13 Ocak 2014 Pazartesi

Ümmet, İslamcılık ve Günümüz Tartışmaları-VII

Özet ve çözüm:

‘İslamcı’ kelimesi söylenildiği vakit, bizler karşımızda Müslüman birisini gördüğümüzü ve onun tavır ve davranışlarının İslam’dan mülhem olduğunu, ahlak anlayışının Kuran’ı Kerim’e dayandığını, tefsirlerinin hadislerle anlatıldığını anlarız. Hayır, anlatılmak istenen bunlar değildir. Devlet kademelerine gelerek, sistemi kendi arzuladıkları gibi değiştirme, istedikleri şekle sokma gayretlerini, cümlelerinin içine ayetler, hadisler ve geçmişte yaşamış büyük insanların sözlerini sıkıştırarak propaganda yapmalarından başka bir şey ifade etmemektedir. Propaganda ise, dinleyicilerin (halkın) kandırılması, ikna edilmesidir.

Öteden beri, bu tür politikaların güdücülerinin, dış merkezlerle yakın irtibatları, uygulamak istedikleri politikaları birlikte belirledikleri çoğu gazete, dergi ve kitaplarda anlatılmıştır. Hatta iktidardaki partinin tüzüğünün Amerika’daki bir düşünce kuruluşundan gönderildiği ve olduğu gibi kayıtlara geçirildiği defalarca yazılmıştır. Bu demek oluyor ki, kendi başlarına düşünme yetileri noksandır. Proje üretimleri yoktur. Mutlak surette dışarıdan birilerinin fikirleri ile hareket ederler.

Osmanlı İmparatorluğu’nun hayatiyetini tamamlaması ve tarihteki yerini alması için, dış dünya tarafından çok değişik projeler üretilmiştir. İmparatorluk içinde yaşayan farklı etnik yapıları, farklı mezhepleri, farklı dinleri kaşıyarak Osmanlı’ya düşman yaparak, karşı savaştırmışlardır. Ayrıca aynı din mensuplarını, Müslümanları da modern ve ilmi gelişmelere karşı olarak eğitmek ve kendi istedikleri din yorumlarının dışına çıkmamalarını sağlamak üzere, özellikle adına İslamcı diyerek, (Mısır’da da Müslüman Kardeşler) kuru, ham ve softa din uygulayıcıları olarak yetiştirilmişlerdir. Bu işlemler kendi ülkemizde ve kendi insanlarımızı kullanarak yapmışlardır. Para desteği, mekan desteği, hoca desteği, matbuat desteği gibi desteklemelerle avuçlarının içine almışlardır.

Bu işlemlerin en başında İngiltere Devleti vardır. Ülkemizde yetiştirdikleri yetmezmiş gibi, buralarda başarılı olanlarını alıp kendi ülkelerine götürmüşler (tüm dünya da bu uygulamayı yapmaktadırlar) oralardaki üniversitelerde gelişim ve eğitimlerini tamamlamışlar, kendilerine muti insanları mezuniyetlerinden sonra ülkelerine göndermişler ve özellikle devlet kademelerinde üst düzey görevlere kadar gelmelerine desteklerini esirgememişlerdir. Politikacılarımızın ikide bir yurt dışına çıkarak, çeşitli düşünce kuruluşlarında konferans, toplantı, yemek adı altında yaptıkları görüşmelere dikkat çekmek isteriz. Ki, bu tür seyahatlerden sonra Türkiye’ye döndüklerinde hiç akıllarında olmayan işleri yapmaya girişmeleri de enteresan örneklerdendir.

Önemli özelliklerini not edelim: 1. Gösteriş Müslümanıdırlar, kuru softalık hastalığına yakalanmışlardır. 2. Amaçlarına ulaşmak için ‘papaz elbisesi’ bile giyerler. 3. İlimin ne söylediği değil, kendilerinin ne düşündüğü önemlidir. 4. Bugün söylediklerini yarın yalanlayabilirler. 5. Kendilerini çok bilmişler sınıfına, karşıyı cahiller sınıfına koyarak konuşurlar. 6. Daima tahakküm eder vaziyettedirler, karşıyı küçümserler, aşağılarlar. 7. Tarihe düşmanlık gösterilerini güçlü oldukları zamanlarda rahat yaparlar, sair zamanlarda tırsarlar, korkaktırlar. 8. Cumhuriyet, Atatürk ve Türk düşmanıdırlar, bu hususiyetlerini dergilerinde, gazetelerinde, konferanslarında çaktırmadan özel kelime ve cümlelerle dinleyiciye, okuyucuya şırıngalarlar, mesela ‘90 yıldır’ diye başlayan cümleleri bu kabildendir. 9. Yardımsever görünseler de, ettikleri yardımlardan daha fazlasını kendi hanelerine yazmakta beis görmezler. 10. Daha dün parası olmadığı için evlatlarını arkadaşlarının parasıyla okutan birileri, bugün milyonlarca dolarlık emval sahibi olursa hiç sesini çıkartmazlar, ne de olsa bizim adam derler.

Uzatılabilir, daha gerek yok.

Onlar da bizim insanımız.

Doğru yola gelmeleri için duacıyız.

***

Bu çalışmamızı yaparken Facebook sayfamıza bir dostumuzun mesajı düştü, ayniyle buraya almanın bir zararı olmasa gerek:

“Irkçı Arap milliyetçiliği Muaviye döneminde öyle şahlandı ki;
Arap medeniyeti İslam medeniyeti olarak yutturuldu saf Müslüman Türk alemine… ve 1400 yıldır, Arapların örfleri Türk örf ve geleneğini örtmek için çaba harcandı… şu an kökten dinci dediğimiz kesimin tüm örf ve adet, kılık ve kuşamları net olarak Arap milliyetçiliğinin İslam medeniyeti haline getirilmesinin sonuçlarıdır…
Öz olan Türk medeniyetinin İslam’ıdır…
Uyan ey Türk, İslam senin örfünü adetini yazar durur, seni anlatır, senin hallerini işaret eder, Arapların değil…
Uyan derin uykudan…”
(Bahr-ı Harabe)
(Bitti)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...