5 Ağustos 2011 Cuma

Kurtlar Sofrasında Oyunlar


 "Eskiden muhtıra veriyorlardı, şimdi istifa veriyorlar”, “1. Cumhuriyetin sonu”, “güle güle”, “Karpuz kesecektik..”, “Çok iyi oldu”, “TSK Erdoğan’a teslim oldu”, “Albaylıktan sonra siyasi irade atamalıdır”,

Dalga geçiyorlar, küçümsüyorlar, ezerek konuşuyor-yazıyorlar, dikkate almıyorlar, yok var sayıyorlar, önemsemiyorlar… neden? Çünkü yüzde elli oy aldılar. Büyükleniyorlar. Bu durum başkanlarının konuşmalarında, tavırlarında gördüklerini taklitten ibarettir. Seyrediyorlar, ne görüyorlarsa onu yapıyorlar. Bu bir hastalık belirtisidir. Hemde sirayet katsayısı oldukça yüksek bir hastalık, ışık hızında yayılan mikrobik bir hastalık. Sosyal bilimciler, psikiyatrlar, fizikçiler, matematikçilerden ve halk heyetinden müteşekkil bir komisyonun muayenesinden geçmeleri gerekmektedir. Bizden söylemesi. Maazallah tedavisi imkânsız bir duruma girerlerse zararı tüm millet tarafından çekilebilir. Şimdiden tedbir alınmalıdır.

Ne insanları tanıyorlar, ne bürokrasiyi. Şu söze bakın; “Askerin Albay’lığa kadarki atama ve terfileri TSK’nın iç işlerinin işleyişi doğrultusunda yapılsın. Fakat Albay’lıktan sonraki atama ve terfileri siyasi irade tarafından yapılmalıdır.”(yandaş tesmiye edilenlerin tamamı bugünlerde bu sözü dillendiriyorlar) Bu cümleye ilaveten: “asker kışlasına çekilsin, siyasete karışmasın”. Diyorlar. Nasıl olacak bu? Hem Albay’lıktan sonraki komuta kademelerini siyaset dolduracak, hemde bu kişiler siyasetle ilgilenmeyecek! Nasıl olacak bu? Hiç düşündünüz mü? Önerilen şey, TSK’nın tamamen siyasileşmesi yolunu açacaktır. Bizler gördük, sıradan bir odacının tayini için bir-kaç milletvekilinin dolaştığını, defalarca telefonlar ettiğini. Ki, generallerin arkasına siyasileri almayacağını kimse garanti edemez. Hatta Binbaşı’lık çağlarından itibaren siyasi güç aranmaya başlanılacaktır. Alın size kaos. Bütün olanlardan, konuşulanları değerlendirdiğimde, kendilerine verilen bilgileri, kulaklarına fısıldanan verileri TV’lerde anlatıyorlar, yazılarında ve konuşmalarında gündeme getiriyorlar, o kadar.

Bakın Mümtaz’er Türköne isimli Profesör ünvanlı kişi bu durumu nasıl açık etti. 02.08.2011 tarihli CNNTÜRK ‘teki programda. “Ben kitapta okudum, ABD Sayıştay’ı askerin talep ettiği bir alımı incelemiş ve uygun ve elzem olmadığı kanısına vararak reddetmiştir. Şimdi bu Türkiye’de mümkün müdür? ABD’de ret ediliyor.” Neymiş? Bir kitap vermişler eline, okumuş, bize enjekte ediyor. Ne ABD Sayıştay’ını ne Türkiye Sayıştay’ını tanıyor. Hatta Türkiye Sayıştay’ının yıllardır bu günkü Hükumet’in biatçıları tarafından yönetildiğini, Sayıştay’ın inceleme ve denetleme kabiliyetini yitirdiğini de bilmiyor. Sonra başka bir kitap vermişler, diyor ki; “Bütün generaller aptaldır”. Verdikleri kitapta böyle yazıyormuş ve bize zehrini kusuyor. Lafı Kürt ‘sorunu’na getirerek; ”eskiden Kürtler devlet dendiği zaman askeri anlarlardı, şimdi AKP yi anlıyorlar. Bunun bir fırsat olduğunu ve AKP’nin çözeceğini..” anlatıp veya ‘ötüp’ duruyor. Mehmet Altan’da; “Ben bu siyaseti bunun için sevmiyorum” dedi ya, gençliğin tabiri ile koptum vallahi. Tabi ya, hiç siyaset yapmaz, yazmaz, konuşmaz. Ne olgunluk, Erdoğan bunlara mı güveniyor?

Türk Silahlı Kuvvetleri veya Türk Ordusu’nun komuta kademesi temel midir, çatı mıdır? Bu tür konuları patavazsızca ortaya atanların, Cevaplanması gereken bir sorudur. Bize göre komuta kademesi TEMEL’dir, Öyle her önüne gelenin dokunamayacağı, üzerinde oynama yapamayacağı bir temel.

Elbette TSK yurt savunması için her türlü tedbiri alacaktır. Elbette TSK siyasetin dışında kalacaktır. Elbette TSK ve kurmayları dünyanın en iyi eğitimini alarak en üst düzey subaylarla donatılacaktır. Elbette TSK dünyanın en iyi silahları ile teçhiz edilecektir. Hiç bir beis yok. Hiç bir soru yok.

Tam da bu noktada TSK komuta kademesine de tarihin içinden gelen bir sözümüz olsun;

“Efendiler, maddi ve bilhassa manevi çöküş, korku ile… acz ile başlar.

Âciz ve korkak insanlar herhangi bir felâket karşısında, milletin de uyuşukluğa düşmesine ve çekingen bir hale gelmesine sebep olurlar. Âciz ve teredütte o kadar ileri giderler ki, adeta kendi kendilerine hakaret, ederler. Derler ki, biz adam değiliz ve olamayız! Kendi kendimize adam olmamıza imkan yoktur. Biz, kayıtsız şartsız, varlığımızı bir yabancıya teslim edelim. Balkan savaşından sonra milletin, bilhassa ordunun başında bulunanlar da, başka tarzda ve fakat aynı zihniyeti takip etmişlerdir.

Türkiye’yi, böyle yanlış yollarda çökme ve yok olma vadisine sürükleyenlerin elinden kurtarmak lazımdır. Bunun için, bulunmuş bir hakikat vardır, ona uyacağız. O hakikat şudur: Türkiye’nin düşünen kafalarına büsbütün yeni bir iman aşılamak… bütün millete taptaze bir ruh vermek.”

(Nutuk: Kültür Bakanlığı, 1000 temel eser,cilt 2, sh. 237)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...