırrı ile başlarım.
İSMİ:
İşaret edilen, isim edilen,
sıfat olan… O hayali bir anda olup bitiren Allah ismi ile işaret edilen zat
(HU) ile başlarım.
AL.
Her zerrenin mevcudiyetinde
batında ve zahirde ver olan. Her şeyde varlığı bilinen Allah. Vücud-u mutlak
ile başlarım…
LA:
Her şeyde varlığı bilinen
fakat hiçbir şeyde görünmeyen. Fakat fark edilen Allah’ın zatı (HU) Gayb-ı
Mutlak. Hiçlik durumu, yok olan, âmâda olan mücerret varlık ile kullanılan bir
varlık olarak hiçliğim ile başlarım…
H:
“HU” adı ile zat’ı işaret
edilen varlık = ‘Allah’ın Zat’ı” (Gayb-ı Mutlak, HU) ile başlarım…
Yani: Bismillah;
Sınırsız sayıdaki hayalleri
“O”nun tek tek nokta hayalleridir. Ve o “AN” hayal eder “KÛN” ol emri ile
oluşur ve yine o “AN” biter. İşte her şey o “an” da dır. İnsan için “an”
milyarlarca yıl olmasına rağmen, Allah için ise o anda olmuş bitmiş bir
hayaldir.
Kaderin değişmez olduğunun
bilimsel açıklaması da burada gizlidir. Her şey “an”da gerçekleştiği için kader
değişmez. Şimdi nasıl yaptığını biz de hayal edelim naçizane; elbet ki, onun
zatına ve yaptıklarına akıl ve fikir ermez. Ancak biz de algıladığımız sınıra
kadar izin verebilir ki “O” asla tam anlamı ile algılanamaz.
O ki, sonsuz evvel’den
sonsuz ahir’e uzanan bir ELİF’tir. Elif’teki sonsuz noktalardan bir noktada ve
bir an’da batın ve zahirde manası ile var olur. O ki, zamanı ve mekânı olmayan,
karanlığı veya aydınlığı olmayan, boşluk veya doluluktan münezzeh olandır. O
ki, selueti olmayan, fakat hayal edilen her şeyin anlamı ve manasında özünde
var olan, algılanan veya algılanamayan tüm külliyesi ile tek olarak işaret
edilen, bir nesnenin veya bir hayalin bile onun külliyesi içinde yaşanan,
varlığı görünen ve görünmeyen her zerreden ayrı tutulmadan tek olandır. O ki,
algılanan varlıktan öte, manası ile var olup, aslı hiçliğe ermiş ve zat’ı HU
olan, “Allah” ismi ile işaret edilen, her şeyi alan ve sahip olan “mana”, “B”
deki noktanın ismi ile anlık muradı sonucu her şeyi halk eden “Allah’ın
Zatı’dır”…
Şimdi açıklamaları hayal
edelim:
1-) Noktalar; Zat’ın hayal
gücünün tümü. Sınırsız sayıda ve her an da hayal edip yarattığı âlemler.
2-) Bir nokta; Bu sınırsız,
boyutsuz, akıl ile algılanamayacak sınırdaki noktalardan sadece bir tanesi,
zerreciği=yani bilinen evren zerrecik; hayat olarak algıladığımız an, yani
bilinen tarihe ve insan algısına göre, iki yaz milyar yıl geçmişten 2012 yılına
kadar geçen süre; Yani Allah’ın hayalindeki bir “an”.
Olmuş bitmiş bir an ve
bilinmeyen sayısız çoklukta olup biten, içinde bulunmadığımız anlar. Başka
âlemler, başka iki yüz milyar yıllar, başka yaratıklar, akıl ile algılanamayacak
boyutta başka yaşam şekilleri, işte Allah’ın her an içinde hayal ettiği âlem.
Bizim yaşadığımız âlem ise bir tanesi. Bu bir tanenin içinde ise insanlık
ilminin bulabildiği; iki yüz milyar yıl, sonsuz iç içe evrenler, kara delikler,
katrilyonlarca sonsuz sayıda galaksiler var. Bir de hala bilemediklerimiz? O
bir “mana” ve “hayal gücü”. Bizler ise, o hayal gücünün yarattığı madde âlemi.
Enerjiden (hayalden) maddeye dönüşmüş halimiz. Mana olan “O” olduğuna göre
bizler de “O” mananın kurduğu hayalleriz. Aslında madde diye bir şey yok,
gördüklerimiz bize madde gibi görünse de beynimizin algılama şeklidir bu.
Aslında tamamen hayal ortamındayız. “O” senin içinde, sen de “O”nun içindesin. Ne
ondan ayrı ne de tamamen “O”sun. Allah’ın manasında “sen” ve “O” diye ikilem
olmayacağına göre, aklına gelen veya gelmeyen her zerre ile beraber, biri bile
eksik olmadan tamamı ile tek = Allah.”
Besmele bölümü bu kadar.
Zevk etmeniz için bu bölümü tercih ettim. Tercih bize aittir. Manayı
içselleştirme, anlamlandırma ve zevk etme ise size ait olsun.
Kitabı nasıl buluruz diye
soracak olanlar için açıklama:
Arayan Bulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder