Sık sık karşılaşırım okunan
kitaplarla ilgili tartışmalara. Neleri
okumalıyız, nasıl okumalıyız. Okurken not almalı mıyız, yeni karşılaştığımız
bir tespit veya teklif halinde dönüp o konuyu araştırmalı mıyız?
Her kesin kendine has bir
okuma tarzı vardır. Bu zaman içinde kendiliğinden gelişir ve oturur. İmkânı yok
ki birisinin önerisiyle, dayatmasıyla değiştirilebilsin.
Görebildiğim kadarıyla, (genel
olarak) kitap tercihi genel olarak reklamların mesajlarının algılanmasıyla
oluşuyor. Kafasındaki oluşan probleme çözüm aramaktan ziyade, televizyonlarda
kitap tanıtımı saatlerine denk gelinmişse, sunucunun heyecanla gösterdiği
kitaba yöneliş veya marketlere kadar inmiş kitap raflarının cazibesi kitabı
satın almaya yönlendiriyor. Sonra okunur mu, atılır mı bilinmez. Eğer amaç
sadece kitabın satın alınması ise diyeceğimiz olamaz. Bu yayınevinin amacı
olabilir. Tabiî ki ticari gayesi de vardır yayınevinin, okuyucuyu pek de
ilgilendirmeyen.
Kitap, tanımlanmış bir
probleme cevap olacak veya musluğundan şerbet akan çeşmenin tadını, lezzetini,
zevkini verecek. Şartlar sağlanmamışsa bırakırım kitabı. Sonuna kadar okuyamam.
Üslupta mühimdir. Kimi
sıkıcı üsluplara sahip sayfaların içinde boğuşmaktansa, zevk alınan gül
bahçelerinde dolaşmak evladır.
Kitap tavsiyesi kadar
hatalı bir şey olamaz. Evvela tavsiye edeceğin kişiyi en az kendin kadar
tanımalısın. Zevklerini, hayat görüşünü, felsefesini, inançlarını… Bilmelisin.
Kitap tavsiyesi ondan sonra gelir. Sorularını da bilmelisin, aradıklarını da,
duymaya alıştıklarını da öğrenmelisin, duyduklarını geliştirecek okumaları
tavsiye etmelisin. Zordur. En iyisi kütüphane rafları arasına serbest bırakmalı
okuyucuyu. Ne arıyorsa kendisi bulsun. Küçük yardımlar, adres tarifi gibi
olmalıdır. Edebiyat kitapları sol rafın başında, tarih kitapları ikinci rafta…
gibi.
Bilgilenmek, malumatı
artırmak iyidir. Ancak insana yük olacak malumattan da kaçınmalıyız. Hiçbir
şeye yaramayacak, düşünceyi kısırlaştıracak, gereksiz bilgilerden uzak durmalı,
boşuna hamallık yapmamalıyız.
Zevk alındığı sürece
kitabın cinsi, konusu, baskısı, kâğıdı önemli değildir. Okunacak tek kitap,
zevk alınarak okunan kitaptır.
Kulak misafiri olduğum bir
konuşmayı aktarmak isterim, yeni denizler keşfetmek isteyen okurlarımız için.
Yeni yeni sularda kulaç atmak isteyen okurlarımız için, enteresan gelebilir.
**
Sordular;
- - “Siz hangi kitabı okursunuz.”
Cevap verdi;
- - “Biz kendimizi okuruz.”
**
Son söz;
Herkesin (İnsanın) bir
kitabı vardır. Açılma(k) için Besmele bekler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder