Bazen, anlayabilmek için
parçalara ayırmak iyi bir yoldur. Parçalayıcının usta olması kaydıyla. Aslında
tehlikeli bir yoldur, girişim tehlikeyi işaret eder. Cesaret ve sadakatle
çalışılır ve azimle sonuca ulaşılmak hedeflenirse, korkulacak bir durum da
yoktur. Kendine güven önem arz eder bu durumda. Aslında kendine güven denen
aldatıcı durum, hülyaların ötesine geçebilmişse, gerçekten üzerinde ilmi
çalışmalar yapılmış, atölye çalışmaları üstüne ilave edilmişse gerçekten
korkulacak bir şey yoktur diyebiliriz. O halde önümüzde bir yol var, o da aklın
yoludur, ilmin yoludur. Buyurun birlikte parçalara ayıralım ve inceleyelim.
Parça: Bütünün tüm
özelliklerini üstünde barındıran, aslında bütünün özetidir.
Parçaya baktığımızda
bütünü, bütünü bütünüyle görebildiğimizde parçanın her halini idrak etmek
mümkündür.
Diyebiliriz ki, parça
eşittir bütün.
Bütün ayniyle parça.
Peki, kavga nerede, nereden
çıkıyor?
Aslında kavga yok. Sebep
olanlar var. Bütünün istediği kavgaya sebep olanları ayırmak bir bir, parçanın
istediği kavga gibi görünen tarafların törpülenmesi bir bir.
Sebepler: 1) Bir başkası,
aslında karıştıran bütüne dahil olmak isteyebilir (bu konu araştırmalar ve
tartışmalar ister). 2) Parça muamelesi sıkıntı vermiş olabilir. 3) Bütün, bazı
parçaları hakkında düşünmeyi unutmuş olabilir. 4) Parça, artık başka bir
bütünün elemanı olmayı arzu edebilir bir hal almıştır. 5) Bütün, Bütünlüğünü
unutmuş olabilir. Kafası karışıktır. Mazur görülemese de bir hastalığın
başladığı, ancak hastalığın tüm vücudu kaplamadığı bilinmektedir.
Parçanın bütünden kopup,
kendi ayakları üstünde durmak isteği pompalanınca, bir heyecanla sarılır
ayrılma macerasına. Bu noktada korku vardır. İsteklerini kontrol etme iradesi
vardır. Zira kanser tüm vücudu sarmamıştır daha.
Bütünün bildiği bir şey
vardır. Parçayı atarsa, çok geçmeyecek parça geri dönüp özür dileyecek ve
eskisi olmaya azmedecektir. Hatırlıyorum, bir Profesörümüz (*) bu ayrılığın
ancak 80 yıl sürebileceğini öngörmüştü. Süre sonunda parçanın kendisi,
kendiliğinden yeniden bütüne dahil olma isteğini bildirecektir. Bütün, bunu
deneyebilir mi? evet deneyebilir. Deneme süresinde ise gözleri parçanın üstünde
olacaktır. Yad’dan, düşmandan, hainlerden, oralarda gözleri olanlardan korumak
yine bütüne düşecektir. Bir olan işi ikiye çıkacaktır. Bu sebeple istemez
bütün, parçayı atmayı. Ama bıçak kemiğe dayanınca da yapılacak bir şey
kalmamıştır diyebilir. Bu onun Hakk’ıdır.
Parça, parçalanmanın
sonucudur.
Parçalanma, ne kadar
sevimsiz bir kelime. Birlik-beraberlik, bütünlük dururken ne diye parça, parça
olup, miniklerle uğraşmalı ki?
İlim dünyası “Tanrı
Parçacığı”nın peşine düşmüş, onu anlamaya çalışırken, bizim uğraştığımız konuya
bakın!
(*) Prof. Metin Boşnak,
Abdullah Alagöz:
YanıtlaSilPozitif bilimler bütünü değil sınırları belirlenmiş konuları inceler.Bazen parçaların toplamı bütüne eşit olmayabiliyor. Aklın, bilimin ve sağlıklı bir yöntemin bütün olumsuzluklara rağmen hedefe varmamızı kolaylaştırabilir inancındayım. Dilinize sağlık.
Nidai Seven:
YanıtlaSilParça parça oldu yürekler. Parçalanan yürekler Çin malı ile ikame edildiler.Yüreğin sevdasına adapte olamadılar.
Harun Meral :
YanıtlaSilMetin hoca, mükemmel bir bakış açısı sunmuş. Parça muamelesi bazen sıkıntı verir.
Ayrıca, parçalara ayırarak sağlıklı bütün oluşturmak için maharet gerekir, ehliyet gerekir. Neşteri kullanan bir kabzımal olursa, ayrılan parçalar kanar ve acı duyar, belki de bir daha bütüne monte olamayacak kadar deforme olur. Ama neşteri kullanma liyakatine sahip birsi ise o, korkma teslim et kendini
Ali Cenap Ertay:
YanıtlaSilYalnız bütünü parçalara ayıran,tekrar toplamaya iş gelince parça arttırmasa....
Ali Yüceveli:
YanıtlaSilALT ALTA, ÜST ÜSTE GELEN DÖRT TANE BİRİN TOPLAMI DÖRTTÜR. Nokta ve virgül hükmendeki unsurlar kaldırılınca YAN YANA GELEN, OMUZ OMUZA GELEN DÖRT TANE BİRİN OKUNUŞU BİNYÜZ ON BİR DİR
Metin Sertbaş :
YanıtlaSilAnaliz böyle yapılır. ve öncesinde analiz tekniği böyle anlatılır. Üstad teşekkürler.